İslam’da yasaklanmış olan her fiil için haram kelimesi kullanılır. Arapça ḥrm kökünden gelen ḥurmat حرمة "kutsallık, dokunulmazlık, saygı" sözcüğünden alıntıdır. Hürmet kelimesi de haram kelimesinden gelmektedir.
Kutsal Mekan olan Kabe'nin bulunduğu mescide Mescid-i Haram denir. Burası girilmesi yasak olan yer anlamından ziyade hürmet edilen, dokunulmaz ve kutsal olan mekan anlamındadır. Dinimizde bu yasaklamalar da bazen yasaklanan şeyin çok değerli ve saygın yani hürmete değer oluşundan
kaynaklanır,
bazen de yasaklanan şeyin
değersizliğinden ve dinimizin koruma altına aldığı zarurat-ı hamseye yani din, can, mal, akıl ve nesile zararlı oluşundan kaynaklanır. Kâbe’yi yıkmanın,
insan öldürmenin
haram oluşu, çok değerli
ve hürmete layık olmaları dolayısıyladır. Leşin gıda olarak alınmasının haram oluşu ise
onların değersiz,
pis veya zararlı oluşlarındandır. Erkekler ve kadınlar için emredilen
haramlardan korunma ve tesettür ise
insanın özellikle
de kadının İslam için çok değerli
olmasından, haramların işlenmesi
sonucunda ferdin ve toplumun zarar görmesinden
kaynaklanır.
Tesettür nedir, ne değildir?
Kuran’da ve sahih hadislerde erkekler ve kadınlar için örtünmenin 6 kriteri vardır.
1. Erkekler ve kadınlar için vücutlarını örtmeleri: Erkekler için göbek üstünden dize kadar örtünmeleri. Kadınlar içinse zahir olan kısımlar hariç tüm vücutlarını örtmeleri. Geride kalan diğer beş kriterse kadınlar ve erkekler için aynıdır.
2- Giyilen elbiseler vücut hatlarını belli edip karşı cinsi tahrik edecek kadar dar olmamalı.
3- Transparan olmamalı. Yani içini belli edecek, gösterecek darlıkta ve açıklıkta olmamalı.
4- Karşı cinsi tahrik edecek kadar aşırı göz alıcı, gösterişli olmamalı.
5- Karşı cinse ait bir kıyafet olmamalı.
6- Kıyafette gayrimüslimlere hitap eden İslam’a aykırı bir amblem, bir işaret bulunmamalıdır.
Yani tesettürde pantolon yoktur, darlık yoktur, topuklu ayakkabı yoktur, rengârenklik yoktur, parfüm yoktur, makyaj yoktur. Bunlardan biri dahi olsa tesettür eksik olmuş demektir. Çünkü tesettür süslenmek için değil süsü örtmek içindir. Yani tesettür görünmek için değil korunmak içindir.
Neden Tesettür?
Bir konferansta açık bir bayan içeriye kızgın ve öfkeli bir şekilde içeriye dalarak tesettürlü hanımları göstererek “Onlar neden örtülü?!” diye sormuş. Bunun üzerine hoca aynı soruyu o hanıma yönelterek “Senin de örtülü olduğunu görüyorum. Sen de çıplak doğdun ama şimdi çıplak değilsin. Peki, sen neden örtülüsün?” diye sormuş. Kadın: “Tabi ki de namuslu olmak için!” diye cevap vermiş. Bunun üzerine hoca da “Gördüğün gibi sen namuslu olmak için örtünmüşsün. Onlar da daha namuslu olmak için örtünüyorlar. Öyle değil mi? Eğer örtünmek namuslu olmaksa, daha çok örtündüğün zaman daha namuslu olursun.” diye cevap vermiş.
Örtünmenin gereğini ise Allah Ahzab Suresi’nin 59. ayetinde şöyle belirtir: “Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve mümin kadınlara söyle dışarıya çıkacakları vakit, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınmalarını sağlar ve iffetlerini korur.” Kuran “örtünmek kadınların tanınmalarını ve tacizden korunmalarını sağlar” diyor.
İslam’da kadınlarımızın kapanmaları, dar olmayan kıyafetler giymemeleri, vücutlarını örtmeleri, güzelliklerini ortaya çıkarmamaları onların giyinme şekli, onların üniformalarıdır. Böylelikle toplumda onlar Müslüman Hanımlar olarak bilinecek ve kendilerine sarkıntılık edilmeyecek. Sokakta erkekler onları gördüğünde, kıyafetlerinden dolayı onlara saygı gösterecektir.
Tesettürün Müslüman kadınları diğer kadınlardan daha güzel yaptığını söylemiyoruz. Onlar sadece, güzelliklerini öreterek, koruyarak, eşlerine saklıyorlar. Bu da hanımlar için eşlerinin ne kadar değerli, tek özel olduğunun bir kanıtıdır. Müslüman bir hanıma neden dışarı çıkarken süslenmeyip örtündüğünü sormuşlar. O da şu cevabı vermiş: ”Benim sadece bir kocam var!”
Gerçekten çok güzel ikiz kız kardeşler düşünün. İkisi de aynı güzellikte… Bu ikiz kardeşten biri İslam’ın dediği şekilde tesettürlü, yüzü ve elleri hariç tüm vücudu örtülü olsun. Diğer kardeş ise batı tarzı giyiniyor mini etek ya da şort giydiğini düşünün. Gençlerin olduğu bir caddede yürüseler sizce sokağın ilerisinde bekleyen gençler bu ikiz kız kardeşten hangisinden etkilenirler ya da hangisini taciz ederler? İslam’ın söylediği gibi örtünen kızı mı yoksa batı tarzı mini etek, şort ya da dar pantolon ve elbise giyen kızı mı? Erkeklerin tesettürlü Müslüman hanımlara ıslık çaldığını çok nadir duyarsınız. Çalıyorsa zaten ya erkek ya da hanım tarafından birinde bir aşırılık, eksiklik ya da yanlışlık vardır.
İslam hanımlara incilerden, elmaslardan daha çok değer vermiştir. Eğer evinize gelip sizi ziyaret etsem eminim ki elmaslarınızı, altınlarınızı, paralarınızı kredi kartı şifrelerinizi ortalıkta göremem. Buna rağmen size desem ki “Altınlarınızı, paralarınızı, mücevherlerinizi görebilir miyim? Şifrelerinizi öğrenebilir miyim?” Eminim bunları bana vermezsiniz ve gözümün önünde tutmazsınız. Bizim eşlerimiz, annelerimiz, kızlarımız, bizim için mücevherlerden, altınlardan şifrelerden çok daha fazla kıymetli ve değerlidirler.
Tabiata da baktığınızda(meyvelerden, kıymetli para ve mücevherlere) değerli ve kıymetli olan her şeyin bir örtünün altında olduğunu görürsünüz.
İncil’de bile Paul kadınların başlarını örtmeleri gerektiğini, örtmeyenlerin başlarını kazıtmaları gerektiğini söylüyor. “Kadın başını açarsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün. Erkek başını örtmemeli; o, Tanrı’nın benzeri ve yüceliğidir. Kadın da erkeğin yüceliğidir. Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı.” (Korintliler 11:6)
Amerika’da, New York’ta kadınlar karanlıkta güvende değiller. Fransa, İngiltere ve Hatta Türkiye de bile güvende değiller… Gündüz zamanı sokak ortasında bir kadın tacize, tecavüze uğruyor ve insanlar hiçbir şey yapmadan geçip gidiyorlar. O insanlar geçerken sadece bakıp “bırakalım belki eğleniyordur” diyorlar. Bu bozulmanın nedeni nedir?
Katolik kiliselerinde rahibelerin nasıl giyindiğine bir bakın. Kimse onlara ikinci bir bakış atmıyor. Hz. İsa’nın annesi Meryem şimdi buraya gelse kimse ona ikinci bir bakış atmazdı. Ama sahilde ki bikinili kadınlar, etrafta tesettürsüz gezen kızlar yaşlı bunak ihtiyarların bile ilgisini çekiyorlar!.. Dürüst olalım tesettürsüz bir hanımı gören her erkeğin içi yanar! Bu erkekliğin doğasında olan bir şeydir. Allah insanları böyle yaratmıştır. Bu dünya hayatında bir erkeğin ilgisini çeken en çok şey kadınlardır. Bunu biliyor musunuz? Kuran Al-i İmran suresi 14. ayette “Erkeklerin göz diktikleri şey kadınlar…” diye saymaya başlar. İlk şey Kadınlar!.. Sonra oğullar. Bakın bazı ailelere 10, 11 tane çocukları var. Kendi futbol takımlarını bile kurabilirler. Bu aileleri gururlandıran bir şeydir. Evlat sahibi olanlar bilirler. Üçüncü olarak da mal mülk, altınlar, gümüşler, atlar(arabalar)dan bahsediliyor. Kuran’da ilk sırada bahsedilen ise “kadınlar”! Yani kadınlar bu dünya hayatında erkeklerin ilgisini çeken en önemli şey. Bunu batılı arkadaşlarımıza kanıtlamamıza bile gerek yok. Kimseyi ikna etmenize gerek yok.
Reklamlara bakın, çevrenize bir göz atın! Özellikle batı şehirlerine bir göz atın. Kullanılmış kamyon satan bir şirket var. Kamyonun üstündeki reklamda açık bir kadın… Tarım aletleri satan bir şirket var ve reklamında üzerinde bikinili kadın olan traktörler var. O traktörde duran kadının sizce reklamla ne alakası var? Çünkü kadın, erkeklerin reklama bakmalarını sağlıyor. Burada kadının modernlik adı altında nasıl kullanıldığına da şahit oluyorsunuz. BMW markalı bir arabanın reklamında; “Tanga” isimli bir deniz kıyafeti giyen bir kadın arabanın önünde oturuyor ve üstünde de “Onu şimdi bir test sürüşüne çıkarın” yazıyor. Soruyorum arabayı mı kast ediyor yoksa kadını mı? Bir erkeğin ancak yatak odasında görebileceği şekilde kadını soyup da billboardlara koyanlar İslam’ın olduğu gibi kadının da düşmanıdır.
Batıda insanlar artık annelerini, eşlerini ve kızlarını satıyor, bu şekilde pazarlıyorlar. Onun karısı bir star! Ve ekranda bir nevi tecavüze uğruyor! Herkes de bunu izliyor. Size soruyorum annelerinizin, eşlerinizin, kızlarınızın ekranda bu şekilde tecavüze uğramasını izlemeyi sever ve ister misiniz? Modernlik, çağdaşlık, starlık adı altında bu sizi eğlendirir mi? Peygamberimizin deyimiyle bunun annenize, eşinize, kızlarınıza yapılmasını ister misiniz? Bu nasıl bir hastalıktır?! Elhamdülillah ki biz Müslümanlar bu hastalıktan uzak durmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bunlar onların hayatlarındaki zevkleri. Onları zorlamaya hakkımız yok. Biz sadece onları samimiyetle uyarır ve şöyle deriz “Ateşle oynuyorsunuz! Ve bu dünyada özellikle de buradan sonraki ahiret hayatında bunu ödeyeceksiniz!”
Herkesi, Müslümanları, İslam’ı Müslümanlardan öğrenmeye davet ediyorum. Tesettürlü Müslüman kadınları anlamak için dışarı çıkın ve bir Müslüman kadınla konuşun. Demek istediğim Müslüman bir kadının ne hissettiğini Barbara Walterse’a sormayın! Nazlı Ilıcak’a Hadise’ye, Şevval Sam’a sormayın! Müslüman kadın nasıl hisseder diye Tom Brokaw’a sormayın. CNN’e ABC’ye Fox’a Show’a Star’a sormayın. London Times’a, New York Times’a The Australian Times’a Hürriyet’e, Vatan’a, Posta’ya, Cumhuriyet’e, Sözcü’ye sormayın. Müslüman kadının ne hissettiğini nasıl yaşadığını, prensiplerini ve yaşadığı zorlukları eğer dürüst olmak istiyorsanız Müslüman olmayan kişilere değil Müslüman bir kadına sorun. Benim eşime sorun. Anneme sorun! Dinini bilen ve yaratıcısına bağlı ve toplum içerisinde bir yeri, tutarlılığı olan bir kadına sorun! Sorumluluklarının ve ilişkilerinin farkında olan bir kadına… Adaletli olmak için başka birine sormanıza gerek yok. Ama gerçek şu ki hiç kimse gerçekten Müslüman bir kadına bunu sormak istemiyor. Hiç kimse İslam’ı samimi Müslümanlardan öğrenmek istemiyor.
İngiltere sokaklarında 148 bin, Hollanda sokaklarında 76 bin hayat kadının devlet tarafından belgeli olarak sokaklarda cirit attığını biliyor musunuz? Birilerine kalsa bunlardan asla bahsedemezsin, bunları dile getiremezsin. Avustralya sokaklarında küçücük çıplak kızların elbisesiz olarak gezdiğinden bahsedemezsiniz. Bu mu övünülen demokrasi? Çağdaşlık bu mu? Çocuklarını aldıran 2350 genç katil kızlardan bahsedemezsiniz. Bu mu liberalizm, özgürlük?! Diyemezsiniz ki çıplak bir kadının çikolata ve diş macunu gibi şeylerin üzerinde bulunmasıyla bu ürünler gizliden gizliye ahlaksızlığı teşvik etmiyor! Alın size bir istatistik daha: Hayat kadınlığı, cinsel hastalıklar, çocuk aldırma, taciz ve çok korkunç bir sayıda çocuk tecavüzleri ve kaçırmaları en çok batıda işlenmektedir. Bunlar Müslüman dünyasında neredeyse hiç yaşanmayacak şeylerdir.
Şimdi bütün parçaları doğru bir şekilde birleştirelim. Dürüst olalım ve detaylara girelim. İstatistikler her şeyi anlatıyor. İslam dünyası daha güvenli İslam dünyasında kadın daha güvenli, daha özgür ve daha hürdür. Bu da İslam’ın sancağı tesettür ile mümkündür.
Adım adım profesyonelce…
Şeytan profesyonel çalışır. Çünkü onun insanlık yaşı kadar tecrübesi vardır. Gelip de size “adam öldür” demez ama sizi sinirlendirir. Gelip size “Al şu alkolü, şu içkiyi iç!” demez. Ortam kurar. “Git de zina yap.” demez. Size sadece arkadaş kalacağınız kızlar bulur. Çıplaklığı yaygınlaştırıp tesettürü engellemekle sokakta, fakültede tahrik edeceğiniz ve tahrik olacağınız ortamlar oluşturur. Evde yalnız bırakır. Adım adım kaydırır sizi. Yolunuzu süsler. Sonu uçuruma çıkan süslü ve ışıklı bir tünelden geçirir. Giderken hiçbir sorun yoktur. Ama sonunda sizi ağlarken görmek onu mutlu edecektir. Onun adımları takip edildiğinde sonuçlar her zaman onun istediği gibi olur.
Sizi karşı cinsle aynı sınıfa, aynı ortama sokar, göz göze gelirsiniz. Birbirinize bakarsınız. Birbirinize maruz bırakır sizi. “Aynı sınıftayız konuşmanın neresi yanlış ki?” dersiniz. Konuşmaya başlarsınız. Sonra Whatsapp’da yazar, yazışırsınız.
Aynı konuştuğunuz gibi telefonlaşmanın nesi yanlış ki? Sadece arkadaşça. Konuştuğunuza göre kantinde, kafede de oturabilirsiniz. Bunda da bir sorun yok. Biz sadece arkadaşız dersiniz. Şimdi okulda beraberler, kafede beraberler. Beraber sinemaya, tiyatroya gitmişler ne var ki? Restoranda beraber yemek yeriz nesi yanlış ki bunun? E şimdi her yerde beraber olduğumuza göre birbirimizin ellerini de tutarız bunda da sorun yok? Eh ellerimizi tuttuğumuza göre şimdi beraber yatsak ne olur?
Allah Nur Suresi 21. Ayette “Ey iman edenler şeytanın adımlarına uymayın.” Derken sizce neyi kast etmiş olabilir anladınız mı? Adımlarına uymayın! Adım adım kayarsınız!
İsra Suresi 32. Ayette “Zinaya yaklaşmayın çünkü o son derece çirkin bir iş, çok kötü bir yoldur.” derken ne demek istediğini?
Nur Suresi 31 ve 32. ayetlerde “Gözlerinizi harama bakmaktan kaçındırın, ırzınızı koruyun. Bu sizin için daha iyidir” derken ne anlattığını anlayabildik mi?
İşte İslam’ın Farkı
Tüm bu anlatılanlara bakarak İslam’ın diğer dinlerden farkını da görmüş oluyoruz. Tüm dinlerde kadınlara iyi davranılması söylenir. Bütün dinlere bakarsanız zina yapmamanız gerektiği vurgulanır. İslam’da da böyledir. Peki, İslam’ın farkı nedir? İslam aynı zamanda kötü bir sonuca giden yolları da kapatır. Yani zinadan nasıl korunacağınızı da öğretir. Der ki “Zinaya yaklaşmayın, sokağa çıktığınız zaman yabancıların şehvetlerini dürtükleyecek bugünkü manada elektrik alış verişi yapacak dar ve açık giyinmekten sakının, erkekleri çarpmayın. Çıktığınız zaman örtünüzü alın ki kendiniz de karşıdaki erkek de korunmuş olsun. Gözlerinizi harama bakmaktan sakındırın. Tüm bunların yapıldığı bir toplumda yine de bu çirkinliğe caydırıcı cezaları verin.”
Bu hırsızlık için de böyledir. Zekât, sadaka, fitre gibi toplumsal adaleti sağlayacak, fakir ile zenginin arasındaki uçurumu kapatacak, fakirleri hırsızlıktan koruyacak, maddi yolların yanında tüm bunlara rağmen yapıldığı takdirde caydırıcı ceza verme yöntemleri de koyar. İslam’da pratik kanundur. Şeriat uygulanır ve sonuca ulaşılır.
Cezalar konusunda da insanlar İslam’ın aşırı olduğunu sanıyorlar. Ama evham, yanlış bilgi ve önyargıların dışında bunu ispat edebilecek somut bir delil gösteremiyorlar. Mesela İslam’ın yani şeriatın tam anlamıyla, her şeyiyle yaşandığı bir toplumda zina ve hırsızlık cezalarını ele alalım.
Şimdi soruyorum size, yaşadığınız şehre şeriat kanunlarını getirmiş olsaydınız. Nisa suresinde Allah’ın bizden istediği gibi aklına vesvese gelen erkekler taciz, tecavüz yerine gözlerini harama bakmaktan bile çevirip ırzlarını korusaydı, her kadın da İslam’ın dediği gibi sokağa çıktığında karşı cinsin aklına şehvet düşürmeyecek şekilde örtünüp giyinseydi ve tüm bunlara rağmen bir erkek bir hanıma tecavüz ettiğinde cezasını çekseydi şehrinizdeki bu tecavüz oranı yükselir miydi, aynı mı kalırdı yoksa düşer miydi? Tabi ki de düşerdi. Pratik kanun; şeriat uygulanır ve sonuca ulaşırsın.
Yine aynı şekilde hırsızlık tüm dinlerde yasaktır. Fakat İslam hırsızlığı yasaklamakla beraber aynı zamanda insanların hırsızlık yapmaktan nasıl uzak tutulacağını da söyler.
İslam’da zekât sistemi vardır. 85 gram altını veya daha fazla birikimi olan herkes, bunun %2,5’unu her yıl yoksullara bağışlamak zorundadır. Eğer her zengin insanlar zekâtını verse, sadaka, fitre verilse yoksulluk dünyadan silinir, dünyada açlıktan ölen bir tek insan bile kalmaz. İstatistiklere göre: Dünya'nın yalnızca en zengin 3 kişisinin serveti, en yoksul 47 ülkenin toplam hasılatından bile daha fazla. Ve yine aynı istatistiklere göre; Dünya'nın en zengin birkaç yüz kişisi bile her yıl servetlerinin %2,5’ini zekât olarak verse fakirlik, açlık yeryüzünden silinecek.
Kur'an Maide Suresi'nin 38. Ayetinde şöyle der: “Hırsızlık eden erkek ve kadının, kazandıkları (günahları)na karşılık, Allah’tan (insanlara) ibret verici/caydırıcı bir ceza olarak (önce sağ) ellerini kesin. Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.”
Gayrimüslimler: "Bilim ve teknoloji çağında, insanların ellerini mi kesiyorsunuz? İslam ne kadar barbar, çağdışı bir din." diyor. İslâm’ın hırsızlık suçuna karşı koyduğu ceza, yüzeysel ve tek taraflı ele alındığı için ağır ve ilkel olduğu sanılıyor. Bu kanunun uygulandığı yerde her iki kişiden birinin elinin kesilmiş olduğunu zannediyorlar. Bu uygulamanın olduğu yerlere gidin eli kesilmiş bir tek kişiye bile rastlayamazsınız. Belki geçmiş zamanda eli kesilen birileri vardır ama bu hiç de onların zannettiği kadar yaygın değildir. Çünkü aklı olan hiç kimse elinin kesileceğini bile bile keyfi bir alışkanlık olarak hırsızlığa başvurmaz.
Hâlbuki İslâm dışı sistemlerdeki cezalar hırsızlık olaylarını azaltmamış, aksine, hapishanede bu kötü fiilin inceliklerini de öğrenerek çıkanların çoğu aynı işe devam etmiş ve bu kervana katılan yenileriyle daha da artmıştır.
İslâm, yalnız ceza veren bir nizam değildir. İslâm dini Müslüman topluma, servetin dağılımında adaleti, terbiyeyi, sağlıklı yaşama ve yeterliliği garanti eder. Her ferdin yemesi, içmesi, giyinmesi ve evlenip bir yuva kurması devlet üzerindeki hakkıdır. Fertlere çalışma imkânı sağlar, fert de ihtiyaçlarını temin eder. Eğer işsizlik veya araçsızlık sebebiyle çalışamıyor yahut geçici veya daimî olarak çalışma kudretini kaybetmiş, ya da kazancı kâfi gelmiyorsa, devlet onun ihtiyacını çeşitli fonlardan (zekât vs.) karşılar, kimseye muhtaç etmez. Ayrıca İslâm (devlet olarak da) insanın hem ahlâkını ve vicdanını eğitip terbiye eder hem de hırsızlık içgüdüsünü yok eder, helal kazanca yöneltir, hırsızlığa giden yolları kapatır. Bütün bunlardan sonra aklı başında, ergen bir kişi özel düşüncesini gerçekleştirmek için hakkı olmayan ve korunan bir malı çalmışsa, artık ona bir mazeret yoktur. Bundan dolayı cemiyeti kurtarmak ve ferdî mülkiyeti korumak için ibret olması bakımından sağ el bilekten kesilir. Yoksa zalimlere acımak, mevki ve şöhretinden dolayı cezayı hafifletmek; hem mazlumlara hem çalışanlara ihanet ve hakaret olur. Belirlenmiş bir miktardan aşağı veya bekleyince bozulacak cinsten şeyleri çalanın ve bu gibi şeyleri çalmaktan başka çaresi olmayan muhtacın eli kesilmez. Yakalanıp mahkemeye intikal etmeden malı sahibine iade edip tövbe edenin de eli kesilmez. Bütün bunlar bir tarafa, İslâm tarihinde el kesme cezasının vukuu da çok azdır. Böylece Allah, kısasla canları, hırsızlık diyeti ile de malları korumuştur. Ancak bu ayet, hırsızlığa alışmışları ve büyük vurguncuları rahatsız etmiştir.
Tüm bunlara bakarak söyleyebiliriz ki İslam; iyi şeyleri emretmenin yanı sıra, iyiliğe ulaşmak için izlenilecek yolu da gösterir. Kötü şeyleri yasaklamanın yanında kötülüğe sevk edecek yolları da kapatır. Bu yüzden İslam en iyi yaşayış şeklidir.
Tesettürün önemi ve dinimiz İslam'ın kadınlara verdiği değeri anlatan tavsiye kitaplar:
İslam'ın Kızına - İhsan Şenocak
Sesli Kitap:
1.Bölüm
https://youtu.be/zsO5ZmxvQ0A
2. BÖLÜM
https://youtu.be/J8FRVsww4pQ
3. BÖLÜM
https://youtu.be/4g1OSV_i01w
4. BÖLÜM
https://youtu.be/CMobOqwY65s
Modrnite ve Kadın:
Modern Çöküş - Celaleddin Vatandaş
https://youtu.be/U-hunHhaOvg
Başımın Üstünde Yerin Var - Hatice Kübra Tongar
Kuran’da ve sahih hadislerde erkekler ve kadınlar için örtünmenin 6 kriteri vardır.
1. Erkekler ve kadınlar için vücutlarını örtmeleri: Erkekler için göbek üstünden dize kadar örtünmeleri. Kadınlar içinse zahir olan kısımlar hariç tüm vücutlarını örtmeleri. Geride kalan diğer beş kriterse kadınlar ve erkekler için aynıdır.
2- Giyilen elbiseler vücut hatlarını belli edip karşı cinsi tahrik edecek kadar dar olmamalı.
3- Transparan olmamalı. Yani içini belli edecek, gösterecek darlıkta ve açıklıkta olmamalı.
4- Karşı cinsi tahrik edecek kadar aşırı göz alıcı, gösterişli olmamalı.
5- Karşı cinse ait bir kıyafet olmamalı.
6- Kıyafette gayrimüslimlere hitap eden İslam’a aykırı bir amblem, bir işaret bulunmamalıdır.
Yani tesettürde pantolon yoktur, darlık yoktur, topuklu ayakkabı yoktur, rengârenklik yoktur, parfüm yoktur, makyaj yoktur. Bunlardan biri dahi olsa tesettür eksik olmuş demektir. Çünkü tesettür süslenmek için değil süsü örtmek içindir. Yani tesettür görünmek için değil korunmak içindir.
Neden Tesettür?
Bir konferansta açık bir bayan içeriye kızgın ve öfkeli bir şekilde içeriye dalarak tesettürlü hanımları göstererek “Onlar neden örtülü?!” diye sormuş. Bunun üzerine hoca aynı soruyu o hanıma yönelterek “Senin de örtülü olduğunu görüyorum. Sen de çıplak doğdun ama şimdi çıplak değilsin. Peki, sen neden örtülüsün?” diye sormuş. Kadın: “Tabi ki de namuslu olmak için!” diye cevap vermiş. Bunun üzerine hoca da “Gördüğün gibi sen namuslu olmak için örtünmüşsün. Onlar da daha namuslu olmak için örtünüyorlar. Öyle değil mi? Eğer örtünmek namuslu olmaksa, daha çok örtündüğün zaman daha namuslu olursun.” diye cevap vermiş.
Örtünmenin gereğini ise Allah Ahzab Suresi’nin 59. ayetinde şöyle belirtir: “Ey peygamber, hanımlarına, kızlarına ve mümin kadınlara söyle dışarıya çıkacakları vakit, bedenlerini örtecek elbiselerini giysinler. Bu onların tanınmalarını sağlar ve iffetlerini korur.” Kuran “örtünmek kadınların tanınmalarını ve tacizden korunmalarını sağlar” diyor.
İslam’da kadınlarımızın kapanmaları, dar olmayan kıyafetler giymemeleri, vücutlarını örtmeleri, güzelliklerini ortaya çıkarmamaları onların giyinme şekli, onların üniformalarıdır. Böylelikle toplumda onlar Müslüman Hanımlar olarak bilinecek ve kendilerine sarkıntılık edilmeyecek. Sokakta erkekler onları gördüğünde, kıyafetlerinden dolayı onlara saygı gösterecektir.
Tesettürün Müslüman kadınları diğer kadınlardan daha güzel yaptığını söylemiyoruz. Onlar sadece, güzelliklerini öreterek, koruyarak, eşlerine saklıyorlar. Bu da hanımlar için eşlerinin ne kadar değerli, tek özel olduğunun bir kanıtıdır. Müslüman bir hanıma neden dışarı çıkarken süslenmeyip örtündüğünü sormuşlar. O da şu cevabı vermiş: ”Benim sadece bir kocam var!”
Gerçekten çok güzel ikiz kız kardeşler düşünün. İkisi de aynı güzellikte… Bu ikiz kardeşten biri İslam’ın dediği şekilde tesettürlü, yüzü ve elleri hariç tüm vücudu örtülü olsun. Diğer kardeş ise batı tarzı giyiniyor mini etek ya da şort giydiğini düşünün. Gençlerin olduğu bir caddede yürüseler sizce sokağın ilerisinde bekleyen gençler bu ikiz kız kardeşten hangisinden etkilenirler ya da hangisini taciz ederler? İslam’ın söylediği gibi örtünen kızı mı yoksa batı tarzı mini etek, şort ya da dar pantolon ve elbise giyen kızı mı? Erkeklerin tesettürlü Müslüman hanımlara ıslık çaldığını çok nadir duyarsınız. Çalıyorsa zaten ya erkek ya da hanım tarafından birinde bir aşırılık, eksiklik ya da yanlışlık vardır.
İslam hanımlara incilerden, elmaslardan daha çok değer vermiştir. Eğer evinize gelip sizi ziyaret etsem eminim ki elmaslarınızı, altınlarınızı, paralarınızı kredi kartı şifrelerinizi ortalıkta göremem. Buna rağmen size desem ki “Altınlarınızı, paralarınızı, mücevherlerinizi görebilir miyim? Şifrelerinizi öğrenebilir miyim?” Eminim bunları bana vermezsiniz ve gözümün önünde tutmazsınız. Bizim eşlerimiz, annelerimiz, kızlarımız, bizim için mücevherlerden, altınlardan şifrelerden çok daha fazla kıymetli ve değerlidirler.
Tabiata da baktığınızda(meyvelerden, kıymetli para ve mücevherlere) değerli ve kıymetli olan her şeyin bir örtünün altında olduğunu görürsünüz.
İncil’de bile Paul kadınların başlarını örtmeleri gerektiğini, örtmeyenlerin başlarını kazıtmaları gerektiğini söylüyor. “Kadın başını açarsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün. Erkek başını örtmemeli; o, Tanrı’nın benzeri ve yüceliğidir. Kadın da erkeğin yüceliğidir. Çünkü erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı.” (Korintliler 11:6)
Amerika’da, New York’ta kadınlar karanlıkta güvende değiller. Fransa, İngiltere ve Hatta Türkiye de bile güvende değiller… Gündüz zamanı sokak ortasında bir kadın tacize, tecavüze uğruyor ve insanlar hiçbir şey yapmadan geçip gidiyorlar. O insanlar geçerken sadece bakıp “bırakalım belki eğleniyordur” diyorlar. Bu bozulmanın nedeni nedir?
Katolik kiliselerinde rahibelerin nasıl giyindiğine bir bakın. Kimse onlara ikinci bir bakış atmıyor. Hz. İsa’nın annesi Meryem şimdi buraya gelse kimse ona ikinci bir bakış atmazdı. Ama sahilde ki bikinili kadınlar, etrafta tesettürsüz gezen kızlar yaşlı bunak ihtiyarların bile ilgisini çekiyorlar!.. Dürüst olalım tesettürsüz bir hanımı gören her erkeğin içi yanar! Bu erkekliğin doğasında olan bir şeydir. Allah insanları böyle yaratmıştır. Bu dünya hayatında bir erkeğin ilgisini çeken en çok şey kadınlardır. Bunu biliyor musunuz? Kuran Al-i İmran suresi 14. ayette “Erkeklerin göz diktikleri şey kadınlar…” diye saymaya başlar. İlk şey Kadınlar!.. Sonra oğullar. Bakın bazı ailelere 10, 11 tane çocukları var. Kendi futbol takımlarını bile kurabilirler. Bu aileleri gururlandıran bir şeydir. Evlat sahibi olanlar bilirler. Üçüncü olarak da mal mülk, altınlar, gümüşler, atlar(arabalar)dan bahsediliyor. Kuran’da ilk sırada bahsedilen ise “kadınlar”! Yani kadınlar bu dünya hayatında erkeklerin ilgisini çeken en önemli şey. Bunu batılı arkadaşlarımıza kanıtlamamıza bile gerek yok. Kimseyi ikna etmenize gerek yok.
Reklamlara bakın, çevrenize bir göz atın! Özellikle batı şehirlerine bir göz atın. Kullanılmış kamyon satan bir şirket var. Kamyonun üstündeki reklamda açık bir kadın… Tarım aletleri satan bir şirket var ve reklamında üzerinde bikinili kadın olan traktörler var. O traktörde duran kadının sizce reklamla ne alakası var? Çünkü kadın, erkeklerin reklama bakmalarını sağlıyor. Burada kadının modernlik adı altında nasıl kullanıldığına da şahit oluyorsunuz. BMW markalı bir arabanın reklamında; “Tanga” isimli bir deniz kıyafeti giyen bir kadın arabanın önünde oturuyor ve üstünde de “Onu şimdi bir test sürüşüne çıkarın” yazıyor. Soruyorum arabayı mı kast ediyor yoksa kadını mı? Bir erkeğin ancak yatak odasında görebileceği şekilde kadını soyup da billboardlara koyanlar İslam’ın olduğu gibi kadının da düşmanıdır.
Batıda insanlar artık annelerini, eşlerini ve kızlarını satıyor, bu şekilde pazarlıyorlar. Onun karısı bir star! Ve ekranda bir nevi tecavüze uğruyor! Herkes de bunu izliyor. Size soruyorum annelerinizin, eşlerinizin, kızlarınızın ekranda bu şekilde tecavüze uğramasını izlemeyi sever ve ister misiniz? Modernlik, çağdaşlık, starlık adı altında bu sizi eğlendirir mi? Peygamberimizin deyimiyle bunun annenize, eşinize, kızlarınıza yapılmasını ister misiniz? Bu nasıl bir hastalıktır?! Elhamdülillah ki biz Müslümanlar bu hastalıktan uzak durmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bunlar onların hayatlarındaki zevkleri. Onları zorlamaya hakkımız yok. Biz sadece onları samimiyetle uyarır ve şöyle deriz “Ateşle oynuyorsunuz! Ve bu dünyada özellikle de buradan sonraki ahiret hayatında bunu ödeyeceksiniz!”
Herkesi, Müslümanları, İslam’ı Müslümanlardan öğrenmeye davet ediyorum. Tesettürlü Müslüman kadınları anlamak için dışarı çıkın ve bir Müslüman kadınla konuşun. Demek istediğim Müslüman bir kadının ne hissettiğini Barbara Walterse’a sormayın! Nazlı Ilıcak’a Hadise’ye, Şevval Sam’a sormayın! Müslüman kadın nasıl hisseder diye Tom Brokaw’a sormayın. CNN’e ABC’ye Fox’a Show’a Star’a sormayın. London Times’a, New York Times’a The Australian Times’a Hürriyet’e, Vatan’a, Posta’ya, Cumhuriyet’e, Sözcü’ye sormayın. Müslüman kadının ne hissettiğini nasıl yaşadığını, prensiplerini ve yaşadığı zorlukları eğer dürüst olmak istiyorsanız Müslüman olmayan kişilere değil Müslüman bir kadına sorun. Benim eşime sorun. Anneme sorun! Dinini bilen ve yaratıcısına bağlı ve toplum içerisinde bir yeri, tutarlılığı olan bir kadına sorun! Sorumluluklarının ve ilişkilerinin farkında olan bir kadına… Adaletli olmak için başka birine sormanıza gerek yok. Ama gerçek şu ki hiç kimse gerçekten Müslüman bir kadına bunu sormak istemiyor. Hiç kimse İslam’ı samimi Müslümanlardan öğrenmek istemiyor.
İngiltere sokaklarında 148 bin, Hollanda sokaklarında 76 bin hayat kadının devlet tarafından belgeli olarak sokaklarda cirit attığını biliyor musunuz? Birilerine kalsa bunlardan asla bahsedemezsin, bunları dile getiremezsin. Avustralya sokaklarında küçücük çıplak kızların elbisesiz olarak gezdiğinden bahsedemezsiniz. Bu mu övünülen demokrasi? Çağdaşlık bu mu? Çocuklarını aldıran 2350 genç katil kızlardan bahsedemezsiniz. Bu mu liberalizm, özgürlük?! Diyemezsiniz ki çıplak bir kadının çikolata ve diş macunu gibi şeylerin üzerinde bulunmasıyla bu ürünler gizliden gizliye ahlaksızlığı teşvik etmiyor! Alın size bir istatistik daha: Hayat kadınlığı, cinsel hastalıklar, çocuk aldırma, taciz ve çok korkunç bir sayıda çocuk tecavüzleri ve kaçırmaları en çok batıda işlenmektedir. Bunlar Müslüman dünyasında neredeyse hiç yaşanmayacak şeylerdir.
Şimdi bütün parçaları doğru bir şekilde birleştirelim. Dürüst olalım ve detaylara girelim. İstatistikler her şeyi anlatıyor. İslam dünyası daha güvenli İslam dünyasında kadın daha güvenli, daha özgür ve daha hürdür. Bu da İslam’ın sancağı tesettür ile mümkündür.
Adım adım profesyonelce…
Şeytan profesyonel çalışır. Çünkü onun insanlık yaşı kadar tecrübesi vardır. Gelip de size “adam öldür” demez ama sizi sinirlendirir. Gelip size “Al şu alkolü, şu içkiyi iç!” demez. Ortam kurar. “Git de zina yap.” demez. Size sadece arkadaş kalacağınız kızlar bulur. Çıplaklığı yaygınlaştırıp tesettürü engellemekle sokakta, fakültede tahrik edeceğiniz ve tahrik olacağınız ortamlar oluşturur. Evde yalnız bırakır. Adım adım kaydırır sizi. Yolunuzu süsler. Sonu uçuruma çıkan süslü ve ışıklı bir tünelden geçirir. Giderken hiçbir sorun yoktur. Ama sonunda sizi ağlarken görmek onu mutlu edecektir. Onun adımları takip edildiğinde sonuçlar her zaman onun istediği gibi olur.
Sizi karşı cinsle aynı sınıfa, aynı ortama sokar, göz göze gelirsiniz. Birbirinize bakarsınız. Birbirinize maruz bırakır sizi. “Aynı sınıftayız konuşmanın neresi yanlış ki?” dersiniz. Konuşmaya başlarsınız. Sonra Whatsapp’da yazar, yazışırsınız.
Aynı konuştuğunuz gibi telefonlaşmanın nesi yanlış ki? Sadece arkadaşça. Konuştuğunuza göre kantinde, kafede de oturabilirsiniz. Bunda da bir sorun yok. Biz sadece arkadaşız dersiniz. Şimdi okulda beraberler, kafede beraberler. Beraber sinemaya, tiyatroya gitmişler ne var ki? Restoranda beraber yemek yeriz nesi yanlış ki bunun? E şimdi her yerde beraber olduğumuza göre birbirimizin ellerini de tutarız bunda da sorun yok? Eh ellerimizi tuttuğumuza göre şimdi beraber yatsak ne olur?
Allah Nur Suresi 21. Ayette “Ey iman edenler şeytanın adımlarına uymayın.” Derken sizce neyi kast etmiş olabilir anladınız mı? Adımlarına uymayın! Adım adım kayarsınız!
İsra Suresi 32. Ayette “Zinaya yaklaşmayın çünkü o son derece çirkin bir iş, çok kötü bir yoldur.” derken ne demek istediğini?
Nur Suresi 31 ve 32. ayetlerde “Gözlerinizi harama bakmaktan kaçındırın, ırzınızı koruyun. Bu sizin için daha iyidir” derken ne anlattığını anlayabildik mi?
İşte İslam’ın Farkı
Tüm bu anlatılanlara bakarak İslam’ın diğer dinlerden farkını da görmüş oluyoruz. Tüm dinlerde kadınlara iyi davranılması söylenir. Bütün dinlere bakarsanız zina yapmamanız gerektiği vurgulanır. İslam’da da böyledir. Peki, İslam’ın farkı nedir? İslam aynı zamanda kötü bir sonuca giden yolları da kapatır. Yani zinadan nasıl korunacağınızı da öğretir. Der ki “Zinaya yaklaşmayın, sokağa çıktığınız zaman yabancıların şehvetlerini dürtükleyecek bugünkü manada elektrik alış verişi yapacak dar ve açık giyinmekten sakının, erkekleri çarpmayın. Çıktığınız zaman örtünüzü alın ki kendiniz de karşıdaki erkek de korunmuş olsun. Gözlerinizi harama bakmaktan sakındırın. Tüm bunların yapıldığı bir toplumda yine de bu çirkinliğe caydırıcı cezaları verin.”
Bu hırsızlık için de böyledir. Zekât, sadaka, fitre gibi toplumsal adaleti sağlayacak, fakir ile zenginin arasındaki uçurumu kapatacak, fakirleri hırsızlıktan koruyacak, maddi yolların yanında tüm bunlara rağmen yapıldığı takdirde caydırıcı ceza verme yöntemleri de koyar. İslam’da pratik kanundur. Şeriat uygulanır ve sonuca ulaşılır.
Cezalar konusunda da insanlar İslam’ın aşırı olduğunu sanıyorlar. Ama evham, yanlış bilgi ve önyargıların dışında bunu ispat edebilecek somut bir delil gösteremiyorlar. Mesela İslam’ın yani şeriatın tam anlamıyla, her şeyiyle yaşandığı bir toplumda zina ve hırsızlık cezalarını ele alalım.
Şimdi soruyorum size, yaşadığınız şehre şeriat kanunlarını getirmiş olsaydınız. Nisa suresinde Allah’ın bizden istediği gibi aklına vesvese gelen erkekler taciz, tecavüz yerine gözlerini harama bakmaktan bile çevirip ırzlarını korusaydı, her kadın da İslam’ın dediği gibi sokağa çıktığında karşı cinsin aklına şehvet düşürmeyecek şekilde örtünüp giyinseydi ve tüm bunlara rağmen bir erkek bir hanıma tecavüz ettiğinde cezasını çekseydi şehrinizdeki bu tecavüz oranı yükselir miydi, aynı mı kalırdı yoksa düşer miydi? Tabi ki de düşerdi. Pratik kanun; şeriat uygulanır ve sonuca ulaşırsın.
Yine aynı şekilde hırsızlık tüm dinlerde yasaktır. Fakat İslam hırsızlığı yasaklamakla beraber aynı zamanda insanların hırsızlık yapmaktan nasıl uzak tutulacağını da söyler.
İslam’da zekât sistemi vardır. 85 gram altını veya daha fazla birikimi olan herkes, bunun %2,5’unu her yıl yoksullara bağışlamak zorundadır. Eğer her zengin insanlar zekâtını verse, sadaka, fitre verilse yoksulluk dünyadan silinir, dünyada açlıktan ölen bir tek insan bile kalmaz. İstatistiklere göre: Dünya'nın yalnızca en zengin 3 kişisinin serveti, en yoksul 47 ülkenin toplam hasılatından bile daha fazla. Ve yine aynı istatistiklere göre; Dünya'nın en zengin birkaç yüz kişisi bile her yıl servetlerinin %2,5’ini zekât olarak verse fakirlik, açlık yeryüzünden silinecek.
Kur'an Maide Suresi'nin 38. Ayetinde şöyle der: “Hırsızlık eden erkek ve kadının, kazandıkları (günahları)na karşılık, Allah’tan (insanlara) ibret verici/caydırıcı bir ceza olarak (önce sağ) ellerini kesin. Allah mutlak galiptir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.”
Gayrimüslimler: "Bilim ve teknoloji çağında, insanların ellerini mi kesiyorsunuz? İslam ne kadar barbar, çağdışı bir din." diyor. İslâm’ın hırsızlık suçuna karşı koyduğu ceza, yüzeysel ve tek taraflı ele alındığı için ağır ve ilkel olduğu sanılıyor. Bu kanunun uygulandığı yerde her iki kişiden birinin elinin kesilmiş olduğunu zannediyorlar. Bu uygulamanın olduğu yerlere gidin eli kesilmiş bir tek kişiye bile rastlayamazsınız. Belki geçmiş zamanda eli kesilen birileri vardır ama bu hiç de onların zannettiği kadar yaygın değildir. Çünkü aklı olan hiç kimse elinin kesileceğini bile bile keyfi bir alışkanlık olarak hırsızlığa başvurmaz.
Hâlbuki İslâm dışı sistemlerdeki cezalar hırsızlık olaylarını azaltmamış, aksine, hapishanede bu kötü fiilin inceliklerini de öğrenerek çıkanların çoğu aynı işe devam etmiş ve bu kervana katılan yenileriyle daha da artmıştır.
İslâm, yalnız ceza veren bir nizam değildir. İslâm dini Müslüman topluma, servetin dağılımında adaleti, terbiyeyi, sağlıklı yaşama ve yeterliliği garanti eder. Her ferdin yemesi, içmesi, giyinmesi ve evlenip bir yuva kurması devlet üzerindeki hakkıdır. Fertlere çalışma imkânı sağlar, fert de ihtiyaçlarını temin eder. Eğer işsizlik veya araçsızlık sebebiyle çalışamıyor yahut geçici veya daimî olarak çalışma kudretini kaybetmiş, ya da kazancı kâfi gelmiyorsa, devlet onun ihtiyacını çeşitli fonlardan (zekât vs.) karşılar, kimseye muhtaç etmez. Ayrıca İslâm (devlet olarak da) insanın hem ahlâkını ve vicdanını eğitip terbiye eder hem de hırsızlık içgüdüsünü yok eder, helal kazanca yöneltir, hırsızlığa giden yolları kapatır. Bütün bunlardan sonra aklı başında, ergen bir kişi özel düşüncesini gerçekleştirmek için hakkı olmayan ve korunan bir malı çalmışsa, artık ona bir mazeret yoktur. Bundan dolayı cemiyeti kurtarmak ve ferdî mülkiyeti korumak için ibret olması bakımından sağ el bilekten kesilir. Yoksa zalimlere acımak, mevki ve şöhretinden dolayı cezayı hafifletmek; hem mazlumlara hem çalışanlara ihanet ve hakaret olur. Belirlenmiş bir miktardan aşağı veya bekleyince bozulacak cinsten şeyleri çalanın ve bu gibi şeyleri çalmaktan başka çaresi olmayan muhtacın eli kesilmez. Yakalanıp mahkemeye intikal etmeden malı sahibine iade edip tövbe edenin de eli kesilmez. Bütün bunlar bir tarafa, İslâm tarihinde el kesme cezasının vukuu da çok azdır. Böylece Allah, kısasla canları, hırsızlık diyeti ile de malları korumuştur. Ancak bu ayet, hırsızlığa alışmışları ve büyük vurguncuları rahatsız etmiştir.
Tüm bunlara bakarak söyleyebiliriz ki İslam; iyi şeyleri emretmenin yanı sıra, iyiliğe ulaşmak için izlenilecek yolu da gösterir. Kötü şeyleri yasaklamanın yanında kötülüğe sevk edecek yolları da kapatır. Bu yüzden İslam en iyi yaşayış şeklidir.
Tesettürün önemi ve dinimiz İslam'ın kadınlara verdiği değeri anlatan tavsiye kitaplar:
İslam'ın Kızına - İhsan Şenocak
Sesli Kitap:
1.Bölüm
https://youtu.be/zsO5ZmxvQ0A
2. BÖLÜM
https://youtu.be/J8FRVsww4pQ
3. BÖLÜM
https://youtu.be/4g1OSV_i01w
4. BÖLÜM
https://youtu.be/CMobOqwY65s
Modrnite ve Kadın:
Modern Çöküş - Celaleddin Vatandaş
https://youtu.be/U-hunHhaOvg
Başımın Üstünde Yerin Var - Hatice Kübra Tongar
"Kadınlar erkeklerden saygı duymak için başlarını örtüyorlar. Gördüğüme göre başörtüsü bir çeşit baskıcılık. Kadınlar erkeklerin zaafları yüzünden neden örtünmek zorundalar, hareketlerine dikkat etmek zorundalar ki? Ne giydiklerine bakılmaksızın Kıyafetiyle yargılanmadan saygı göremezler mi?"
Kolay ulaşılabilen her şey değersizdir. Kadınlar kendilerini değersizleştirmemelidirler.
Ben istediğim gibi açarım erkek bakmayacak demek şizofirenliktir.
Hazırlarken faydalandığım bazı videolara ve tesettür - mahremiyet bilnci ile ilgili videolara blog sitemdeki diğer yazımdan ulaşabilirsiniz.
Hazırlayan: Ahmet Hamdi Ayyıldız
Yazı Tipi: Exo
Yazı Tipi: Exo
Yorum Gönder