Asr Suresi’ndeki Sır

Asr Suresi’ndeki Sır

Asr Suresinin suresi bizlere: “Asra, Zamana yemin olsun ki iman etmeyip, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmeyen insanlar hüsrandadır. ” der.

Kutsal olan, önemi ve değeri gerçekten çok fazla olan şeyler üzerinde yemin edilir. Burada da Rabbimiz zamana yemin ederek, zamanın ne kadar önemli olduğunu vurguluyor.

Zamana yemin ettikten sonra insanın hüsranda olduğunu söylüyor. Yani insanın zamanı değerlendirme konusunda gevşek olduğunu, zamanın sürekli akıp geçmekte olduğunu, onun asla durdurulamaz ve depolanamaz olduğunu, salih amel işlemeyip, birbirlerine hakkı, doğruyu ve sabrı tavsiye etmeyenlerin zamanı değerlendiremediklerini ve onların hüsranda yani kayıpta olduklarını söylüyor.

Peygamberimiz de meşhur bir hadisi şerifinde insanın kıymetini bilmede ve değerlendirme de aldandığı, aciz kaldığı, başarısız olduğu iki nimet olarak sağlığın yanında zamanı da sayıyor.

“Asr” kelimesinin bir diğer anlamı ise “ömür”dür. Bu açıdan bakıldığında da Rabbimiz insanın ömrünün tükendiğini söylüyor. İnsan fanidir. Ömrü her saniye dolmakta, tükenmektedir. Dini, memleketi, ırkı, cinsiyeti, sahip olduğu maddi gücü ve yaşı ne olursa olsun insanların ölmesi ve mezarlıkların bir gün bile olsa asırlardır azalmayıp bilakis zamanla daha da çoğalması bunun en büyük ispatıdır. Bu konuda da Rabbimiz insanların fani olduklarını unuttuklarını bunu hatırlayıp asıl hayatın bu dünya hayatının değil ahiret hayatının olduğunun farkına varmalarını istiyor.

Bu dünyanın faniliğine kapılmamak için İslam neleri öngörmüştür?

 

Dünya denizinde boğulmak üzereyiz. Zaten çok kısa olan zamanımız hızla tükenmekte. Başımıza gelen bu gerçeği fark etmeli ve ilk olarak

1- Samimi Şekilde İman Etmek

2- Salih Amel İşlemek

3- Hakkı Öğütlemek

4- Sabrı Öğütlemek

 

 

Asr Suresi’ndeki Metafor

Surede Neler var

1-Hızla tükenen (ve doğru kararlar ile değerlendirilmesi gereken çok kısa bir) zaman (ömür)

2-İman

3-Salih Amel İşlemek

4-Hakikati Söylemek

5-Sabrı Tavsiye Etmek

 

Bir denizdesiniz ve boğuluyorsunuz. Zamanınız var mıdır?

İşte Arapçada Asr biten hızla tükenen zamana denilir.

Bu yüzden günün sonunda biterken kılınan ikindi namazının adıdır salatul asr.

Boğuluyorsunuz, baygınsınız ve zamanınız bitiyor. Böyle bir durumda hayatta kalabilmek için yapacağınız ilk şey ne olurdu?

Uyanmak.(iman)

Yapmanız gereken ilk şey bu! Eğer kurtulmayı umuyorsanız, orada öylece baygın bir şekilde kalamazsınız. Bu sonunuz olur. İlk şart uyanmanız lazım.

Eğer o anda en muhteşem rüyayı bile görüyor olsanız. Rüyada(dünyada) çok başarılı birisiniz.

Hani araba reklamlarında olduğu gibi bir tarafta tepelerden geçen yemyeşil bir yol diğer tarafında bir nehir akıyor, yolda üstü açık ferrarinizle gidiyorsunuz, hayattan zevk alıyorsunuz. Ama sonra uyandığınızda ne fark ediyorsunuz? Boğuluyorsunuz. Suyun altındasınız. Yani ilk şart uyanacaksınız.

Uyandığınızda ise “Off, bu maalesef gerçek, oysa çok da güzel bir rüya görüyordum, geri uyumalıyım” dersiniz. Bunu yaparsanız nasıl bir insansınız demek? Çılgının teki, veya gerçeği kabullenmeye cesaret edemeyen biri. Gerçeğin çok zor olduğunu düşündükleri için uyanmışken geri uyudular. Eğer bu kişi boğulursa kendisinden başka birini suçlamaya hakkı var mı? Uyanmışken geri uyuyan, hani hiç uyanmamış olsa belki neyse. Uyanmışken “Bu hiç de iyi değil” deyip tekrar uyuyanın, kendisinden başka suçlayacak kimsesi yok. Tamam hadi uyandı. Off ne berbat bir durumdayım dedi. Şimdi ne yapabilir? Yüzmeli, yüzmeyi bilmiyorsa bile kendisini yukarı çekebilecek her türlü hareketi yapar, vücudundaki her kası kullanır. Kendisini yukarı kaldıracak hareketleri fark edince sadece onları yapar ve aşağı çekecek hareketleri yapmaz. Birincisi uyanacaksınız, sonra yüzeceksiniz, sizi yüzeye kaldırabilecek bir şeyler yapacaksınız. Sonunda yüzeye çıktığınızda nefes almaya çalışırken hemen geri aşağı çekildiniz. Bir bakıyorsunuz, inanamayacaksınız, kuzeniniz ayağınızdan size zincirli. Ve bu yüzden aşağı çekildiniz, yine boğuluyorsunuz uyuyan kuzeniniz yüzünden. Peki ya şimdi ne yapmalısınız? Onu uyandırmalısınız. Onu kendisi için uyandırıyorsunuz. Aslında belki onun için bile değil. Belki kuzeninizi sevmiyorsunuzdur bile. Ama olay şu ki onu uyandırmalısınız çünkü onu uyandıramazsan sen de boğulacaksın. Ve uyandırıyorsunuz. “Heeyy!! Çok güzel bir rüya görüyordum, Ferrari sürüyordum! Sense beni boşuna kaldırıyorsun ben geri uyuyacağım. Banane” Geri uykuya dalarsa, “Hayır, uyan, gitmeliyiz! Hadi!” dersiniz. Vazgeçemezsin, gerçeği inkar edemezsin” ve onu uyandırana kadar uğraşırsın. Yüzeye çıkıyorsunuz, ve bu sefer ikiniz de büyükanneniz, halanız, teyzeni, komşunuz, oğlunu, kızınız… yüzünden aşağı çekiliyorsunuz. Ve süreç devam ediyor. Bu insanların hayatta kalmalarını sağlayan 4 bölümlük bir süreç var:

önce uyanmalı sonra yüzmeye çalışmalı, sonra da bağlı oldukları diğer insanlara bu gerçeği anlatmalılar. Bu konuda sabrı kendilerine ve çevresine hatırlatmalı.

“Gerçek bu, hadi gidiyoruz! Gidiyoruz! Ve yorulsalar bile, veya sonunda birisi “Off! Yoruldum ve daha fazla yapabileceğimi sanmıyorum” dese bile diğeri “Hayır, hep birlikte hayatta kalacağız, yapmalısın. Hadi, gidiyoruz, gidiyoruz devam et!” Tıpkı filmlerdeki gibi. Ve koşar, koşamayacağını düşünse bile. Birlikte uğraşırlar, çünkü kurtuluşları birbirlerine bağlıdır. Allah surenin sonunda ne diyor?  Vel Asr And olsun Zamana (Zaman tükeniyor). İnnel insene le fi husr: İnsanlar hüsrandadır(Boğulmak üzeredir). İllellezine (Allah’a, meleklerine kitaplarına, peygamberlerine, kadere, ahirete)İman edenler(yani uyananlar), 

 

İnanması gereken ilk şey ne? Hüsranda oldukları gerçeği. Boğuluyor oldukları. Eğer buna inanırlarsa imanlarını sağlamlaştırırlarsa zaten yüzerler, kendilerini yukarı kaldıracak ne varsa onu yaparlar. Allah bunu anlatıyor; Salih amel işleyenler, iyi şeyler yapanlar, durumu düzeltmek için bir şeyler yapanlar. Burada salihat kelimesi sıfat. Asıl manası bir şeyleri düzelten demek. Yani durumu düzeltecek şeyler yapmak, boğulurken yüzmek gibi. Ama insanlara bağlı oldukları için başka ne yapmaları gerek? Birbirlerine hakkı, gerçeği söylemeleri gerek. Doğruyu söyleseler bile onları uyandırmalılar. Uyandırana kadar tekrar tekrar. Gerçek bu demeliler, tekrar tekrar. Tekrar tekrar uyarmak. Bu hakkı söylemek. Tahammülün bitebilir. Bu yüzden Allah bu sureye sabrı tavsiye edenleri de ekliyor. Sabr kararlılık, sebat, azim, sabır demek. Bunu yapmaya devam etmelisin, çünkü kurtuluşun buna bağlı. Sonunda bunların hepsini yapar ama sabretmezsen ve çabalamayı bırakırsan boğulursun. Yani imanın olsa, iyi ameller işlesen, hakkı söylesen ama sabrın yoksa yine boğuluyorsun. Yani hayatta kalmak için bütün bu dört koşulu yerine getirmelisin. Hepsi hayati derecede gerekli kriter o yüzden aralarında ve var. 

 

 BOMBA Metaforu

Siz yabancı bir ülkede içinde kendi sevdiklerinizin de bulunduğu kendi askerlerinizi düşmanların elinden kurtarmak ve onlara kendi devletinizin büyüklüğünü göstermek, kanıtlamak, tanıtmak üzere bir yurtdışı görevine gönderiliyorsunuz. Bu tehlikeli görev sırasında işler kızışıyor ve bir anda başınıza aldığınız ağır bir darbe ile bayıltılıyorsunuz. Birkaç saat sonra hiç bilmediğiniz bambaşka bir yerde kendinize gelmeye başlıyorsunuz. Ancak aldığınız darbenin etkisiyle yarı uyanık bir haldesiniz. Kolonlarında büyük bir saate bağlanmış zaman ayarlı bombalar olan çok büyük bir binada yarı baygın halde ayılmaya çalışıyorsunuz. Zamanınız bitiyor, baygınsınız böyle bir durumda hayatta kalmak için ilk yapmanız gereken şey nedir? UYANMAK

Eğer kurtulmak istiyorsanız orada öylece kalamazsınız. Bu sonunuz olur. Yapmanız gereken ilk şey nedir? Elbette uyanmak.

O anda uyurken çok güzel bir rüya bile görüyor olsanız. Rüyanızda çok başarılı bir şirketin CEO’susunuz. Muhteşem zengin olduğunuz bir işiniz var ve tatile çıkmışsınız. Üstü açık Sarı ya da kırmızı Ferrainizle gidiyorsunuz. Hayattan zevk alıyorsunuz. Yaşıyorsun bu hayatı kaarşim. Ama uyandığınızda ne fark ediyorsunuz?

Zamanın hızla tükendiği saatli bombaların olduğu bir binadasınız. İlk şart uyanmak.

Uyandığınızda Aah ne kötü bir durum oysa çok da güzel bir rüya görüyordum. Geri uyumalıyım. Derseniz nasıl bir insansınız demek? Çılgının teki, veya gerçeği kabullenmeye onunla yüzleşmeye cesareti olmayan biri. Gerçeğin çok zor olduğunu düşündükleri için uyanmışken geri uyudular.

 


Eğer bu kişi canını tehlikede olduğu bir halde uyursa kendisinden başka birini suçlamaya hakkı var mı? Uyanmışken geri uyusa, hiç uyanmamış olsa neyse.

 

Tamam hadi uyandı Of ne berbat bir durumdayım dedi. Şimdi ne yapabilir? Binadan dışarı çıkmalı. Çıkışın nerede olduğunu bilmiyorsa bile kendisini dışarıya çıkarabilecek her türlü şeyi denemeli.

Arıyorsunuz çıkışı buluyorsunuz ve bir bakıyorsunuz ki inanamayacaksınız, kuzeniniz ayağınızdan size zincirli. O da orada ve baygın halde yatıyor. Zamanınız tükeniyor peki şimdi ne yapacaksınız? Onu uyandırmalısınız. Onu sevmiyor olsanız bile kendisi için bile kendiniz için uyandırmalısınız. Onu uyandırmalısınız çünkü onu uyandıramazsan sen de patlayacaksın.

 


Uyandırıyorsunuz ve size şöyle diyor. “Heey Çok güzel bir rüya görüyordum. Ferrari sürüyordum ve sen bunu mahvettin. Keyfimi kaçırdın. Beni boşuna kaldırıyorsun ben geri uyuyacağım. Banane” dese. Ona tamam her neyse seni zaten sevmiyordum, ne halin varsa gör diyebilir miyiz?
Geri uykuya dalsa “Hayır, uyan, başımız belada, gitmeliyiz haydi!” dersiniz.  
Gerçeği inkar edemezsin. Ve onu uyandırıp ikna edene kadar uğraşırsın. Tamam ne yapacağız dedi. Birlikte çıkmalıyız.

Ve çıkışa koşuyorsunuz bu sefer bir bakıyorsunuz ki diğer odalarda teyzeniz, halanız, komşunuz, oğlunuz, kızınız var. Onları da ne yapmalısınız? Gerçek hakkında uyarmalı ve onların da uyanmasını sağlamalısınız.




Ve süreç devam ediyor. Bu insanların hayatta kalmalarını sağlayan 4 bölümlük bir süreç var: önce uyanmalı sonra kurtulmaya çalışmalı, sonra da bağlı oldukları diğer insanlara bu gerçeği anlatmalılar. Bu konuda sabrı kendilerine ve çevresine hatırlatmalı.

“Gerçek bu, hadi gidiyoruz! Gidiyoruz!" Ve yorulsalar bile, veya sonunda birisi “Off! Yoruldum ve daha fazla yapabileceğimi sanmıyorum” dese bile diğeri “Hayır, hep birlikte hayatta kalacağız, yapmalısın. Hadi, gidiyoruz, gidiyoruz devam et!” Tıpkı filmlerdeki gibi. Ve koşar, koşamayacağını düşünse bile. Birlikte uğraşırlar, çünkü kurtuluşları birbirlerine bağlıdır. Allah surenin sonunda ne diyor?  Vel Asr And olsun Zamana (Zaman hızla tükeniyor). İnnel insene le fi husr: İnsanlar hüsrandadır(Ölmek üzeredir). İllellezine (Allah’a, meleklerine kitaplarına, peygamberlerine, kadere, ahirete)İman edenler(yani gerçeğe uyananlar), 

 


İnanması gereken ilk şey ne? Hüsranda oldukları gerçeği. Patlamak üzere oldukları. Eğer buna inanırlarsa imanlarını sağlamlaştırırlarsa zaten kaçarlar ve dışarıya çıkaracak ne varsa onu yaparlar. Allah bunu anlatıyor; Salih amel işleyenler, iyi şeyler yapanlar, durumu düzeltmek için bir şeyler yapanlar. Burada salihat kelimesi sıfat. Asıl manası bir şeyleri düzelten demek. Yani durumu düzeltecek şeyler yapmak, tehlikeli bir durumdan kaçmak gibi, boğulurken yüzmek gibi. Ama insanlara bağlı oldukları için başka ne yapmaları gerek? Birbirlerine hakkı, gerçeği söylemeleri gerek. Doğruyu söyleseler bile onları uyandırmalılar. Uyandırana kadar tekrar tekrar. Gerçek bu demeliler, tekrar tekrar. Tekrar tekrar uyarmak. Bu hakkı söylemektir.



Tahammülün bitebilir. Bu yüzden Allah bu sureye sabrı tavsiye edenleri de ekliyor. Sabr kararlılık, sebat, azim, sabır demek. Bunu yapmaya devam etmelisin, çünkü kurtuluşun buna bağlı. Sonunda bunların hepsini yapar ama sabretmezsen ve çabalamayı bırakırsan bina patlar yıkılır ve hayatını kaybedersin. Yani imanın olsa, iyi ameller işlesen, hakkı söylesen ama sabrın yoksa yine ölüyorsun ya da boğuluyorsun. Yani hayatta kalmak için bütün bu dört koşulu yerine getirmelisin. Hepsi hayati derecede gerekli kriter o yüzden aralarında ve harfi var. Yani Allah surede ve harfi ile birbirine bağlamış.


Kavramlar ve Metafor 

Yurt Dışın Görevi <-> İnsanın cennetten dünyaya Allah’ın Yeryüzündeki görevli bir halifesi olarak gönderilmesidir.

Boğulmak üzere olman ya da saatli bomba <-> Asr yani Hızla tükenen ve çok acele etmene gereken zamanı temsil eder.

Uykuda olmak-Gafletten Uyanmak<->İmanın (Hakikatin başımızdaki gerçeğin farkına varmak, bilinçli olmak anlamına gelir)

Yüzmeye çalışarak Sudan kurtulmaya gayret etmek ya da patlamak üzere kapalı olduğu binadan kurtulmaya çalışmak, o durumdan kurtulmaya çalışacak şeylerle meşgul olarak zamanın boşa harcamamak, değerlendirmek, <->Dünyada bizi kurtaracak Salih Amel ile geçen bir ömür yaşamaktır.

Sevdiklerini  zincirme bağlı olmak <-> Bu dünyada tavsiye vereceğin kişilerin olması ve onları sevmen bağ kurman - onlara hakkı, hakikati, gerçeği söylemen onları da gerçeğe uyandırman anlamına gelir. Burdaki hakikat ise insanın yakında öleceği, bu yüzden imanlı ve ahlaklı yaşaması gerektiğidir. 

Kaçarken yorulan gaflete düşen ya da vasgeçen insanların olması ve Yapamadığı zaman onlara destek olmak <-> Asr suresindeki sabrı tavsiye etmektir.

 

1- Zaman Tükeniyor

2-Bütün insanlar kayıpta (zararda, hüsranda)

3- İnananlar hariç

4-İnanan durumunu düzeltecek şeyler yapar, kendisine ve topluma faydalı olacak Salih Amel işler. Doğru seçimler yaparlar.

5- Diğerlerini de düşünür ve birbirlerine hakkı ve sabrı söylerler. (Sabr: Kararlılık, Azim, sebat,)

 

 

Nouman Ali Khan’ın videolarından yazılmıştır.

Ahmet Hamdi Ayyıldız



Asr Suresi - 8. Sınıf 3. Ünite Din ve Hayat(Konuya Dönmek İçin Tıklayınız:)


Hayatın anlamı ile ilgili batan gemi metaforu:

https://ahmethamdiayyildiz.blogspot.com/2023/01/asr-suresi-8-snf-3-unite-din-ve-hayat.html







Post a Comment

Daha yeni Daha eski