Endülüs'te 1031-1090 Yılları Arasında Hüküm Süren Emirlikler Mülûku’t Tavâif

  

 

 

 

 

 

 

Endülüs'te 1031-1090 Yılları Arasında

Hüküm Süren Emirlikler

Mülûku’t Tavâif

 

 

 

 

 

 

 

 

Hilafet her ne kadar 1031 yılına kadar devam etse de, Endülüs'ün siyasî birliği 1009 yılında çözülmeye başladı. Merkezi yönetim kontrolü kaybeder etmez, yerel hakimler veya diğer liderler otoriteyi fiilen ele geçirdiler. Sınır bölgelerinde veya hudutlarda bölünme bu kadar büyük değildi, çünkü buraların denetimi zaten önceden de komutanların elinde idi. Böylece orta büyüklükteki bu siyasî birlikler, Aşağı, Orta ve Yukarı Sınır Bölgelerindeki varlıklarını başkentleri Batalyevs, Tuleytula ve Sarakusta'da sürdürdüler. Ülkenin geri kalan bölgelerinin durumu ise biraz farklı idi. XI. yüzyılın başlarında güney ve doğu kıyılarında yaklaşık otuz müstakil siyasî birim ortaya çıktı. Bunların bir kısmı bağımsızlıklarını herhangi bir şekilde uzun süreye yayamadı. Hem devletçikler arasında hem de kendi içlerinde devamlı entrikalar vardı ve sürekli savaş halindeydiler. Çoğu zaman hükümdar kendi vezirine güvenmiyordu, ama yine de ona güvenmeye mecburdu; hükümdar ailesinin üyeleri ise hükümdarı tahttan indirmek ve onun yerine geçmek için sık sık komplo düzenlemekteydi. Sonuç olarak, bu dönemin siyasî tarihi muğlak ve karmaşık olaylar yığınıdır. [1]

 

Döneme ismini veren kelime tamlaması Arapça kökeni taife (fırka, bölük) ve melik (Hükümdar) kelimelerinin çoğul halinden oluşmuştur. Yani tavaif fırkalar ve bölükler anlamına gelirken müluk ise melikler anlamına gelmektedir. Yaptığımız okumalarda bazı kelimelerde tavaif kelimesini İspanyolca teriminden alınarak tayfa olarak kullanımının tercih edildiğini  görmekteyiz.[2] Endülüs tarihinde ortaya çıkan bu yeni devletçiklere taife devletleri anlamına gelen Develü’t- Tavaif, bu devletleri kuran hükümdarlara ise Mülûkü’t- Tavaif adı verilmektedir.

 

Halifelik döneminden merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimseyen Endülüs Emevi Devleti 1008 yıllarına kadar olumlu gelişmeler sayesinde Kurtuba hakimiyetini bir sorun olmadan yürütmüştür. Ortaya çıkan siyasi karışıklıklar neticesinde Amiriler iktidarı kaybetmiştir. İktidarın kaybolmasıyla ortaya siyasi mücadelelerin odak noktası olduğu bir ortam oluşturmuştur. Siyasi karışıklıkların ortaya çıkması ise diğer şehirlerin üzerinde bir otorite boşluğuna sebebiyet vermiştir. Bu durumda ise şehirlerin içerisinde bulunan önde gelen aileler, nüfuz sahibi kişiler, askeri gruplar hakimiyetlerini artırmalarına fırsat bulmuşlardır. Öyle ki ufak kasabalar hatta kaleler bile bağımsızlıklarını ilan etme fırsatını kaçırmamışlardır.[3]

Emirliklerin çıkmasında başlıca şu sebepler sayılmaktadır:

-          Emevî şehzadelerinin Kurtuba’da (Cordoba) taht kavgalarıyla uğraşmaları sırasında meydana gelen otorite boşluğu,[4]

-          Emevî sülâlesinin şehirden sürülmesiyle Kurtuba devletin başşehri olma imtiyazını kaybetmesiyle nüfuzlu ailelerin ve eski idareciler çeşitli emirlikler kurmaları.[5]

Develü’t Tavaif’in önde gelenleri şunlardır:

-          Abbâdîler, Âminler, Bekrîler, Birzâlîler, Cehverîler, Demmerîler, Eftasîler, Hammûdîler, Hârûnîler, Hazrûnîler, Hûdîler, Müzeynîler, Rezînîler, Tücîbîler, Yefrenîler, Zîrîler ve Zünnûnîler gibi yirmi civarında küçük devlet.

 

 

 

 

 

Siyasi Kargaşa

Kurulan emirliklerin birbirleri ile sürekli mücdale içerisine girmeleri, bunlara ek olarak şehirler içerisinde ortaya çıkan iç karışıklıklar ve emirler arasında zuhur eden taht kavgaları emirliklerin gittikçe zayıflamalarına ve hatta bazı emirliklerin bölünmesine bazılarının ise çok daha küçülmelerine yol açmıştır. Ortaya çıkan emirler arası karışıklıkları, siyasî menfaatleri ve askerî ihtiyaçları ise hazırda bekleyen Hristiyan devletler iyi değerlendirdi.[6]

 

Tehlikeli İttifak

Aralarında sürekli mücadele içerisinde olan emirlikler İspanya’nın kuzeyinde bulunan; Kastilya, Aragon, Navarra Krallıkları ve Barselona Kontluğu gibi Hristiyan güçler ile ittifak kurmuşlardır. Para gibi maddi çıkarlar karşılığında askerî destek sağlamıştır. Hristiyan krallıklar ise verdikleri ve sağladıkları destekler karşısında emirlikleri ağır haraçlara bağlamışlardır. Zaman içerisinde veremeyecek duruma düşen emirlikleri ise işgal etmiş ve şehirleri talan ederek cezalandırmışlardır. Kurulan bu tehlikeli iş birlikler bölgede hâkim olan Müslümanları Hristiyanlara karşı bağımlı bir hale düşürmüştür. Diğer yandan ise ücret karşılığı Müslüman ordularda görev yapan Hristiyan askerlerin Endülüs’ün iç yapısını, güçlü veya zayıf yönlerinin iyice tanımalarına sebep olmuş ve ülkelerine stratejik istihbarat sağlamalarına yardımcı olmuştur. Emirliklerin yanı başlarındaki Hristiyan tehdidini önemsememeleri, dış tehdit olan Hristiyan devletlere karşı birleşmek yerine sahip oldukları gücü aynı din mensup oldukları kardeşlerinin kanını dökmek, yuvalarını dağıtmak, ailelerini köle yapmak için kullanmışlardır. [7]

Beylikler arası şiddetli mücadele ve savaşlar şu emirlikler arasında gerçekleşmiştir: Abbâdîler, Eftasîler, Zünnûnîler, Hûdîler, Zîrîler ve Cehverîler.

 

Hristiyanlarla İlişkiler

 

Reconquista

 

Taife emirlerinin aralarında sürekli mücadele etmelerini fırsata çeviren bazı Hristiyan krallıklar ve hususen Kastilya Krallığı, Emevîler döneminde unutulmuş olan “Reconquista” (Endülüs’ü Müslümanların elinden geri alma) düşüncesini XI. yüzyılın ortalarından itibaren yeniden yeşertmeye başladılar.[8]

 

Hristiyan krallıkların amacı Müslüman emirlikleri zayıflatarak kaynaklarını tüketmelerini sağlamak, emirliklerin askersiz ve güçsüz kalmasının sağlayarak ülkelerini işgal etmeleridir. Bu amacı açıkça 1074'te Girnâta'ya giden kont Sisnando'nun Ziri Emiri'ne sarfı ettiği şu cümlelerde görülmektedir:

 

"Endülüs, önce Hristiyanlara aitti. Sonra Araplar geldiler ve onları verimsiz toprakların bulunduğu Galicia'ya sürdüler. Şimdi Hristiyanlar askeri güçle ellerinden alınan bütün toprakları geri almak istemektedirler. Bunun için uzunca bir süreç içerisinde sizi zayıflatmaları ve kaynaklarınızı tüketmeleri gereklidir. Kaynaklarınız tükendiği ve askersiz kaldığınız zaman ülkeyi sizden zahmet çekmeden alacağız”.[9]

 

Hristiyan krallıklar Abbadiler, Eftasiler, Zünnüniler, Hudiler, ve Ziriler gibi büyük emirliklerin de bulunduğu birçok topluluğu haraca bağladılar. Berbeşter, Kulumriye, Kuriye gibi şehirleri istila ettiler. Kastilya Kralı VI. Alfonso Kurtuba'dan sonraki en büyük şehir olan Tuleytula'yı ele geri aldı. Bu işgal Hristiyanlara umut vermiş güçlerini birbiri ile savaşmakla tüketen Müslüman emirlikleri ise paniğe sevk etmiştir. Bu gelişmelerin üzerine Abbâdîler’in öncülüğünde o sırada Mağrib'de güçlü bir devlet olan Murâbıtlar’dan iki defa yardım istemek zorunda kalmışlardır.  479 senesinde (1086) Cebelitârık Boğazını geçen Yûsuf b. Tâşfîn, Endülüs’te bulunan güçlerle birleşerek Zellâka’da VI. Alfonso'yu ciddi şekilde yenilgiye uğrattı. Tüm mücadelelerine rağmen ise Tuleytula şehrini tekrar alamadı.

Saldırı ve karışıklıkların devam etmesi üzerine ikinci defa yardıma gelen Yusuf b. Taşfin emirlikler arasında ihtilaf ve çekişmelerden rahatsız olmuştur. Bunun üzerine işbirliği yapmalarına rağmen tüm Müluku't Tavaif'i ortadan kaldırmış ve Endülüs'ü Merakeş'e bağlamıştır.[10]

Endülüs’te yetişen fakihlerden Ebu’l- Velid El-Bâcî emirlikleri dolaşmış ve her birini güçlerini birbirlerine değil gittikçe büyüyen Hristiyan tehlikesine karşı birleştirmeye çağırmıştır. Yüzüne karşı müsbet cevap veren emirlikler arkasından ise tam aksine hareket etmişlerdir.[11] Emirliklerin bu tavırları korkunç sonlarını hazırlamıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1- ABBADİLER (1023-1091)

 

 

• Muhammed (1023-1042)

• el-Mu'tedid (1042-1068)

•  el-Mu'temid (1068-1091)

 

Abbadiler aslen Arap asıllıdırlar. Ebul-Kasım Muhammed b. Abbâd tarafından kuruldu. Hakimiyeti boyunca Kurtuba, Kâdis, Bâce, Ceziretulhadrâ ve Mursiye'yi sınırlarına katarak Düvelü't- Tavâifin en güçlü emirliği haline geldi.1091'de Murâbıtlar tarafından yıkılmışlardır. [12]

 

Cevherilere, Bekriler ve Birzalilere son verirken, Ziriler ve Eftasiler, Hudiler ile savaştılar.

Abbadiler siyasi otoriteyi kendi elleri altında tutmak amacıyla kaybolan Halife II. Hişam'ın yerine ona çok benzeyen Halef el-Husri adında bir müezzini halife olarak ilan etti. Diğer emirlikleri de biat etmeye çağırsa da bu çabalar kendi adına hutbe okutmaktan öteye geçemedi.[13]

 

Mülûkü’t tavâif’in en kuvvetlilerinden biri olan Abbadi’lerin kurucusu Abbad 27 yıl hükümdarlık yapmıştır. 1069 yılında vefat ettiği belirtilmektedir.

 

Mülûkü’t-tavâifin birbiri arasındaki amansız rekabet Endülüs’te Müslümanların zayıflamasına sebep olmuş ve Hristiyan devletlerin güçlenmesini sağlamıştır. Kastilya Kralı VI. Alfonso bölgeyi sürekli gözetim altında tutmuştur. 1085 yılında bölgelere doğru hareket etmiştir. Tuleytula’yı ele geçirip; Cezîretülhadrâ’ya kadar ilerleyişini sürdürmüştür. Hristiyan dünyasında Alfonso’nun başarısı Endülüs’te Müslümanları için bir yıkım ve felaket olmuştur. Güçsüzleştikleri için Hristiyanlar’la mücadele edemeyecek hale düşen Müslüman emirlerin Murâbıtlar’dan yardım istemekten başka çaresi kalmamıştır. Yûsuf b. Tâşfîn ise Murabıtlar adına bölgeye gelerek Cebelitârık’ı geçmiş Zellâka bölgesinde Hristiyan ordularını ağır bir şekilde yenmiştir. (23 Ekim 1086). Yusuf b. Taşfin’nin başarılı harekatı Endülüs fakihleri tarafından hoş karşılanmamıştır. Bunun üzerine Yusuf b. Taşfin’in geri dönmek zorunda kalmasıyla Hrisityanlar yeniden saldırıya geçmiştir. İkinci defa Murabıtlar’dan yardım istemeleri üzerine bölgeye gelen Yusuf b. Taşfin Ceziretülhadraya çıkarak, Karmûne, Kurtuba ve İşbîliye’yi de alarak Abbâdîleri tamamen ortadan kaldırmıştır (1092).[14]

 

2- HUDÎLER

 

Süleyman el Müstain Billah (1040-1046)

• 1. Ahmed el Muktedir Billah (1046-1082)

• Yusuf El Mü'temen (1081-1085) (1081-1085)

• Muhammed (1082-1085)

• II. Ahmed (1085-1108)

• Abdulmelik (1108-1110)

• III. Ahmed (1110-1142)

 

Laride, Tutile(Tudela) Sarakusta'ı ele geçiren Süleyman b. Hüd tarafından kurulan Sarakusta merkez alarak Endülüs'ün kuzeyindeki Aragon bölgesinde Arap asıllı bir hanedandır. Hudiler 1039 senesinde Laride (Lerida) ve Montşün (Monzon)'u hakimiyet altına alarak Arap sülalesi olan Tucibiler'in Sarakusta'da varlıklarına son vererek bağımsızlığını ilan etmişlerdir.

Devletin sınırları, Veşka (Huesca), Kal'atu Eyyüb (Calatayud), Tutile (Tudela) ve Turtüşa'yı içine alacak kadar genişlemiştir. Zünnuniler'den Vadilhicare ve Medinetüsalim'i almışlardır.  Süleyman b. Hud'un topraklarını oğulları arasında paylaştırmıştır. Bunun üzerine ise tarihte vuku bulan aynı taht kavgaları gibi kardeşler birbirine düşmüştür. 1090 senesinde Murâbıtalar'ın Mülükü't-Tavâif'i ortadan kaldırmak amacıyla harekete geçmesinden Hristiyanlarla ittifak kurması sayesinde kurtulmuşlar, ancak 1148 senesinde iş birliği yaptıkları Hristiyan Krallıklar tarafından yıkılmışlardır.[15]

 

 

 

 

Hudiler Döneminde Bilim ve Sanat

Hudîler ilim adamlarına önem vermişlerdir. Bunun için Sarakusta şehrini felsefe ve matematiğin merkezi haline getirdiler. Meşhur filozof İbn Bacce bu şehirde yetişmiştir. Endülüs kültürünün bazı unsurları bu şehir kanalıyla Avrupa'ya geçmiştir. [16]

 

3- CEHVERÎLER (1031-1069)

 

• Ebu Hazm İbn Cehver (1031-1043)

• Muhammed (1043-1058)

• Abdulmelik (1058-1069)

 

Sınırları Kurtuba ve Ceyyan'ı içine alan Cehveriler'in asılları Doğulu Mevall'den bir aileye dayanmaktadır. Tuleytula'ya Önce hükmeden Zünnûniler tarafından, sonra da Abbâdiler tarafından tehdit edilmişlerdir. 1069'da Abbâdiler'e boyun eğmişlerdir. Hanedânın ilk Emîri Ebû Hazm İbn Cehver'in dönemi (1031-1043), mutlakıyet idaresinden çok "Şura" tarafından idare edilen bir şehir cumhuriyeti görünümü arz etmekteydi.[17] Halifeliğin ilga edilmesinin üzerine halkın ısrarı ile Ebu Hazm başa geçmiştir. Ebu Hazm daha önce çeşitli idari görevlerde bulunmuş, bu görevleri esnasında halkın güvenini ve sevgisini kazanarak rakipsiz hale gelmiştir. Cevheriler barışçı politikalarıyla Kurtuba'ya hakim olmaya çalışsalar da Abbadilerin yayılmacı politikası karşısında başarılı olamamışlardır. Ebu Hazm yaptığı işlerde mutlaka vezirlerinin görüşlerini alarak hareket ederdi. Halkı silahlandırarak kendi güvenliklerini sağlar hale getirdiği bir politika izlemiştir. Endülüs'te barışın hakim olmasını isteyen Ebu Hazm mülükut tavaif çatışmalarının sona ermesi için çaba sarf etmiş ancak istediği sonuca ulaşamamıştır. Yönetime en ehliyetli şahsın geçmesi gerektiğini savunan Ebu Hazm kendisinden sonra oğullarından hiçbirisini veliaht olarak göstermemiştir. Halkın ısrarı üzerine oğlu Ebü'l Velid Muhammed başa geçmiştir. Ebül Velid Muhammed babasının aksine oğlu Abdülmelik'i başa geçirmiş, Abdülmelik ise ehil olmayan kişileri yönetime getirmesi, adına hutbe okutması gibi halkın kötü karşıladığı bir yönetim izlemiştir. Abdülmelik'in başarılı veziri olan İbrahim b. Sekka'yı Abbadilerin kışkırtmaları yüzünden öldürütmesi Kurtuba'da bozulmaların ve isyanların çıkmasına sebep oldu. Bu karışıklıkları fırsat olarak gören Zünnuniler ise Kurtuba'yı kuşattılar. Zor durumda kalan Cevheriler Abbadilerden yardım istemesi üzerine yardıma gelen Abbadilerin asıl amacıysa Kurtuba'yı ele geçirme olmuştur. 1070'te şehri istila etmişlerdir. Adülmelik ve ailesinin önce İşbiliyye'ye ordan da Saltis adasına sürmüşler 40 yıllık Cevheri hanedanını yıkmışlardır.[18]

 

4- ZÜNNÛNÎLER (106-1085)

 

• İsmail (1016-1043)

• I. Yahya (1043-1075)

• II . Yahya (1075-1085)

Tuleytula ve civarına hakim olan Zünnûnîler Berberi asıllıdırlar. Hüdiler, Eftasiler ve Cehveriler'le savaşmışlardır. Son Emir II. Yahya döneminde Hristiyanların hakimiyeti altına girmişlerdir. 1085’de Kastilya Kralı VI. Alfonso Tuleytula'yı işgal ederek Zünnûnîlere son vermiştir.[19]

 

5- EFTÂSÎLER (1022-1094)

 

• Abdullah (1022-1045)

• Muhammed (1045-1068)

• Ömer(1068-1094)

Hânedanın kurucusu Berberi asıllı Bulukkîn b. Zîrî’nin babası Zîrî b. Menâd’dır. Eftâsîler Endülüs'ün batısında Batalyevs (Badajoz) merkezli Maride, Uşbûne, Şenterin ve Culumriye şehirlerini de kapsayan Batı Endülüs'te kurulmuştur. Abbâdiler ve Zünnûniler, Kastilya Krallığı ile savaşmışlardır. 1094'de Murâbıtlar tarafından varlıklarına son verilmiştir.[20]

 

6-ZÎRÎLER (1010-1090)

 

• Zavi (1010-1018)

• Habbûs (1018-1038)

• Bâdis (1038-1073)

• Abdullah (1073-1090)

 

Berberi Sanhâce kabilesine mensup olan Berberîler Kuzey Afrika'da ve Endülüs'te iki devlet kurmuşlardır. Aynı zamanda Afrika’da kurulan ilk büyük Berberî hanedanıdır.[21] İfrikiye ve Mağrib-i Evsat arasına yerleşmişlerdir. Fatimilerle girdikleri mücadeleleri kaybetmeleri üzerine şeklen Fatimilere bağlı görünseler de bağımsız hareket etmişlerdir. Ziriler'in Endülüs'e gelişi, Aminler döneminde olumuştur. Girnâta merkez olmak üzere Kabra, Mâleka,İsticce'ye hakim olmuşlardır. Abbidiler ve Kastilyayılar ile mücadele etimişlerdir. 1090 senesinde Murâbitlar'ın hakimiyeti altına girerek yıkılmışlardır.[22]

 

7- Amirler (1021-1094)

 

• Abdullah (1022-1045)

• Muhammed (1045-1068)

• Ömer (1068-1094)  

 

Valencia'da hüküm süren emirliktir. İspanya'da hüküm süren hristiyan krallıklarla barış anlaşmalaır imzalayan Amiriler sakin bir hayat geçirdi. Bir müddet sonra Kastilya Kralı I. Ferdinand Belenciya'ya saldırdı. Rodrigo Diaz de Vivar büyük bir orduyla Belensiye’ya kuşattı.

Kuşatmanın 20 ay sürmesiyle aç ve perişan bir hale düşmüş olan halk Rodrigo’dan eman alarak şehri teslim etti (1094). Ancak o sözünde durmadı ve Belensiye’nin ileri gelenlerini toplayıp öldürttü. Kadı İbn Cehhâf’ı da bütün mallarını müsadere ettikten sonra ateşe attırarak yaktırdı. Şehri yıkarak harabeye çevirdi; böylece Âmirîler hanedanı sona ermiş oldu. [23]

 

Diğer Emirlikler

Bu emirliklerin dışında Endülüs'ün doğu şehirlerinden Belensiye, Meriyye, Daniye ve Cüzürüşşarkiyye (Balear adaları) de Saklebiler tarafından müstakil birer emirlik haline getirilmiştir. Kurulan şehir devletlerin etnik kimliklerden çok coğrafi bölgelere göre kurulmuşlardır. Ör: Kurtuba ve İşbiliyye. İşbiliye'nin nüfusunun bir kısmı Araplar ve Müvelledler’den, bir kısmını da Berberilerden oluşmaktaydı. Bunların dışında Hristiyan ve Yahudiler de bulunmaktaydı. Müluku't Tavaif döneminde resmi mezhep Malikilik'ti. [24]

 

 

Emirlikler Döneminde Ekonomi

 

Emirlikler döneminde Doğu'nun yeni sulama tekniklerinin kullanılmasıyla sulu tarım sayesinde ekonomi gelişmiştir. Tarımın yanı sıra dokumacılık, madencilik, züccaciye, dericilik, seramikçilik, inşaatçılık ve gemicilik gibi alanlarda da hilafet döneminden dahi ileri bir seviyeye ulaşılmıştır.[25]

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynakça

Özdemir, Mehmet. Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi. Ankara: TDV Yayınları, 2020.

 

Cachia, W. Montgomery Watt Pierre. Endülüs Tarihi, çev. Cumhur Ersin Adıgüzel, Qiyas Şükürov. İstanbul: Küre Yayınları, 3. Baskı, 2012.

 

Özdemir, Mehmet. Mülûkü’t-Tavâif. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023.https://islamansiklopedisi.org.tr/mulukut-tavaif

 

Yıldız, Hakkı Dursun. Abbâdîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/abbadiler

 

Özdemir, Mehmet. Hûdîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/hudiler

 

Özdemir, Mehmet, Cehverîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/cehveriler

 

Adıgüzel, Cumhur Ersin, Zîrîler, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/ziriler

 

Özaydın, Abdülkerim. Âmîrîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/amiriler  

 

 

Hazırlayan Ahmet Hamdi Ayyıldız – 2023



[1] W. Montgomery Watt Pierre Cachia, Endülüs Tarihi, çev. Cumhur Ersin Adıgüzel, Qiyas Şükürov. (İstanbul: Küre Yayınları, 3. Baskı, 2012), 96.

[2] Hugh Kennedy, Endülüs Müslüman İspanya ve Portekiz’in Siyasi Tarihi, çev. Ayşenur Demir. (İstanbul: Dergah Yayınları, 2012), 96.

[3] Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, (Ankara: TDV Yayınları, 2020), 167.

[4] Mehmet Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

[6] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif

[7] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 171.

[8] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif

[9] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 175.

[10] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif

[11] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 174.

[12] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 168.

[15] Mehmet Özdemir, “Hûdîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

 

[16] Özdemir, “Hûdîler”

[17] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 168.

[18]Mehmet Özdemir, “Cehverîler”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Erişim 23 Mart 2023.

[19] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 168.

[20] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 169.

[21] Cumhur Ersin Adıgüzel, “Zirîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

[22] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 169.

[23] Abdülkerim Özaydın, “Âmîrîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

[24] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 169.

[25] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif” 

 

 

 

 

 

 

Endülüs'te 1031-1090 Yılları Arasında

Hüküm Süren Emirlikler

Mülûku’t Tavâif

 

 

 

 

 

 

 

 

Hilafet her ne kadar 1031 yılına kadar devam etse de, Endülüs'ün siyasî birliği 1009 yılında çözülmeye başladı. Merkezi yönetim kontrolü kaybeder etmez, yerel hakimler veya diğer liderler otoriteyi fiilen ele geçirdiler. Sınır bölgelerinde veya hudutlarda bölünme bu kadar büyük değildi, çünkü buraların denetimi zaten önceden de komutanların elinde idi. Böylece orta büyüklükteki bu siyasî birlikler, Aşağı, Orta ve Yukarı Sınır Bölgelerindeki varlıklarını başkentleri Batalyevs, Tuleytula ve Sarakusta'da sürdürdüler. Ülkenin geri kalan bölgelerinin durumu ise biraz farklı idi. XI. yüzyılın başlarında güney ve doğu kıyılarında yaklaşık otuz müstakil siyasî birim ortaya çıktı. Bunların bir kısmı bağımsızlıklarını herhangi bir şekilde uzun süreye yayamadı. Hem devletçikler arasında hem de kendi içlerinde devamlı entrikalar vardı ve sürekli savaş halindeydiler. Çoğu zaman hükümdar kendi vezirine güvenmiyordu, ama yine de ona güvenmeye mecburdu; hükümdar ailesinin üyeleri ise hükümdarı tahttan indirmek ve onun yerine geçmek için sık sık komplo düzenlemekteydi. Sonuç olarak, bu dönemin siyasî tarihi muğlak ve karmaşık olaylar yığınıdır. [1]

 

Döneme ismini veren kelime tamlaması Arapça kökeni taife (fırka, bölük) ve melik (Hükümdar) kelimelerinin çoğul halinden oluşmuştur. Yani tavaif fırkalar ve bölükler anlamına gelirken müluk ise melikler anlamına gelmektedir. Yaptığımız okumalarda bazı kelimelerde tavaif kelimesini İspanyolca teriminden alınarak tayfa olarak kullanımının tercih edildiğini  görmekteyiz.[2] Endülüs tarihinde ortaya çıkan bu yeni devletçiklere taife devletleri anlamına gelen Develü’t- Tavaif, bu devletleri kuran hükümdarlara ise Mülûkü’t- Tavaif adı verilmektedir.

 

Halifelik döneminden merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimseyen Endülüs Emevi Devleti 1008 yıllarına kadar olumlu gelişmeler sayesinde Kurtuba hakimiyetini bir sorun olmadan yürütmüştür. Ortaya çıkan siyasi karışıklıklar neticesinde Amiriler iktidarı kaybetmiştir. İktidarın kaybolmasıyla ortaya siyasi mücadelelerin odak noktası olduğu bir ortam oluşturmuştur. Siyasi karışıklıkların ortaya çıkması ise diğer şehirlerin üzerinde bir otorite boşluğuna sebebiyet vermiştir. Bu durumda ise şehirlerin içerisinde bulunan önde gelen aileler, nüfuz sahibi kişiler, askeri gruplar hakimiyetlerini artırmalarına fırsat bulmuşlardır. Öyle ki ufak kasabalar hatta kaleler bile bağımsızlıklarını ilan etme fırsatını kaçırmamışlardır.[3]

Emirliklerin çıkmasında başlıca şu sebepler sayılmaktadır:

-          Emevî şehzadelerinin Kurtuba’da (Cordoba) taht kavgalarıyla uğraşmaları sırasında meydana gelen otorite boşluğu,[4]

-          Emevî sülâlesinin şehirden sürülmesiyle Kurtuba devletin başşehri olma imtiyazını kaybetmesiyle nüfuzlu ailelerin ve eski idareciler çeşitli emirlikler kurmaları.[5]

Develü’t Tavaif’in önde gelenleri şunlardır:

-          Abbâdîler, Âminler, Bekrîler, Birzâlîler, Cehverîler, Demmerîler, Eftasîler, Hammûdîler, Hârûnîler, Hazrûnîler, Hûdîler, Müzeynîler, Rezînîler, Tücîbîler, Yefrenîler, Zîrîler ve Zünnûnîler gibi yirmi civarında küçük devlet.

 

 

 

 

 

Siyasi Kargaşa

Kurulan emirliklerin birbirleri ile sürekli mücdale içerisine girmeleri, bunlara ek olarak şehirler içerisinde ortaya çıkan iç karışıklıklar ve emirler arasında zuhur eden taht kavgaları emirliklerin gittikçe zayıflamalarına ve hatta bazı emirliklerin bölünmesine bazılarının ise çok daha küçülmelerine yol açmıştır. Ortaya çıkan emirler arası karışıklıkları, siyasî menfaatleri ve askerî ihtiyaçları ise hazırda bekleyen Hristiyan devletler iyi değerlendirdi.[6]

 

Tehlikeli İttifak

Aralarında sürekli mücadele içerisinde olan emirlikler İspanya’nın kuzeyinde bulunan; Kastilya, Aragon, Navarra Krallıkları ve Barselona Kontluğu gibi Hristiyan güçler ile ittifak kurmuşlardır. Para gibi maddi çıkarlar karşılığında askerî destek sağlamıştır. Hristiyan krallıklar ise verdikleri ve sağladıkları destekler karşısında emirlikleri ağır haraçlara bağlamışlardır. Zaman içerisinde veremeyecek duruma düşen emirlikleri ise işgal etmiş ve şehirleri talan ederek cezalandırmışlardır. Kurulan bu tehlikeli iş birlikler bölgede hâkim olan Müslümanları Hristiyanlara karşı bağımlı bir hale düşürmüştür. Diğer yandan ise ücret karşılığı Müslüman ordularda görev yapan Hristiyan askerlerin Endülüs’ün iç yapısını, güçlü veya zayıf yönlerinin iyice tanımalarına sebep olmuş ve ülkelerine stratejik istihbarat sağlamalarına yardımcı olmuştur. Emirliklerin yanı başlarındaki Hristiyan tehdidini önemsememeleri, dış tehdit olan Hristiyan devletlere karşı birleşmek yerine sahip oldukları gücü aynı din mensup oldukları kardeşlerinin kanını dökmek, yuvalarını dağıtmak, ailelerini köle yapmak için kullanmışlardır. [7]

Beylikler arası şiddetli mücadele ve savaşlar şu emirlikler arasında gerçekleşmiştir: Abbâdîler, Eftasîler, Zünnûnîler, Hûdîler, Zîrîler ve Cehverîler.

 

Hristiyanlarla İlişkiler

 

Reconquista

 

Taife emirlerinin aralarında sürekli mücadele etmelerini fırsata çeviren bazı Hristiyan krallıklar ve hususen Kastilya Krallığı, Emevîler döneminde unutulmuş olan “Reconquista” (Endülüs’ü Müslümanların elinden geri alma) düşüncesini XI. yüzyılın ortalarından itibaren yeniden yeşertmeye başladılar.[8]

 

Hristiyan krallıkların amacı Müslüman emirlikleri zayıflatarak kaynaklarını tüketmelerini sağlamak, emirliklerin askersiz ve güçsüz kalmasının sağlayarak ülkelerini işgal etmeleridir. Bu amacı açıkça 1074'te Girnâta'ya giden kont Sisnando'nun Ziri Emiri'ne sarfı ettiği şu cümlelerde görülmektedir:

 

"Endülüs, önce Hristiyanlara aitti. Sonra Araplar geldiler ve onları verimsiz toprakların bulunduğu Galicia'ya sürdüler. Şimdi Hristiyanlar askeri güçle ellerinden alınan bütün toprakları geri almak istemektedirler. Bunun için uzunca bir süreç içerisinde sizi zayıflatmaları ve kaynaklarınızı tüketmeleri gereklidir. Kaynaklarınız tükendiği ve askersiz kaldığınız zaman ülkeyi sizden zahmet çekmeden alacağız”.[9]

 

Hristiyan krallıklar Abbadiler, Eftasiler, Zünnüniler, Hudiler, ve Ziriler gibi büyük emirliklerin de bulunduğu birçok topluluğu haraca bağladılar. Berbeşter, Kulumriye, Kuriye gibi şehirleri istila ettiler. Kastilya Kralı VI. Alfonso Kurtuba'dan sonraki en büyük şehir olan Tuleytula'yı ele geri aldı. Bu işgal Hristiyanlara umut vermiş güçlerini birbiri ile savaşmakla tüketen Müslüman emirlikleri ise paniğe sevk etmiştir. Bu gelişmelerin üzerine Abbâdîler’in öncülüğünde o sırada Mağrib'de güçlü bir devlet olan Murâbıtlar’dan iki defa yardım istemek zorunda kalmışlardır.  479 senesinde (1086) Cebelitârık Boğazını geçen Yûsuf b. Tâşfîn, Endülüs’te bulunan güçlerle birleşerek Zellâka’da VI. Alfonso'yu ciddi şekilde yenilgiye uğrattı. Tüm mücadelelerine rağmen ise Tuleytula şehrini tekrar alamadı.

Saldırı ve karışıklıkların devam etmesi üzerine ikinci defa yardıma gelen Yusuf b. Taşfin emirlikler arasında ihtilaf ve çekişmelerden rahatsız olmuştur. Bunun üzerine işbirliği yapmalarına rağmen tüm Müluku't Tavaif'i ortadan kaldırmış ve Endülüs'ü Merakeş'e bağlamıştır.[10]

Endülüs’te yetişen fakihlerden Ebu’l- Velid El-Bâcî emirlikleri dolaşmış ve her birini güçlerini birbirlerine değil gittikçe büyüyen Hristiyan tehlikesine karşı birleştirmeye çağırmıştır. Yüzüne karşı müsbet cevap veren emirlikler arkasından ise tam aksine hareket etmişlerdir.[11] Emirliklerin bu tavırları korkunç sonlarını hazırlamıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1- ABBADİLER (1023-1091)

 

 

• Muhammed (1023-1042)

• el-Mu'tedid (1042-1068)

•  el-Mu'temid (1068-1091)

 

Abbadiler aslen Arap asıllıdırlar. Ebul-Kasım Muhammed b. Abbâd tarafından kuruldu. Hakimiyeti boyunca Kurtuba, Kâdis, Bâce, Ceziretulhadrâ ve Mursiye'yi sınırlarına katarak Düvelü't- Tavâifin en güçlü emirliği haline geldi.1091'de Murâbıtlar tarafından yıkılmışlardır. [12]

 

Cevherilere, Bekriler ve Birzalilere son verirken, Ziriler ve Eftasiler, Hudiler ile savaştılar.

Abbadiler siyasi otoriteyi kendi elleri altında tutmak amacıyla kaybolan Halife II. Hişam'ın yerine ona çok benzeyen Halef el-Husri adında bir müezzini halife olarak ilan etti. Diğer emirlikleri de biat etmeye çağırsa da bu çabalar kendi adına hutbe okutmaktan öteye geçemedi.[13]

 

Mülûkü’t tavâif’in en kuvvetlilerinden biri olan Abbadi’lerin kurucusu Abbad 27 yıl hükümdarlık yapmıştır. 1069 yılında vefat ettiği belirtilmektedir.

 

Mülûkü’t-tavâifin birbiri arasındaki amansız rekabet Endülüs’te Müslümanların zayıflamasına sebep olmuş ve Hristiyan devletlerin güçlenmesini sağlamıştır. Kastilya Kralı VI. Alfonso bölgeyi sürekli gözetim altında tutmuştur. 1085 yılında bölgelere doğru hareket etmiştir. Tuleytula’yı ele geçirip; Cezîretülhadrâ’ya kadar ilerleyişini sürdürmüştür. Hristiyan dünyasında Alfonso’nun başarısı Endülüs’te Müslümanları için bir yıkım ve felaket olmuştur. Güçsüzleştikleri için Hristiyanlar’la mücadele edemeyecek hale düşen Müslüman emirlerin Murâbıtlar’dan yardım istemekten başka çaresi kalmamıştır. Yûsuf b. Tâşfîn ise Murabıtlar adına bölgeye gelerek Cebelitârık’ı geçmiş Zellâka bölgesinde Hristiyan ordularını ağır bir şekilde yenmiştir. (23 Ekim 1086). Yusuf b. Taşfin’nin başarılı harekatı Endülüs fakihleri tarafından hoş karşılanmamıştır. Bunun üzerine Yusuf b. Taşfin’in geri dönmek zorunda kalmasıyla Hrisityanlar yeniden saldırıya geçmiştir. İkinci defa Murabıtlar’dan yardım istemeleri üzerine bölgeye gelen Yusuf b. Taşfin Ceziretülhadraya çıkarak, Karmûne, Kurtuba ve İşbîliye’yi de alarak Abbâdîleri tamamen ortadan kaldırmıştır (1092).[14]

 

2- HUDÎLER

 

Süleyman el Müstain Billah (1040-1046)

• 1. Ahmed el Muktedir Billah (1046-1082)

• Yusuf El Mü'temen (1081-1085) (1081-1085)

• Muhammed (1082-1085)

• II. Ahmed (1085-1108)

• Abdulmelik (1108-1110)

• III. Ahmed (1110-1142)

 

Laride, Tutile(Tudela) Sarakusta'ı ele geçiren Süleyman b. Hüd tarafından kurulan Sarakusta merkez alarak Endülüs'ün kuzeyindeki Aragon bölgesinde Arap asıllı bir hanedandır. Hudiler 1039 senesinde Laride (Lerida) ve Montşün (Monzon)'u hakimiyet altına alarak Arap sülalesi olan Tucibiler'in Sarakusta'da varlıklarına son vererek bağımsızlığını ilan etmişlerdir.

Devletin sınırları, Veşka (Huesca), Kal'atu Eyyüb (Calatayud), Tutile (Tudela) ve Turtüşa'yı içine alacak kadar genişlemiştir. Zünnuniler'den Vadilhicare ve Medinetüsalim'i almışlardır.  Süleyman b. Hud'un topraklarını oğulları arasında paylaştırmıştır. Bunun üzerine ise tarihte vuku bulan aynı taht kavgaları gibi kardeşler birbirine düşmüştür. 1090 senesinde Murâbıtalar'ın Mülükü't-Tavâif'i ortadan kaldırmak amacıyla harekete geçmesinden Hristiyanlarla ittifak kurması sayesinde kurtulmuşlar, ancak 1148 senesinde iş birliği yaptıkları Hristiyan Krallıklar tarafından yıkılmışlardır.[15]

 

 

 

 

Hudiler Döneminde Bilim ve Sanat

Hudîler ilim adamlarına önem vermişlerdir. Bunun için Sarakusta şehrini felsefe ve matematiğin merkezi haline getirdiler. Meşhur filozof İbn Bacce bu şehirde yetişmiştir. Endülüs kültürünün bazı unsurları bu şehir kanalıyla Avrupa'ya geçmiştir. [16]

 

3- CEHVERÎLER (1031-1069)

 

• Ebu Hazm İbn Cehver (1031-1043)

• Muhammed (1043-1058)

• Abdulmelik (1058-1069)

 

Sınırları Kurtuba ve Ceyyan'ı içine alan Cehveriler'in asılları Doğulu Mevall'den bir aileye dayanmaktadır. Tuleytula'ya Önce hükmeden Zünnûniler tarafından, sonra da Abbâdiler tarafından tehdit edilmişlerdir. 1069'da Abbâdiler'e boyun eğmişlerdir. Hanedânın ilk Emîri Ebû Hazm İbn Cehver'in dönemi (1031-1043), mutlakıyet idaresinden çok "Şura" tarafından idare edilen bir şehir cumhuriyeti görünümü arz etmekteydi.[17] Halifeliğin ilga edilmesinin üzerine halkın ısrarı ile Ebu Hazm başa geçmiştir. Ebu Hazm daha önce çeşitli idari görevlerde bulunmuş, bu görevleri esnasında halkın güvenini ve sevgisini kazanarak rakipsiz hale gelmiştir. Cevheriler barışçı politikalarıyla Kurtuba'ya hakim olmaya çalışsalar da Abbadilerin yayılmacı politikası karşısında başarılı olamamışlardır. Ebu Hazm yaptığı işlerde mutlaka vezirlerinin görüşlerini alarak hareket ederdi. Halkı silahlandırarak kendi güvenliklerini sağlar hale getirdiği bir politika izlemiştir. Endülüs'te barışın hakim olmasını isteyen Ebu Hazm mülükut tavaif çatışmalarının sona ermesi için çaba sarf etmiş ancak istediği sonuca ulaşamamıştır. Yönetime en ehliyetli şahsın geçmesi gerektiğini savunan Ebu Hazm kendisinden sonra oğullarından hiçbirisini veliaht olarak göstermemiştir. Halkın ısrarı üzerine oğlu Ebü'l Velid Muhammed başa geçmiştir. Ebül Velid Muhammed babasının aksine oğlu Abdülmelik'i başa geçirmiş, Abdülmelik ise ehil olmayan kişileri yönetime getirmesi, adına hutbe okutması gibi halkın kötü karşıladığı bir yönetim izlemiştir. Abdülmelik'in başarılı veziri olan İbrahim b. Sekka'yı Abbadilerin kışkırtmaları yüzünden öldürütmesi Kurtuba'da bozulmaların ve isyanların çıkmasına sebep oldu. Bu karışıklıkları fırsat olarak gören Zünnuniler ise Kurtuba'yı kuşattılar. Zor durumda kalan Cevheriler Abbadilerden yardım istemesi üzerine yardıma gelen Abbadilerin asıl amacıysa Kurtuba'yı ele geçirme olmuştur. 1070'te şehri istila etmişlerdir. Adülmelik ve ailesinin önce İşbiliyye'ye ordan da Saltis adasına sürmüşler 40 yıllık Cevheri hanedanını yıkmışlardır.[18]

 

4- ZÜNNÛNÎLER (106-1085)

 

• İsmail (1016-1043)

• I. Yahya (1043-1075)

• II . Yahya (1075-1085)

Tuleytula ve civarına hakim olan Zünnûnîler Berberi asıllıdırlar. Hüdiler, Eftasiler ve Cehveriler'le savaşmışlardır. Son Emir II. Yahya döneminde Hristiyanların hakimiyeti altına girmişlerdir. 1085’de Kastilya Kralı VI. Alfonso Tuleytula'yı işgal ederek Zünnûnîlere son vermiştir.[19]

 

5- EFTÂSÎLER (1022-1094)

 

• Abdullah (1022-1045)

• Muhammed (1045-1068)

• Ömer(1068-1094)

Hânedanın kurucusu Berberi asıllı Bulukkîn b. Zîrî’nin babası Zîrî b. Menâd’dır. Eftâsîler Endülüs'ün batısında Batalyevs (Badajoz) merkezli Maride, Uşbûne, Şenterin ve Culumriye şehirlerini de kapsayan Batı Endülüs'te kurulmuştur. Abbâdiler ve Zünnûniler, Kastilya Krallığı ile savaşmışlardır. 1094'de Murâbıtlar tarafından varlıklarına son verilmiştir.[20]

 

6-ZÎRÎLER (1010-1090)

 

• Zavi (1010-1018)

• Habbûs (1018-1038)

• Bâdis (1038-1073)

• Abdullah (1073-1090)

 

Berberi Sanhâce kabilesine mensup olan Berberîler Kuzey Afrika'da ve Endülüs'te iki devlet kurmuşlardır. Aynı zamanda Afrika’da kurulan ilk büyük Berberî hanedanıdır.[21] İfrikiye ve Mağrib-i Evsat arasına yerleşmişlerdir. Fatimilerle girdikleri mücadeleleri kaybetmeleri üzerine şeklen Fatimilere bağlı görünseler de bağımsız hareket etmişlerdir. Ziriler'in Endülüs'e gelişi, Aminler döneminde olumuştur. Girnâta merkez olmak üzere Kabra, Mâleka,İsticce'ye hakim olmuşlardır. Abbidiler ve Kastilyayılar ile mücadele etimişlerdir. 1090 senesinde Murâbitlar'ın hakimiyeti altına girerek yıkılmışlardır.[22]

 

7- Amirler (1021-1094)

 

• Abdullah (1022-1045)

• Muhammed (1045-1068)

• Ömer (1068-1094)  

 

Valencia'da hüküm süren emirliktir. İspanya'da hüküm süren hristiyan krallıklarla barış anlaşmalaır imzalayan Amiriler sakin bir hayat geçirdi. Bir müddet sonra Kastilya Kralı I. Ferdinand Belenciya'ya saldırdı. Rodrigo Diaz de Vivar büyük bir orduyla Belensiye’ya kuşattı.

Kuşatmanın 20 ay sürmesiyle aç ve perişan bir hale düşmüş olan halk Rodrigo’dan eman alarak şehri teslim etti (1094). Ancak o sözünde durmadı ve Belensiye’nin ileri gelenlerini toplayıp öldürttü. Kadı İbn Cehhâf’ı da bütün mallarını müsadere ettikten sonra ateşe attırarak yaktırdı. Şehri yıkarak harabeye çevirdi; böylece Âmirîler hanedanı sona ermiş oldu. [23]

 

Diğer Emirlikler

Bu emirliklerin dışında Endülüs'ün doğu şehirlerinden Belensiye, Meriyye, Daniye ve Cüzürüşşarkiyye (Balear adaları) de Saklebiler tarafından müstakil birer emirlik haline getirilmiştir. Kurulan şehir devletlerin etnik kimliklerden çok coğrafi bölgelere göre kurulmuşlardır. Ör: Kurtuba ve İşbiliyye. İşbiliye'nin nüfusunun bir kısmı Araplar ve Müvelledler’den, bir kısmını da Berberilerden oluşmaktaydı. Bunların dışında Hristiyan ve Yahudiler de bulunmaktaydı. Müluku't Tavaif döneminde resmi mezhep Malikilik'ti. [24]

 

 

Emirlikler Döneminde Ekonomi

 

Emirlikler döneminde Doğu'nun yeni sulama tekniklerinin kullanılmasıyla sulu tarım sayesinde ekonomi gelişmiştir. Tarımın yanı sıra dokumacılık, madencilik, züccaciye, dericilik, seramikçilik, inşaatçılık ve gemicilik gibi alanlarda da hilafet döneminden dahi ileri bir seviyeye ulaşılmıştır.[25]

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynakça

Özdemir, Mehmet. Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi. Ankara: TDV Yayınları, 2020.

 

Cachia, W. Montgomery Watt Pierre. Endülüs Tarihi, çev. Cumhur Ersin Adıgüzel, Qiyas Şükürov. İstanbul: Küre Yayınları, 3. Baskı, 2012.

 

Özdemir, Mehmet. Mülûkü’t-Tavâif. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023.https://islamansiklopedisi.org.tr/mulukut-tavaif

 

Yıldız, Hakkı Dursun. Abbâdîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/abbadiler

 

Özdemir, Mehmet. Hûdîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/hudiler

 

Özdemir, Mehmet, Cehverîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/cehveriler

 

Adıgüzel, Cumhur Ersin, Zîrîler, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/ziriler

 

Özaydın, Abdülkerim. Âmîrîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/amiriler  

 

 

Hazırlayan Ahmet Hamdi Ayyıldız – 2023



[1] W. Montgomery Watt Pierre Cachia, Endülüs Tarihi, çev. Cumhur Ersin Adıgüzel, Qiyas Şükürov. (İstanbul: Küre Yayınları, 3. Baskı, 2012), 96.

[2] Hugh Kennedy, Endülüs Müslüman İspanya ve Portekiz’in Siyasi Tarihi, çev. Ayşenur Demir. (İstanbul: Dergah Yayınları, 2012), 96.

[3] Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, (Ankara: TDV Yayınları, 2020), 167.

[4] Mehmet Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

[6] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif

[7] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 171.

[8] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif

[9] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 175.

[10] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif

[11] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 174.

[12] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 168.

[15] Mehmet Özdemir, “Hûdîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

 

[16] Özdemir, “Hûdîler”

[17] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 168.

[18]Mehmet Özdemir, “Cehverîler”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Erişim 23 Mart 2023.

[19] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 168.

[20] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 169.

[21] Cumhur Ersin Adıgüzel, “Zirîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

[22] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 169.

[23] Abdülkerim Özaydın, “Âmîrîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

[24] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 169.

[25] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif”

 

 

 

 

 

 

 

Endülüs'te 1031-1090 Yılları Arasında

Hüküm Süren Emirlikler

Mülûku’t Tavâif

 

 

 

 

 

 

 

 

Hilafet her ne kadar 1031 yılına kadar devam etse de, Endülüs'ün siyasî birliği 1009 yılında çözülmeye başladı. Merkezi yönetim kontrolü kaybeder etmez, yerel hakimler veya diğer liderler otoriteyi fiilen ele geçirdiler. Sınır bölgelerinde veya hudutlarda bölünme bu kadar büyük değildi, çünkü buraların denetimi zaten önceden de komutanların elinde idi. Böylece orta büyüklükteki bu siyasî birlikler, Aşağı, Orta ve Yukarı Sınır Bölgelerindeki varlıklarını başkentleri Batalyevs, Tuleytula ve Sarakusta'da sürdürdüler. Ülkenin geri kalan bölgelerinin durumu ise biraz farklı idi. XI. yüzyılın başlarında güney ve doğu kıyılarında yaklaşık otuz müstakil siyasî birim ortaya çıktı. Bunların bir kısmı bağımsızlıklarını herhangi bir şekilde uzun süreye yayamadı. Hem devletçikler arasında hem de kendi içlerinde devamlı entrikalar vardı ve sürekli savaş halindeydiler. Çoğu zaman hükümdar kendi vezirine güvenmiyordu, ama yine de ona güvenmeye mecburdu; hükümdar ailesinin üyeleri ise hükümdarı tahttan indirmek ve onun yerine geçmek için sık sık komplo düzenlemekteydi. Sonuç olarak, bu dönemin siyasî tarihi muğlak ve karmaşık olaylar yığınıdır. [1]

 

Döneme ismini veren kelime tamlaması Arapça kökeni taife (fırka, bölük) ve melik (Hükümdar) kelimelerinin çoğul halinden oluşmuştur. Yani tavaif fırkalar ve bölükler anlamına gelirken müluk ise melikler anlamına gelmektedir. Yaptığımız okumalarda bazı kelimelerde tavaif kelimesini İspanyolca teriminden alınarak tayfa olarak kullanımının tercih edildiğini  görmekteyiz.[2] Endülüs tarihinde ortaya çıkan bu yeni devletçiklere taife devletleri anlamına gelen Develü’t- Tavaif, bu devletleri kuran hükümdarlara ise Mülûkü’t- Tavaif adı verilmektedir.

 

Halifelik döneminden merkeziyetçi bir yönetim sistemini benimseyen Endülüs Emevi Devleti 1008 yıllarına kadar olumlu gelişmeler sayesinde Kurtuba hakimiyetini bir sorun olmadan yürütmüştür. Ortaya çıkan siyasi karışıklıklar neticesinde Amiriler iktidarı kaybetmiştir. İktidarın kaybolmasıyla ortaya siyasi mücadelelerin odak noktası olduğu bir ortam oluşturmuştur. Siyasi karışıklıkların ortaya çıkması ise diğer şehirlerin üzerinde bir otorite boşluğuna sebebiyet vermiştir. Bu durumda ise şehirlerin içerisinde bulunan önde gelen aileler, nüfuz sahibi kişiler, askeri gruplar hakimiyetlerini artırmalarına fırsat bulmuşlardır. Öyle ki ufak kasabalar hatta kaleler bile bağımsızlıklarını ilan etme fırsatını kaçırmamışlardır.[3]

Emirliklerin çıkmasında başlıca şu sebepler sayılmaktadır:

-          Emevî şehzadelerinin Kurtuba’da (Cordoba) taht kavgalarıyla uğraşmaları sırasında meydana gelen otorite boşluğu,[4]

-          Emevî sülâlesinin şehirden sürülmesiyle Kurtuba devletin başşehri olma imtiyazını kaybetmesiyle nüfuzlu ailelerin ve eski idareciler çeşitli emirlikler kurmaları.[5]

Develü’t Tavaif’in önde gelenleri şunlardır:

-          Abbâdîler, Âminler, Bekrîler, Birzâlîler, Cehverîler, Demmerîler, Eftasîler, Hammûdîler, Hârûnîler, Hazrûnîler, Hûdîler, Müzeynîler, Rezînîler, Tücîbîler, Yefrenîler, Zîrîler ve Zünnûnîler gibi yirmi civarında küçük devlet.

 

 

 

 

 

Siyasi Kargaşa

Kurulan emirliklerin birbirleri ile sürekli mücdale içerisine girmeleri, bunlara ek olarak şehirler içerisinde ortaya çıkan iç karışıklıklar ve emirler arasında zuhur eden taht kavgaları emirliklerin gittikçe zayıflamalarına ve hatta bazı emirliklerin bölünmesine bazılarının ise çok daha küçülmelerine yol açmıştır. Ortaya çıkan emirler arası karışıklıkları, siyasî menfaatleri ve askerî ihtiyaçları ise hazırda bekleyen Hristiyan devletler iyi değerlendirdi.[6]

 

Tehlikeli İttifak

Aralarında sürekli mücadele içerisinde olan emirlikler İspanya’nın kuzeyinde bulunan; Kastilya, Aragon, Navarra Krallıkları ve Barselona Kontluğu gibi Hristiyan güçler ile ittifak kurmuşlardır. Para gibi maddi çıkarlar karşılığında askerî destek sağlamıştır. Hristiyan krallıklar ise verdikleri ve sağladıkları destekler karşısında emirlikleri ağır haraçlara bağlamışlardır. Zaman içerisinde veremeyecek duruma düşen emirlikleri ise işgal etmiş ve şehirleri talan ederek cezalandırmışlardır. Kurulan bu tehlikeli iş birlikler bölgede hâkim olan Müslümanları Hristiyanlara karşı bağımlı bir hale düşürmüştür. Diğer yandan ise ücret karşılığı Müslüman ordularda görev yapan Hristiyan askerlerin Endülüs’ün iç yapısını, güçlü veya zayıf yönlerinin iyice tanımalarına sebep olmuş ve ülkelerine stratejik istihbarat sağlamalarına yardımcı olmuştur. Emirliklerin yanı başlarındaki Hristiyan tehdidini önemsememeleri, dış tehdit olan Hristiyan devletlere karşı birleşmek yerine sahip oldukları gücü aynı din mensup oldukları kardeşlerinin kanını dökmek, yuvalarını dağıtmak, ailelerini köle yapmak için kullanmışlardır. [7]

Beylikler arası şiddetli mücadele ve savaşlar şu emirlikler arasında gerçekleşmiştir: Abbâdîler, Eftasîler, Zünnûnîler, Hûdîler, Zîrîler ve Cehverîler.

 

Hristiyanlarla İlişkiler

 

Reconquista

 

Taife emirlerinin aralarında sürekli mücadele etmelerini fırsata çeviren bazı Hristiyan krallıklar ve hususen Kastilya Krallığı, Emevîler döneminde unutulmuş olan “Reconquista” (Endülüs’ü Müslümanların elinden geri alma) düşüncesini XI. yüzyılın ortalarından itibaren yeniden yeşertmeye başladılar.[8]

 

Hristiyan krallıkların amacı Müslüman emirlikleri zayıflatarak kaynaklarını tüketmelerini sağlamak, emirliklerin askersiz ve güçsüz kalmasının sağlayarak ülkelerini işgal etmeleridir. Bu amacı açıkça 1074'te Girnâta'ya giden kont Sisnando'nun Ziri Emiri'ne sarfı ettiği şu cümlelerde görülmektedir:

 

"Endülüs, önce Hristiyanlara aitti. Sonra Araplar geldiler ve onları verimsiz toprakların bulunduğu Galicia'ya sürdüler. Şimdi Hristiyanlar askeri güçle ellerinden alınan bütün toprakları geri almak istemektedirler. Bunun için uzunca bir süreç içerisinde sizi zayıflatmaları ve kaynaklarınızı tüketmeleri gereklidir. Kaynaklarınız tükendiği ve askersiz kaldığınız zaman ülkeyi sizden zahmet çekmeden alacağız”.[9]

 

Hristiyan krallıklar Abbadiler, Eftasiler, Zünnüniler, Hudiler, ve Ziriler gibi büyük emirliklerin de bulunduğu birçok topluluğu haraca bağladılar. Berbeşter, Kulumriye, Kuriye gibi şehirleri istila ettiler. Kastilya Kralı VI. Alfonso Kurtuba'dan sonraki en büyük şehir olan Tuleytula'yı ele geri aldı. Bu işgal Hristiyanlara umut vermiş güçlerini birbiri ile savaşmakla tüketen Müslüman emirlikleri ise paniğe sevk etmiştir. Bu gelişmelerin üzerine Abbâdîler’in öncülüğünde o sırada Mağrib'de güçlü bir devlet olan Murâbıtlar’dan iki defa yardım istemek zorunda kalmışlardır.  479 senesinde (1086) Cebelitârık Boğazını geçen Yûsuf b. Tâşfîn, Endülüs’te bulunan güçlerle birleşerek Zellâka’da VI. Alfonso'yu ciddi şekilde yenilgiye uğrattı. Tüm mücadelelerine rağmen ise Tuleytula şehrini tekrar alamadı.

Saldırı ve karışıklıkların devam etmesi üzerine ikinci defa yardıma gelen Yusuf b. Taşfin emirlikler arasında ihtilaf ve çekişmelerden rahatsız olmuştur. Bunun üzerine işbirliği yapmalarına rağmen tüm Müluku't Tavaif'i ortadan kaldırmış ve Endülüs'ü Merakeş'e bağlamıştır.[10]

Endülüs’te yetişen fakihlerden Ebu’l- Velid El-Bâcî emirlikleri dolaşmış ve her birini güçlerini birbirlerine değil gittikçe büyüyen Hristiyan tehlikesine karşı birleştirmeye çağırmıştır. Yüzüne karşı müsbet cevap veren emirlikler arkasından ise tam aksine hareket etmişlerdir.[11] Emirliklerin bu tavırları korkunç sonlarını hazırlamıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1- ABBADİLER (1023-1091)

 

 

• Muhammed (1023-1042)

• el-Mu'tedid (1042-1068)

  el-Mu'temid (1068-1091)

 

Abbadiler aslen Arap asıllıdırlar. Ebul-Kasım Muhammed b. Abbâd tarafından kuruldu. Hakimiyeti boyunca Kurtuba, Kâdis, Bâce, Ceziretulhadrâ ve Mursiye'yi sınırlarına katarak Düvelü't- Tavâifin en güçlü emirliği haline geldi.1091'de Murâbıtlar tarafından yıkılmışlardır. [12]

 

Cevherilere, Bekriler ve Birzalilere son verirken, Ziriler ve Eftasiler, Hudiler ile savaştılar.

Abbadiler siyasi otoriteyi kendi elleri altında tutmak amacıyla kaybolan Halife II. Hişam'ın yerine ona çok benzeyen Halef el-Husri adında bir müezzini halife olarak ilan etti. Diğer emirlikleri de biat etmeye çağırsa da bu çabalar kendi adına hutbe okutmaktan öteye geçemedi.[13]

 

Mülûkü’t tavâif’in en kuvvetlilerinden biri olan Abbadi’lerin kurucusu Abbad 27 yıl hükümdarlık yapmıştır. 1069 yılında vefat ettiği belirtilmektedir.

 

Mülûkü’t-tavâifin birbiri arasındaki amansız rekabet Endülüs’te Müslümanların zayıflamasına sebep olmuş ve Hristiyan devletlerin güçlenmesini sağlamıştır. Kastilya Kralı VI. Alfonso bölgeyi sürekli gözetim altında tutmuştur. 1085 yılında bölgelere doğru hareket etmiştir. Tuleytula’yı ele geçirip; Cezîretülhadrâ’ya kadar ilerleyişini sürdürmüştür. Hristiyan dünyasında Alfonso’nun başarısı Endülüs’te Müslümanları için bir yıkım ve felaket olmuştur. Güçsüzleştikleri için Hristiyanlar’la mücadele edemeyecek hale düşen Müslüman emirlerin Murâbıtlar’dan yardım istemekten başka çaresi kalmamıştır. Yûsuf b. Tâşfîn ise Murabıtlar adına bölgeye gelerek Cebelitârık’ı geçmiş Zellâka bölgesinde Hristiyan ordularını ağır bir şekilde yenmiştir. (23 Ekim 1086). Yusuf b. Taşfin’nin başarılı harekatı Endülüs fakihleri tarafından hoş karşılanmamıştır. Bunun üzerine Yusuf b. Taşfin’in geri dönmek zorunda kalmasıyla Hrisityanlar yeniden saldırıya geçmiştir. İkinci defa Murabıtlar’dan yardım istemeleri üzerine bölgeye gelen Yusuf b. Taşfin Ceziretülhadraya çıkarak, Karmûne, Kurtuba ve İşbîliye’yi de alarak Abbâdîleri tamamen ortadan kaldırmıştır (1092).[14]

 

2- HUDÎLER

 

Süleyman el Müstain Billah (1040-1046)

• 1. Ahmed el Muktedir Billah (1046-1082)

• Yusuf El Mü'temen (1081-1085) (1081-1085)

• Muhammed (1082-1085)

• II. Ahmed (1085-1108)

• Abdulmelik (1108-1110)

• III. Ahmed (1110-1142)

 

Laride, Tutile(Tudela) Sarakusta'ı ele geçiren Süleyman b. Hüd tarafından kurulan Sarakusta merkez alarak Endülüs'ün kuzeyindeki Aragon bölgesinde Arap asıllı bir hanedandır. Hudiler 1039 senesinde Laride (Lerida) ve Montşün (Monzon)'u hakimiyet altına alarak Arap sülalesi olan Tucibiler'in Sarakusta'da varlıklarına son vererek bağımsızlığını ilan etmişlerdir.

Devletin sınırları, Veşka (Huesca), Kal'atu Eyyüb (Calatayud), Tutile (Tudela) ve Turtüşa'yı içine alacak kadar genişlemiştir. Zünnuniler'den Vadilhicare ve Medinetüsalim'i almışlardır.  Süleyman b. Hud'un topraklarını oğulları arasında paylaştırmıştır. Bunun üzerine ise tarihte vuku bulan aynı taht kavgaları gibi kardeşler birbirine düşmüştür. 1090 senesinde Murâbıtalar'ın Mülükü't-Tavâif'i ortadan kaldırmak amacıyla harekete geçmesinden Hristiyanlarla ittifak kurması sayesinde kurtulmuşlar, ancak 1148 senesinde iş birliği yaptıkları Hristiyan Krallıklar tarafından yıkılmışlardır.[15]

 

 

 

 

Hudiler Döneminde Bilim ve Sanat

Hudîler ilim adamlarına önem vermişlerdir. Bunun için Sarakusta şehrini felsefe ve matematiğin merkezi haline getirdiler. Meşhur filozof İbn Bacce bu şehirde yetişmiştir. Endülüs kültürünün bazı unsurları bu şehir kanalıyla Avrupa'ya geçmiştir. [16]

 

3- CEHVERÎLER (1031-1069)

 

• Ebu Hazm İbn Cehver (1031-1043)

• Muhammed (1043-1058)

• Abdulmelik (1058-1069)

 

Sınırları Kurtuba ve Ceyyan'ı içine alan Cehveriler'in asılları Doğulu Mevall'den bir aileye dayanmaktadır. Tuleytula'ya Önce hükmeden Zünnûniler tarafından, sonra da Abbâdiler tarafından tehdit edilmişlerdir. 1069'da Abbâdiler'e boyun eğmişlerdir. Hanedânın ilk Emîri Ebû Hazm İbn Cehver'in dönemi (1031-1043), mutlakıyet idaresinden çok "Şura" tarafından idare edilen bir şehir cumhuriyeti görünümü arz etmekteydi.[17] Halifeliğin ilga edilmesinin üzerine halkın ısrarı ile Ebu Hazm başa geçmiştir. Ebu Hazm daha önce çeşitli idari görevlerde bulunmuş, bu görevleri esnasında halkın güvenini ve sevgisini kazanarak rakipsiz hale gelmiştir. Cevheriler barışçı politikalarıyla Kurtuba'ya hakim olmaya çalışsalar da Abbadilerin yayılmacı politikası karşısında başarılı olamamışlardır. Ebu Hazm yaptığı işlerde mutlaka vezirlerinin görüşlerini alarak hareket ederdi. Halkı silahlandırarak kendi güvenliklerini sağlar hale getirdiği bir politika izlemiştir. Endülüs'te barışın hakim olmasını isteyen Ebu Hazm mülükut tavaif çatışmalarının sona ermesi için çaba sarf etmiş ancak istediği sonuca ulaşamamıştır. Yönetime en ehliyetli şahsın geçmesi gerektiğini savunan Ebu Hazm kendisinden sonra oğullarından hiçbirisini veliaht olarak göstermemiştir. Halkın ısrarı üzerine oğlu Ebü'l Velid Muhammed başa geçmiştir. Ebül Velid Muhammed babasının aksine oğlu Abdülmelik'i başa geçirmiş, Abdülmelik ise ehil olmayan kişileri yönetime getirmesi, adına hutbe okutması gibi halkın kötü karşıladığı bir yönetim izlemiştir. Abdülmelik'in başarılı veziri olan İbrahim b. Sekka'yı Abbadilerin kışkırtmaları yüzünden öldürütmesi Kurtuba'da bozulmaların ve isyanların çıkmasına sebep oldu. Bu karışıklıkları fırsat olarak gören Zünnuniler ise Kurtuba'yı kuşattılar. Zor durumda kalan Cevheriler Abbadilerden yardım istemesi üzerine yardıma gelen Abbadilerin asıl amacıysa Kurtuba'yı ele geçirme olmuştur. 1070'te şehri istila etmişlerdir. Adülmelik ve ailesinin önce İşbiliyye'ye ordan da Saltis adasına sürmüşler 40 yıllık Cevheri hanedanını yıkmışlardır.[18]

 

4- ZÜNNÛNÎLER (106-1085)

 

• İsmail (1016-1043)

• I. Yahya (1043-1075)

• II . Yahya (1075-1085)

Tuleytula ve civarına hakim olan Zünnûnîler Berberi asıllıdırlar. Hüdiler, Eftasiler ve Cehveriler'le savaşmışlardır. Son Emir II. Yahya döneminde Hristiyanların hakimiyeti altına girmişlerdir. 1085’de Kastilya Kralı VI. Alfonso Tuleytula'yı işgal ederek Zünnûnîlere son vermiştir.[19]

 

5- EFTÂSÎLER (1022-1094)

 

• Abdullah (1022-1045)

• Muhammed (1045-1068)

• Ömer(1068-1094)

Hânedanın kurucusu Berberi asıllı Bulukkîn b. Zîrî’nin babası Zîrî b. Menâd’dır. Eftâsîler Endülüs'ün batısında Batalyevs (Badajoz) merkezli Maride, Uşbûne, Şenterin ve Culumriye şehirlerini de kapsayan Batı Endülüs'te kurulmuştur. Abbâdiler ve Zünnûniler, Kastilya Krallığı ile savaşmışlardır. 1094'de Murâbıtlar tarafından varlıklarına son verilmiştir.[20]

 

6-ZÎRÎLER (1010-1090)

 

• Zavi (1010-1018)

• Habbûs (1018-1038)

• Bâdis (1038-1073)

• Abdullah (1073-1090)

 

Berberi Sanhâce kabilesine mensup olan Berberîler Kuzey Afrika'da ve Endülüs'te iki devlet kurmuşlardır. Aynı zamanda Afrika’da kurulan ilk büyük Berberî hanedanıdır.[21] İfrikiye ve Mağrib-i Evsat arasına yerleşmişlerdir. Fatimilerle girdikleri mücadeleleri kaybetmeleri üzerine şeklen Fatimilere bağlı görünseler de bağımsız hareket etmişlerdir. Ziriler'in Endülüs'e gelişi, Aminler döneminde olumuştur. Girnâta merkez olmak üzere Kabra, Mâleka,İsticce'ye hakim olmuşlardır. Abbidiler ve Kastilyayılar ile mücadele etimişlerdir. 1090 senesinde Murâbitlar'ın hakimiyeti altına girerek yıkılmışlardır.[22]

 

7- Amirler (1021-1094)

 

• Abdullah (1022-1045)

• Muhammed (1045-1068)

• Ömer (1068-1094)  

 

Valencia'da hüküm süren emirliktir. İspanya'da hüküm süren hristiyan krallıklarla barış anlaşmalaır imzalayan Amiriler sakin bir hayat geçirdi. Bir müddet sonra Kastilya Kralı I. Ferdinand Belenciya'ya saldırdı. Rodrigo Diaz de Vivar büyük bir orduyla Belensiye’ya kuşattı.

Kuşatmanın 20 ay sürmesiyle aç ve perişan bir hale düşmüş olan halk Rodrigo’dan eman alarak şehri teslim etti (1094). Ancak o sözünde durmadı ve Belensiye’nin ileri gelenlerini toplayıp öldürttü. Kadı İbn Cehhâf’ı da bütün mallarını müsadere ettikten sonra ateşe attırarak yaktırdı. Şehri yıkarak harabeye çevirdi; böylece Âmirîler hanedanı sona ermiş oldu. [23]

 

Diğer Emirlikler

Bu emirliklerin dışında Endülüs'ün doğu şehirlerinden Belensiye, Meriyye, Daniye ve Cüzürüşşarkiyye (Balear adaları) de Saklebiler tarafından müstakil birer emirlik haline getirilmiştir. Kurulan şehir devletlerin etnik kimliklerden çok coğrafi bölgelere göre kurulmuşlardır. Ör: Kurtuba ve İşbiliyye. İşbiliye'nin nüfusunun bir kısmı Araplar ve Müvelledler’den, bir kısmını da Berberilerden oluşmaktaydı. Bunların dışında Hristiyan ve Yahudiler de bulunmaktaydı. Müluku't Tavaif döneminde resmi mezhep Malikilik'ti. [24]

 

 

Emirlikler Döneminde Ekonomi

 

Emirlikler döneminde Doğu'nun yeni sulama tekniklerinin kullanılmasıyla sulu tarım sayesinde ekonomi gelişmiştir. Tarımın yanı sıra dokumacılık, madencilik, züccaciye, dericilik, seramikçilik, inşaatçılık ve gemicilik gibi alanlarda da hilafet döneminden dahi ileri bir seviyeye ulaşılmıştır.[25]

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynakça

Özdemir, Mehmet. Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi. Ankara: TDV Yayınları, 2020.

 

Cachia, W. Montgomery Watt Pierre. Endülüs Tarihi, çev. Cumhur Ersin Adıgüzel, Qiyas Şükürov. İstanbul: Küre Yayınları, 3. Baskı, 2012.

 

Özdemir, Mehmet. Mülûkü’t-Tavâif. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023.https://islamansiklopedisi.org.tr/mulukut-tavaif

 

Yıldız, Hakkı Dursun. Abbâdîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/abbadiler

 

Özdemir, Mehmet. Hûdîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/hudiler

 

Özdemir, Mehmet, Cehverîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/cehveriler

 

Adıgüzel, Cumhur Ersin, Zîrîler, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/ziriler

 

Özaydın, Abdülkerim. Âmîrîler. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. Erişim 23 Mart 2023. https://islamansiklopedisi.org.tr/amiriler  

 

 

Hazırlayan Ahmet Hamdi Ayyıldız – 2023



[1] W. Montgomery Watt Pierre Cachia, Endülüs Tarihi, çev. Cumhur Ersin Adıgüzel, Qiyas Şükürov. (İstanbul: Küre Yayınları, 3. Baskı, 2012), 96.

[2] Hugh Kennedy, Endülüs Müslüman İspanya ve Portekiz’in Siyasi Tarihi, çev. Ayşenur Demir. (İstanbul: Dergah Yayınları, 2012), 96.

[3] Mehmet Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, (Ankara: TDV Yayınları, 2020), 167.

[4] Mehmet Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

[6] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif

[7] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 171.

[8] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif

[9] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 175.

[10] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif

[11] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 174.

[12] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 168.

[15] Mehmet Özdemir, “Hûdîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

 

[16] Özdemir, “Hûdîler”

[17] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 168.

[18]Mehmet Özdemir, “Cehverîler”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi Erişim 23 Mart 2023.

[19] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 168.

[20] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 169.

[21] Cumhur Ersin Adıgüzel, “Zirîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

[22] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 169.

[23] Abdülkerim Özaydın, “Âmîrîler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Erişim 23 Mart 2023).

[24] Özdemir, Endülüs Müslümanları Siyasi Tarihi, 169.

[25] Özdemir, “Mülûkü’t-Tavâif”

Post a Comment

Daha yeni Daha eski