Gelişim Defterim - 1 - Metin Hali

Orjinal  Defter Görsellerine Ulaşmak İçin Bağlantıya Tıklayınız:

https://ahmethamdiayyildiz.blogspot.com/2023/07/gelisim-defterim.html 

Bir konu ya da söz ile ilgili metni bulmak için Chrome tarayıcısında CTRL+ F yaparak  ya da telefonunuzda webde bul diyerek istediğiniz konuyu aratabilirsiniz. Aratabileceğiniz Örnek Kelimeler: Hedef, Başarı....

 

                                     

 

 

 

 

 

 

Ahmet Hamdi Ayyıldız

 

 

 

 

 

 

 

 

 

………….….…….….…..YAZILAR…………..………………

 

SINAV STRESI

         İnsanoğlu, nefsinin ve dünyanın akıl almaz türlü hile ve oyunları sayesinde bu dünyaya geliş amacını unutuyor. Zamanla öylesine dünyaya bağlanıyor ki artık hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamaya başlıyor ve peygamberimizin "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışınız." düsturundan uzaklaşıyor. Bu yaşam biçimi haline geliyor ve türlü ruhsal, psikolojik bunalımları da beraberinde getiriyor. Fakir, bu makalede unuttuğumuz dünyaya geliş amacımızın aslında sandığımız ve algıladığımızdan farklı olduğuna değinecek, özellikle bunun sonucunda dünya da tabi tutulduğumuz imtihanlar karşısında bir müminin nasıl bir düşünce hal ve tavır içerisinde olması gerektiğine inceleyecek ve irdeleyecektir.

         Bu dünya da her birimiz çeşit çeşit imtihanlara tabi tutuluyoruz.  Bir çoğumuz bu imtihanlardan şikayet ediyor, dertlerinden sürekli yakınıyor. Halbuki daha küçük yaşlarda ezberlediğimiz, inancımızın olmazsa olmazlarından imanın şartlarının sayıldığı amentüde “hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanırım” maddesini ezberlediğimiz kadar idrak edemiyoruz. Bu bize hayır ve şerrin bize bir tek kapıdan geldiği ve geliş amacının ne olduğunu fısıldar. Rabbimiz hayır ve şerrin geliş nedenini Mülk suresi ikinci ayette şöyle açıklıyor "O ki, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır."  İşte bu, neden bu denli imtihanlara tabi tutulduğumuzu en güzel şekilde anlatıyor. Bu ayet kapsamında hayır ve şerri bir bilmek ve nereden geldiğini her an anımsamak gerekir. Hayır ve şerri bir bilmek adına Niyazi Mısri şöyle der:

         “Kahr u lütfu şey'-i vahid bilmeyen çekdi azab, Ol azabdan kurtulup sultan olan anlar bizi” 

Bunun için, bu koskoca dünya akvaryumunda kendimizi adeta bir balıktan ibaret görmemeliyiz. Bu eşsiz evrene neden gönderildiğimizi düşünüp varlık amacımıza ulaşabilmeliyiz. Milyarlarca yıl içinde, milyarlarca insan içinde artı bir(+1)*(Lütfi Arslan) olduğumuzun idrakine varmalıyız. Ancak bu şekilde başımıza gelen büyük küçük her ne olursa olsun her türlü imtihan bir anlam kazanır ve bir değer bulmuş olur.

          İmtihanlar karşısında öncelikle düşüncemizi ve bakış açımızı, nihayetinde de dünyamızı karartan tüm aksilikleri tahayyül yerine, her şeye rağmen başımıza geleni değiştirmek için çalışmaya temayül etmek gerek.

Dünya da varlık amacımızı öyle fazlaca arayıp bulmamıza gerek yok. Rabbimiz 1400 küsur yıl önce insanlara, sisli puslu yolların nurlu kandili olarak gönderdiği yüce kitabı Kur’an’da insanın ve dünayanın var oluş sebebi adına şunları anlatmaktadır;

Biz insanları ancak kulluk etsinler diye yarattık(Zariyat 56)

Rabb'imiz Rahman süresin 26. Ayette ise bu zorluk ve imtihan dünyasının geçiçiliğine vurgulamaktadır: "Küllü men aleyha fan" Dünya uzeindedki her sey yok olacaktir(geçicidir)

Hasılı biz buraya imtihan olmaya geldik. Önce bunu bilmek ve kabullenmek gerek.  Allah bize gönderdiği bu imtihanlar da, bizden olayı tersine çevirmemizi, o olayı düzeltmemizi ve hiç olmamış gibi yapmamızı beklemiyor. Kısacası o bizden allahlık yapmamızı değil samimiyet ve ihlasla kulluk yapmamızı istiyor. Bizler Müslüman'ız. Yani teslimiyet kökünden gelen İslam dinin Müslümanları (teslim olanları)yız. Bilakis... O bizden ilahlık değil kulluk bekliyor. İslam ihlas ve sabırdır. Müslüman da samimiyet ile teslim olandır.

Nasıl ki bu geçici dünya hayatında bile hiçbir okul okumamış, vasıfsız şahıslara valilik kaymakamlık, fabrikatörlük gibi üst düzey makamlar verilmiyorsa, ahrette de dünya imtihanlarını başarıyla geçip hayat diplomasını Müslüman'ca alamayana da bir mükafat verilmiyor. Girdiği her imtihanda verdiği cevapların kalitesi diploma puanını belirliyor.

Sınavda sorulacak olan soruları bizim belirleyemediğimiz gibi Allah’ın bize göndereceği imtihanı (başımıza gelecek olanları) da biz belirleyemiyoruz. Başımıza gelenleri seçemeyiz fakat başımıza gelenler karşısında nasıl tepki vereceğimizi seçebiliriz. (M. Dinç)   İşte bu imtihanlar karşısında ki vereceğimiz tepkiye göre “adam”lığımız ile “madam”lığımız belirleniyor.

Hayat mektebinde yardım alacağımız rehber kitabımız da belli; Kur’an-ı Kerim. Öğretmenimiz Rasulullah. Girdiği her imtihanda kuldan sorulara salih amel ile karşılık vermesi isteniyor. Onu kendi lehine çevirebilmesi gerekiyor ki bu sorunun kopyasını da dünya mektebimizde biricik öğretmenimiz Rasulullah (sav) bizlere yüzyıllar önce vermiş. Buyurmuşlar ki; hadisi şerifi bul (Müminin her hâli hayret vericidir. Bir nimete kavuşsa şükreder (sabreder). Bu onun için hayır olur. Ne zaman ki başına bir kötülük gelse ona da sabreder. Bu da onun hayrına olur.)

Muradına vasıl olamadığında, çok sevdiğin birini veya bir şeyini kaybettiğinde onu diriltme veya geri getirip o olayı hiç yaşanmamış kılma değildir bizden istenen. Sabırdır... Ama samimiyet ile. Müminin garantisi Allah'tır. Sigortamız şu ayet-i kerime: "Allah hiçbir nefse kaldıramayacağı bir yük yüklemez." (Bakara 286)  Allah sabredenlerle beraberdir. Fesabrun cemiyl. Küllümen aleyhe fen.

Yapman gereken bunun farkında olup sabretmek, tevekkül etmek yani elinden gelen zahiri yönü yaptıktan sonra batına yönelmektir. "3. Ona, tahmin etmediği yerden rızık verir. Kim de Allah’a güvenip dayanırsa, O, ona yeter. Şüphesiz ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şey için bir ölçü (bir sınır) koymuştur." (Talak/3)

         Aslında Müslümanlar olarak hayır da olsa şer de olsa her iki durumda da ne kadar kârlı bir pozisyonda olduğumuzu görmeliyiz. Peygamberimizin Mü’min'in durumuna gerçekten hayret edilir. Zira her durumu onun için hayır sebebidir, bu özellik sadece Mü’min'lerde bulunur. Çünkü sevinecek olsa şükreder, bu onun için hayırdır; başına bir bela gelse sabreder, bu da onun için bir hayırdır.” Müslim, el-Câmi'u's-sahih, Kitâbu'z-Zühd, no. 64) hadisi şerifi bu halleri nasıl kara dönüştürebileceğimizin bir göstergesidir.

Unutmamak gerek ki zahir yönü yapılmamış bir işe batın kapısı açılmıyor. Bu evrenin bir kanunu olduğu için sınavda hiç kimseye bu torpil geçilmiyor. Allah adalet sahibidir. Samimiyet ile tevekkül edip zahiren yenik gözüksek de o olayı kendi lehimize çevirmeliyiz.

Çetin rakibimiz imtihanların vurduğu darbe ile afallayıp yaratılış amacımızı unutmamak gerek.

O ilk darbeyi yediğimiz anlarda peygamber efendimizin sözünü hatırlayalım: "Sabır ilk andadır."

Yazımı Altınoluk dergisinde yayımlanmış bir anektod ve Genç Dergi yazarlarından Ayşegül Genç Hanfendinin bir yazısıyla noktalamak istiyorum.

"Hiçbir imtihan gelişi güzel bizi bulmaz. Bu Hz. Aişe validemizin sözü olarak zihnimize kazınan "ayağınıza bir taş dokunsa kendinizden bilin" noktasındaki gibi. Bu çok ince fakat kula yakışır bir bakış. Belaların, günahlarımızdan ötürü bizi bulması. Gün gelir dertler günahlarımızın dünyada ödenen bedeli olur. Gün gelir sınıf atlamak için önümüze konan sınav kâğıdı olur, kalite belgesi olur. Gün gelir ilahi murada mukabil ne renklere girer..."(Ayşegül Genç, GENÇ DERGİ)

Rabbimizin kulları üzerinde cemâl ve celâl tecellilerinin yansıması diyebileceğimiz kabz (darlık) ve bast (genişlik) hâllerine takılıp kalmadan; "Bu da geçer ya Hû" diyerek onların yaratıcısına nazar edebilmek, esasen âriflik nişânıdır. Hiçbir hâl bâki değildir. Sevinç de fânîdir, hüzün de. Öyleyse her hâl içinde o hâlin gerektirdiği edebi gözetmek gerekir.

En ağır imtihanlardan bile kuvvetli ve ihlaslı bir kul olarak çıkmak gibi bir azmin olsun. Çünkü yaşadığın ve yaşayacağın her şey, senin olgunlaşma duândır. Canını yaşamadıklarına sıkma. Zira o vakit, yaşamakta oldukların için gerekli gücü israf etmiş olursun. (Altınoluk304)


Motive Edici İç Konuşma

Şu an nefes alıyorum ve bugün de yaşıyorum. Bu bana hayatı yenmem için verilmiş son şans! Bunu değerlendireceğim ve ölümcül darbemi indireceğim. Hayatın beni köşeye sıkıştırmasına izin vermeyeceğim! (Vermeyeceğim!) Herhangi biri olmama izin vermeyeceğim. Güçlüyüm ve bu gücü daha da artıracağım! Yenilmez olacağım! Kolayı seçmeyeceğim ve asla durmayacağım! Kendim hakkımda daha fazla düşünmeyeceğim ve ilerlememi durduracak veya yavaşlatacak hiçbir soruna izin vermeyeceğim. Yok edeceğim! Kendimi alt edeceğim! Yılmayacağım ve yıkılmayacağım! Mükemmel yaratıldım ve bir savaşçı olarak gönderildim... Küçük dağları ben yaratmadım ama yüce dağlardan daha güçlü ve üstün yaratıldım...  Korkusuz ve yenilmez olmak için çalışacağım! En güzel yerlerde mutluluğa doymak için çalışacağım! Mutlu olmak için beklediğimden daha fazlasını vereceğim! Bunu hemen şimdi yapacağım. Asla beklemeyeceğim! Çünkü Acılarımdan kurtulmak için sadece bekliyorsam, o acıları daha uzun bir süre çekeceğim demektir... Hayır, Ben Asla Beklemeyeceğim! Çünkü ben beklerken; birileri beni alt etmek için, dünyamın kaderini değiştirmek için çalışıyor...  Yarın yapmak istediğim her şeyi bugün yapacağım ve bugün yapmak istediğim her şeyi şimdi yapacağım... Biliyorum ki hayat geç kalanları asla affetmez. Geç kalmayacağım ve pişman olmayacağım!.. Elimden geleni ve hayal edebileceğim her şeyi yapmaya hemen başlayacağım. Cesaret; deha, güç ve büyüyü de içinde saklar. Zafer ilk adımla başlar. İlk adım için Cesaretli olacağım. O ilk adımı şimdi atacağım. Tek çiçekle bahar olmaz. Ama her bahar bir çiçekle başlar. O çiçek; zafere doğru atacağım ilk adımım olacak. Bir şeye başlamadan önce olayı nasıl yasamak istiyorsam o şekilde hayal edeceğim... Biliyorum ki "Yarın" geldiğinde bugün mazi olacak ve her zaman bugün kim olduğum dünkü kararlarımın ve yaptıklarımın sonucu olacak. Bugün vereceğim karar, yarın kim olacağımı belirleyecek.

Şimdi!!!

Gelişmeye, büyümeye ve güçlenmeye karar verdim Ve hazırım. Bunun için hemen başladım. Hedeflerimi biliyorum. Ekonomik bağımsızlığımı kazanabilmek, istediğim her şeyi istediğim zamanda alabilmek için, kendime yakışır bir şekilde KPSS’ye hazır olacağım. Öğretmen olup, para kazanıp iyi, rahat ve mutlu bir hayat yaşayabilmek için öğretmen olacağım. Çok okuyarak genel kültürümü artıracağım. Çok çalışarak ünlü ve mükemmel bir neyzen olacağım.

Bu hedeflerime ulaşmak için her şeyi(mi) feda edeceğim... Bir yolunu bulup ne yapıp edip hayallerime ulaşacağım...Yaptığım işi eğlenceli hale getirmenin yollarını bulacağımm. Bazen dalgalarla boğuşmaya gücüm yetmediğinde kendimi dalgaların kucağına bırakacağım; tevekkül edeceğim. Kendi şansımı kendim oluşturacağım. Bunun için devamlı ve kararlı çalışıp çok güçlü olacağım. Aciz duruma düşmemek, güçlü olup hayallerime ulaşmak için düşmanlarımı (tv, bilgisayar, telefon, oyun...vb.) iyi tanıyacağım ve onlara asla fırsat vermeyeceğim. Biliyorum..."İyiki"leri bırakmaktır "Keşke"lere ulaşmak... Biliyorum... Kazanmak istiyorsan önce kendini alt edeceksin... Gelecek bugünden ona hazırlananlarındır, onun için bugün(ününü,) rahatını feda edebilenlerindir. Bir yerlerde ezilmek istemiyorsan çalışmak zorundasın. Ve ben de bir yerlerde ezilmemek için çok çalışacağım; güçleneceğiimmm! Korkmamak için öğreneceğim!.. Çalışma farkıyla kimse beni geçemeyecek. Bu (gün...) bana sunulmuş yeni bir hayat, yeni bir fırsat.. Bunu kaçırmayacağım! Alanımda en iyisi olacağım. Her zaman bir adım önde başlayıp her zaman bir adım önde olacağım. Anılarım bile ürkütecek insanları. Geldiğim gibi gitmeyeceğim. Ve geçip giderken tozu dumana katacağım. Birilerinin dudağı uçuklayacak. İnsanlar ne oldu diye panikleyecek… Ve artık Mutluluk Meleği Prensesim için bir şeyler yapmanın mutluluğu ve huzuru var kalbimde...Hayallerimi yaşadığım o gün... Gelecek... En güzel hayatlar benim olacakk!!!

Çilesini çekmediğin şey senin değildir.

Gündeminden düşürmediğin şeyi en kısa zamanda elde edersin!

Bugün nerede olduğun, dün ne yaptığına bağlı

Yarın nerede olacağın da bugün ne yaptığına bağlı...

Doğru karar ver... Feda etmekten çekinme…

Olsa da sıkıntılar hüzün, gam ve keder

Yarın için umutlarım var yeter...

UNUTMA! "İyi ki"ler bırakmaktır "Keşke"lere ulaşmak...

Asla Pes Etme! Umudunu Kaybetme!..

Şimdi! GİT VE YOK ET!!! (Var et)

MAKALE

Hazırlayan: AHMET HAMDİ AYYILDIZ

Düzey: İlköğretim

 

TEMBELLİK ADINA

Tembelliği bir hastalık olarak düşünürsek bu hastalığın da bir nedeni ve sebebi vardır. Çünkü yaşadığımız bu hayatta her şey sebepler üzerine kuruludur. Şimdinin sebebi biraz öncedir. Her hâdisin bir muhdisi her fiilin bir fâili ve her eserin bir müessiri olmalıdır. Tembelliğin de öncelikle birinci aşamada sebepleri tespit edilmelidir. İkinci aşamada bu hastalığa reçete yazılmalı ve üçüncü aşamada da bu reçete uygulanmalıdır. Biz burada hastalığın sebepleri ve reçetesinin tespiti üzerinde duracağız.

Başarısızlık ve tembelliğin başlıca sorunlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

Ruh sağlığı yerinde olmama ve “Ben Kimim?” sorusuna cevap verememe,

Sebepsizlik, hedefsizlik ve rahatsız olmama,

Somut hedefler belirleyememe,

İsyandan/karamsarlıktan ve kararsızlıktan kurtulamama,

Sıkıntıya odaklanma, ödüle odaklanamama,

Hedeflere ulaşmaya yardımcı olacak iç motivasyon ve özgüven eksikliği,

Üşenme, erteleme, vazgeçme… İşi şansa bırakma,

Sorumluluklardan kaçma,

Bedel ödememe,

Umursamama/hayattan bezmişlik hali,

Aşk...

Tembelliğin ilk sorunu, kişinin ruh sağlığının yerinde olmaması ve kendisini tanıyamamasıdır. Öncelikle ruh sağlığının tanımını yapalım: Ruh sağlığı; insanın var oluşunun ve var oluş amacının bilincinde olması, kendisini eksi ve artılarıyla tanıyabilmesive kabullenebilmesi demektir. Biraz daha açarsak ruh sağlığı insanın var olan diğer varlıklardan kendi var oluş farkını anlamasıdır. Örneğin her hangi bir hayvan da vardır, bir insan da vardır. Bir köpek de vardır insan da, köpek de acıkır insan da acıkır, o da insanlar gibi sabah kalkar rızık peşinde, koşar nefes alır, tehlike anında canını korur, neslini devam ettirir, hoplar, zıplar, oynar ve uyur… Bunları insanlar da yapar. Ancak insanın, yaratılışı itibariyle diğer varlıklardan bir farkı olmalıdır.  İşte, insan ile köpek arasındaki en büyük fark budur: Ruh sağlığı, yani var oluşun bilincinde olma, farkındalık… Ruh sağlığı yerinde olan kişi, kendisini artı ve eksileriyle tanır, eksilerini kabullenir, yoluna artılarıyla devam eder. Eksi(k)lerini giderip artılarını artırmak için çaba sarf eder. Buna en güzel örnek sadece gövdesi ve başı olan Avusturyalı Nick Vujicic’dir. Bu adam sadece gövdesi ve başı olmasına rağmen bugün dünyanın dört bir yanını dolaşıp moral konferansları vererek birçok normal insandan çok daha fazla kazanır. Kolları ve bacakları olmamasına rağmen ruh sağlığı yerindedir. Çünkü kendini eksileriyle, eksikleriyle kabullenmiş ve hayata pozitif bir şekilde bakabilmiştir

Kendimizi tanıyabilmek için “Ben kimim?” sorusunu adil ve tarafsız bir şekilde cevaplamalı, bu sorunun cevabını araştırmalıyız. “Nasıl gözükmek istiyorum, nasıl biri olmak istiyorum?”sorularını değil, “Nasılım?” “Şu an ben nasılım?” sorularını sormalıyız. Elimizdeki artı ve eksileri tespit ettikten sonra hedefe ulaşmak için sisteme ekleme, çıkarmalar yaparak hareket etmeliyiz. Sonuç olarak kendimizi olduğumuz gibi tanımalı, eksiklerimizi kabullenmeli ve elimizdekilerle en iyi şekilde yola devam edebilmeliyiz. Bu şekilde tembelliğin bir engelini aşmış oluruz.

Diğer sorunumuz bir şeyler için sebebe, bir hedefe sahip olmama ve bir şeylerden rahatsız olmamadır. İnsanın dünyaya bile bir geliş amacı vardır. Kişi çalışmak için bir sebebe yani bir hedefe ihtiyaç duyar. Ayrıca, insanın harekete geçmesi için bir şeylerden rahatsız olması gerekir. Ancak rahatsız olan insan harekete geçer çünkü bir sebebe ve hedefe sahiptir. Durumundan memnun olan, hedefi olmayan ve umursamayan kimse sabahın beşinde kalkmaz. Hatta kılını bile kıpırdatmaz. Tıpkı aç olmayan kimsenin yemek için çaba sarf etmemesi gibi… Bizler de tembelliği yenmemiz için öncelikle gerçekçi hedeflere sahip olmalı, bir şeylerden rahatsız olmalı ve bu konuda çaba sarf etmeliyiz. Ulaşabileceğimiz günlük ve uzun vadeli hedefler koymalıyız.

Diğer sorunumuz kişilerin somut ve gerçekçi hedeflere sahip olmamasıdır. Hedef seçerken dünyayı kurtaracağım, çok para kazanacağım, bilim adamı olacağım, başarılı olacağım gibi hangi yönde ve nasıllığı belirli olmayan, gerçekten uzak hedefler koymamaya dikkat etmeli ve ulaşabileceğimiz hedeflere yönelmeliyiz. Hangi dalda bilim adamı olmak ya da hangi mesleği yapmak istediğimize karar vermeli, zengin olmanın nasıl olacağını belirlemeli, hangi yönde ilerlemek istediğimizin bilincinde olmalı ve neyi başarmak istediğimizi daha somut ve gerçekçi bir şekilde ortaya koymalıyız. Yoksa soyut ve gerçekten uzak hedefler bizi harekete geçirmek için asla yeterli olmayacaktır. Özellikle ulaşabileceğimiz günlük hedefler koymak bizi harekete geçirecek ve hedefe doğru ilerletecektir...

İsyandan/Karamsarlıktan ve kararsızlıktan kurtulamayan kişiler de başarısız olmaya mahkûmdur. Çünkü bir iş için kendisini pozitif telkinlerle motive etmeye, insanın ihtiyacı vardır. Karamsar kişiler en ufak başarısızlık ve yenilgide bile sürekli kötü ihtimalleri düşünerek bir diğer başarının da önünü kapatırlar. Bu da her an yarınlarından korkarak yaşamalarına sebep olur. Hâlbuki yarınından bu kadar korkarken bugününü nasıl yaşayacaksın? Bu yüzden insan bu şekildeki düşüncelerini bir kenara bırakmalı, bu konudaki düşüncelerine inanmamalı, kendi yoluna kendisi duvar örmemeli ve kendi kendini engellememelidir.

Sürekli, başarı yolunda çekilecek olan sıkıntıya odaklanmak ve ödülü görememek de tembelliğe neden olur. Bir insan sonucunda elde edeceği ödüle odaklanarak, onu düşünerek kendisini motive eder ve bu şekilde ihtiyacı olan gücü bulur. Cennetin varlık sebebi bile budur. Biz neyi düşünürsek ona odaklanırız, neye odaklanırsak onu isteriz. Ne istersek hayatımızda onun için yeni bir yer açar onun için azmeder, onun için çalışırız. Ne için çalışırsak da onu elde ederiz. Bu yüzden hedefe giden yolda ödüle odaklanmalı, varacağımız hedefe ulaştığımızda mutlu olacağımızı düşünmeliyiz. Bu yolda çekeceğimiz sıkıntılara fazlaca takılmamalıyız. Nitekim beklenen gün gelecekse (ki geçmeyen gün yok) zafere giden yolda çekilen çile kutsaldır.

İç motivasyon ve özgüven başarının temel şartıdır. Tüm dünya rekorlarının, tarihin seyrini değiştiren tüm olay veya icatların altında hep özgüven yatar. Kişinin özgüvensiz yetişmesinde karakteristik özelliklerinin yanında çocukluk yaşantısı da önemlidir. Örneğin, psikolojide henüz iki yaşındaki bir bebek ihtiyacı olduğunda büyüklerini yanında bulamazsa büyüdüğünde kendisine ve dışarıya karşı özgüvensiz ve korkak olur. Özgüven kazanmak sonradan zor da olsa kişinin yine kendi elindedir. Özgüven kazanmak için öncelikle yapacağı işe en iyi şekilde hazırlandıktan sonra o işi yapmadan önce kişi, beyninde, hayalinde o işin nasıl olacağını tasarlamalı, hayal etmelidir. Dünya Boks Şampiyonu Muhammed Ali Clay da maça çıkmadan önce rakibini nasıl yeneceğini, neler yapacağını ve nasıl kazanacağını planlar, etrafındakilere anlatırmış. İkinci olarak, yaptığımız işi basite indirgemeli, o işin sanki her gün yaptığımız bir şey olduğuna kendimizi inandırmalıyız. Üçüncü olarak da asla bir işi yapamayacağımızı düşünmemeli, geri adım atıp kendimizi geri çekmemeliyiz. Burada kendimden bir örnek vermek istiyorum. Bir gün 50 kişilik bir gruba benden ney üflemem istenmişti. Bense bu talebi duyar duymaz aşırı derecede heyecanlandım çünkü b u benim ilk konserim olacaktı ve beynimde bunu yapamayacağımı, yapamadığımı ya da yapmak istemediğimi bu 50 kişilik gruba nasıl anlatacağımın senaryolarını kurup planlarını yaptım. Ama bir an durdum ve beynimdeki tüm bu senaryoları bir kenara bırakıp sadece elimde ney ile kendimi bu grubun karşısına attım. Sonunda hiçbir şey kendi ürünüm olan bu hayali ve kötü senaryolardaki gibi olmadı. Herkes beğendi ve istek parça istedi. Yani burada sorunumu sıcak bir havuza birden dalıp yüzmenin keyfini çıkarmak gibi, kendim hakkımda daha fazla olumsuz şeyler düşünmeden çözmüş oldum. Yani son olarak biz de bir işe başlarken kendi kendimizi bu şekildeki hakkımızda olumsuz düşünerek engellememeli aksine düşünüp yapabileceğimizi düşünmeliyiz. 

Erteleme, üşenme, vazgeçme, işini şansa bırakma… Bu tarz duygu ve düşünceler de tembelliğin baş muhafızlarıdır. Tembellik hastalığını yenebilmek için bu düşüncelerden en kısa sürede kurtulmak gerekir. İnsan yapması gereken sorumluluklarını sürekli erteler. Hâlbuki ertelemese, biraz sonra değil hemen şimdi yapsa, ilerleyip arkasına döndüğünde yapmak zorunda olup hala yapmadığı şeyleri değil de yapmış olduğu şeyleri görecektir. Aksi taktirde ertelediği şeyleri görecek ve bunlar erteledikçe büyüyecek, büyüdükçe aşılamaz halde birikecektir. Bu insanın yapması gereken diğer şeylerde ihtiyaç duyacağı motivasyonu da yok edecektir. Örneğin günde beş vakit kılmakla yükümlü olduğumuz namazlar, tabiri caizse yüce yaratıcıya olan ağır kulluk borcunun günde beş taksitle ödenmesidir. Bu bize Rabbimizin bir lütfu, bir kolaylığıdır. Namazları üşenip, vaktinde kılmayıp kazaya bırakmak, ertelemek daha sonra da ileride üç beş yıllık namazın kazasını kılmaya çalışmak gerçekten çok daha zor ve bıktırıcıdır. Unutulmamalıdır ki yapamamanın çoğu zaman tek nedeni vaktinde yani şimdi yapmamaktır.  Vaktinde yapılmayan küçük işler son güne, son ana sıkıştırıldığında dağ gibi büyür ve aşılamaz bir hal alır. Bu nedenle her ne yapmayı düşünüyorsak yarın değil biraz sonra bile değil, nefs ve atalet zincirlerini kırıp harekete geçerek hemen şimdi yapmak gerekir. Büyük lokmaları ancak küçük parçalar halinde yutabiliriz. Yani çözüm böl, parçala, yut üçlüsündedir.

İnsan sıkıştığı taktirde, çaresiz kaldığı anlarda her şeyi yapabilecek potansiyele sahiptir. Çünkü bu gibi durumlarda insan, beynini olağan üstü bir şekilde kullanmaya başlar. Günde dokuz saatten fazla uyuyan ve uyanamadığını söyleyen birini tutup sahilden 10 metre ileride denize bıraksak sahile çıkmak, hayatını kurtarmak için olağanüstü bir çaba harcar. Kim? Hiçbir şey yapamadığını söyleyen ve çok uyuyan biri… İşte bu her canlının sahip olduğu hayatta kalma içgüdüsüdür. Bu da demek oluyor ki bir işi yaparken o işin hayati olduğunu düşünmemiz ve kendimizi çaresiz hissetmemiz gerek. Örneğin bir sınava çalışıyoruz ya da bir işi yetiştirmemiz gerekiyor. Bir ay zamanımız olsun. Bir ay var önümüzde! Hayır, bir ay yok! İki gün var! Kötü birisi telefonu açar ve der ki: “Annen, baban yanımda. İki gün içinde sınavını başaramaz veya şu işi yapamazsan ikisini de vuracağım…” Bu kişi sınavdan geçer mi? Geçer. O işi yapar mı? Yapar. Hem de hiç vakit kaybetmeden. Peki niye? Çünkü başka çaresi yoktur. Yani çaresiz bir durumdadır. Bahanelerin geçerli olmadığı bir durumdur bu an. Sorgusuz sualsiz harekete geçme vaktidir. Netice olarak bir şeyi inanılmaz bir ihtiyaç hissetmeli ve hemen, yapabilecek miyim, yapamayacak mıyım, nasıl yapacağım, kısacık bir zaman da nasıl yapacağım diye hiç düşünmeden harekete geçmeliyiz. Sebeplere müdahale hakkı bugüne, şimdiye mahsustur. Bir şeyleri değiştirmek veya başarmak için şimdi bir şeyler yapmaya başlamalıyız. Bir işe başlamak en zor kısımdır. Unutmamak gerekir ki bisiklete binmek isteyen kişinin yapması gereken ilk iş seleye oturmaktır.

Sorumluluklardan kaçmak insanı mutlu etmez. Sorumsuz, huzursuz, tembel dolayısıyla da başarısız eder. İnsan çeşitli nedenlerle bazen sorumluluklarından kaçmak ister. Fakat sorumluluklarından kaçan insan aslında kendinden kaçar ve kendine dönmedikçe de asla gerçekten mutlu olamaz çünkü sorumluluklar, insan için bir yük değil, yapıldığı taktirde insanı mutluluk ve huzura götüren bir yoldur. Sorumluluğunu bir an önce, kaçmadan ve ertelemeden yerine getiren insanın içi huzur dolar çünkü ilerlediğini hisseder böylece aklı ve vicdanı rahatlar. Sorumluluk eşittir mutluluk diyebiliriz. Dolayısıyla insan bilincinde olduğu sorumluluklarından kaçmak yerine onları en kısa zamanda ve en iyi biçimde bitirmeye çalıştıkça üzerindeki tembellikten ve başarısızlıktan da kurtulmuş olacaktır. Her şeyden önce önemli olan sorumluluklarımızı kabullenebilmek, benimseyebilmektir.

Bedel ödememek demek istediğimiz şeyi hak etmememiz demektir. Bir şeyi hak etmek için önce bedelini ödememiz gerekir. Bedelini ödemediğin hiçbir şey senin değildir. İnsan yaratılışıyla doğuştan sahip olduğu şeylerin bedelini bile Yüce Yaratıcıya olan kulluk borcunu yerine getirerek öder. Eğer bir şey istiyorsak onun için yapmamız gereken her neyse onu mutlaka yapmalıyız. Yani 10 birim emek isteyen bir işe 4 birim 5 birim ayırmak asla yetmeyecektir ki 9 birim bile yapsak yine o işi hak etmiş sayılmayız. Mükemmel bir kişi olmak istiyorum ama hafta sonu arkadaşlarla gezmek istiyorum… Süper bir adam olmak istiyorum ama günde 9-10 saat uyumak istiyorum… Böyle bir şey dünyada mümkün değildir. Yattığı yerden zafere ulaşan tek yaratık tavuktur. Çaba gösterip gereken bedeli ödemek bizi mutluluğa ulaştırır.

Hedefleri ve geçerli sebepleri olduğu halde hala çalışmamak da tembelliğin başlıca sorunlarındandır. Bu, bu ruh halindeki insanın hayata küsmüş olduğu ve başına gelecekleri umursamadığı anlamına gelir. Yani hayattan bezmişlik halidir. Bu hastalığın en güzel çözümü o kişiye hayatı sevdirmek, onu negatif düşüncelerden kurtarmak ve kendisiyle barışık hale getirmek gerekir ki bu da kişinin daha çok, sevdiklerine düşen bir görevdir. Sevgi insanın temel ihtiyaçlarından biridir. İnsan, sevildiğinde kendisine değer verildiğini hisseder ve yaşamak için bir sebebe daha sahip olur. Bu da sevginin başarıdaki rolünün ne kadar büyük olduğunu ortaya bir kez daha koyar.

Ve aşk…

Aşk(tutku) içinde hiçbir terazinin tartamayacağı, hiçbir matematikçinin hesaplayamayacağı, dünyada insana her şeyi yaptırabilecek kadar devasa bir potansiyel barındırır. Bu potansiyeli iyi yönetmek ve yönlendirmek insana başarıyı ve mutluluğu getirir. Buna örnekler çoktur. Mesela Mimar Sinan, mimariye tutuldu ve en mükemmel binaları, yapıları o yaptı. Newton fiziğe tutuldu kanun koydu. Edison aydınlığa tutuldu, karanlıkları aydınlığa çevirmenin yolunu buldu. Bizler de bir şeye tutularak yani âşık olarak tembellikten kurtulabiliriz. Alanımıza, yaptığımız işe tutularak onu en iyi şekilde yapar onun için gece ve gündüzümüzü, uykularımızı feda ederiz. Yani ona kendimizi adarız. Dünya tarihindeki her muhteşem ve etkili harekette, adanmışlığın zaferini görürsünüz. Bir insan bir şey için her şeyini feda ediyor ona hayatını adıyorsa ya ona âşıktır ya da yukarıda açıkladığımız gibi korkuya ve çaresizliğe sahiptir. Her iki durumda da insanın tembellik gibi bir lüksü yoktur. Lösemili bir çocuğa tutul mesela ve lösemi denen illeti karanlığa göm. Mobilyalara tutul ve dünyanın en iyi mobilyalarını sen yap. Matematiğe tutul ve yüzyıllara meydan oku. Barışa tutul savaşları durdur.  Makinelere tutul en gelişmiş teknolojiye sahip makineyi, robotu, sen yap. Ayrıca bir insanın bir insana âşık olması da ona başarı getirmeli ve onu büyütmelidir. Eğer kişi çalışmasının ucunda sevdiğinin mutluluğunu ve ona ulaşmayı ya da onun gözünde büyümeyi görürse onun için çok çalışır ve tembellikten bu şekilde kurtulur. Hayat, sevdiğinin gözünde büyümek isteyen ve bunun için birinciliği hedefleyen erkek, sevdiğine ders notları verebilmek için gecesini gündüzüne katarak hayatında hiç çalışmadığı kadar soluksuz çalışan bir kız gibi bizlerin bilemediği kalplerde gizli kalmış daha birçok fedakârlık, başarı ve yaşantı örnekleriyle doludur. Sevdik mi Ferhat gibi sevmek, sevgili uğruna dağları delebilmek gerek. Bizi intihara ve depresyona iten aşklara değil, bizi büyüten, ilerleten ve geliştiren aşklara tutulmak, tembelliğin en tesirli ve en tatlı şurubudur.

Tüm bunlardan sonra şöyle bir reçeteye sahip olmaktayız:

1. Sağlıklı bir ruh sağlığına ve “Ben Kimim?” sorusuna verebilecek gerçekçi ve tarafsız cevaplara sahip olmak,

2. Sebebe ve hedefe sahip olmak, bir şeylerden rahatsız olmak,

3. Somut hedefler belirlemek,

4. İsyandan/karamsarlıktan ve kararsızlıktan kurtulup tevekkül ve ümitle yaşamak,

5. Çekilecek sıkıntıyı unutup, ulaşılacak ödüle odaklanmak,

6. Hedeflere ulaşmaya yardımcı olacak iç motivasyon ve özgüvene sahip olmak,

7. Ertelememek, üşenmemek, vazgeçmemek ve işi asla şansa bırakmamak,

8. Sorumlulukların üzerine gitmek,

9. Bedel ödemek, hak etmek,

10. Umursamak/hayatla ve kendinle barışmak.

11. Doğru şeye, doğru zamanda ve doğru şekilde âşık olmak/tutulmak. Bu devasa potansiyelin esiri değil efendisi olmak

 

Ders Çalişma Adına

Ders Çalışmak Nedir, Nasıl ve Ne Zaman Yapılır?

1- Somut olarak bir çalışma tarifi:

a)Süzme işlemi:

Ders (konu, kitap...vb.) önemli görülen(gerekli olan, sınavda çıkması muhtemel olan) yerlerin altları (tercihe bağlı güzel, renkli bir kalemle)çizilerek okunur.

b) Özet Çalışma Kağıdının hazırlanışı:

Okuma bittikten sonra altı çizilen yerler boş bir kağıda yazılarak özet çalışma kağıdı hazırlanmış olur.

 c) Kavrama;

Çıkarılan çalışma kağıdı parçalara veya bölümlere ayrılarak, yorumlanarak tekrar tekrar okunur, gerekirse ezberlenir. Anlama ve ezber kısmı bitten konu, karşımızda biri varmışçasına kendi kendimize veya bir başkasına anlatılır. Kavranan konu ikinci bir kâğıda, bakmadan ezbere yazılır... Bu şekilde konunun anlaşılıp anlaşılmadığı kontrol edilmiş olur.

2- Çalışma işlevi zaman alacağından günlük düzenli olarak yapılmalıdır.

-Derse gitmeden önce sadece o gün işlenecek konunun, okunup altının çizilmesi(bu, derse hazırlıklı gitmeyi sağlar,  derse katılma ve dersi anlama da büyük fayda verir), ders sonrasında altı çizilen yerlerin derste alınan notlarla birlikte özet çalışma kağıdına geçirilmesi, çalışma işleminin parçalara ayrılarak daha düzenli ve sıkıcı olmadan yapılmasını sağlar... Bunun yanı sıra ikinci bir alternatif ise işlenen kitabın ya da dersin tamamının, bir anda, bir zamanda okunup özeti çıkarılır ve ezberlenir... Bu asla tavsiye edilmeyen zor durumda uygulanılması gereken bir son hafta çalışmasıdır.

3-Ders Çalışmanın Zamanı:

Ders çalışma; asla canınız istemeyeceği için canınızın istemediği zaman yapılacak bir iştir. Yani şu an...

Tüm bunların kendi kendine uygulanacağı bir zamanın geleceğini beklemeyin. O an asla gelmeyecektir. Ders çalışmaya başlamak için gereken zaman sadece şimdidir. Hiç kimse gelip de sizi ders çalıştırtmayacaktır. Bu yüzden ders çalışmaya, tüm bunları uygulamaya kendi içinizde karar almalısınız. Kişi kendi içinde, şimdi çalışma kararı vermediği sürece hiçbir metod ve hiçbir kimse onu kendi kendine çalışmaya başlatmayacaktır... Kişinin, öncelikli olarak, kendi içinde bir şeyi şimdi yapmak isteme (yani şu an çalışma) kararı alması lazım. Çünkü başarı tamamen kişinin içinde başlayan bir şeydir. Unutmayın birinci adımı atmayan insanlar asla ikinci adımı atamayacaklardır. Bunun için başarmayı istediğinizi hatırlayın ve sadece yapın...  Temel Felsefemiz; Ya Şimdi Ya Hiç...

Her şey; olması gerektiği yerde, olması gerektiği zamanda, olması gerektiği kadar güzeldir...

5-Başla!..

         Çalışıyorum çünkü başarmayı seviyorum...

 

Son Gün Ders Çalışmak

         Doktorun verdiği hapları düzenli olarak günde iki defa kullanmayan adamın, Azrail'i görünce bütün hapları içmesine benzer çalışmaya sınav haftası başlamak... Bu her gün 3 saat koşarak yarışmalara hazırlanan atletin antrenörüne: "Bugün sekiz günlük koşuyu toptan yapıp diğer yedi gün dinlensem olmaz mı?" diye sorması kadar abes ve saçmadır... Bir duvarı yıkmak için ağır bir balyozla her zerresini kırman gerekmiyor. Duvarı belirli yerlerinden deldiğinde o duvarı yıkarsın.  Herbir deliği uygun yerde ve zamanda del ki engeli yıkmak zor olmasın…

 

Herbir noktayı yerinde ve zamanında koy ki istediğin çizgiye sahip ol...

Noktaları ileriye bakarak birleştiremezsin ve geriye doğru(geçmişe) nokta koyamazsın... Hergün koyduğun noktaların ileride birleşeceğine inanmalısın. Zamanın kısıtlı. Bu yüzden noktaları bugün olması gereken yerlerine koy ve zamanı geldiğinde rahatça birleştir. Ne kadar çok nokta koyarsan o kadar çok kalın ve uzun çizgiye sahip olursun...

 

Ders çalışmayı canının istemediği zaman ders çalış... Canın ders çalışmak isteyecek diye bekleme... İşin sırrı budur; çalışmaktan hoşlandığınızı hissetmeyi beklememektir.

                  Hayat her gün nokta koyup gelecekte bir gün o noktaların birleşeceğne inanmaktır...

 

Her hangi bir şeyi öğrenebilmek için önce ezberle, sonra pratik yap(bilgiyi kullan). Ezber olmadan pratik, pratik olmadan ezber hiçbir işe yaramaz. Ezberlemeden pratik yapamaz, tecrübe kazanamazsın. Pratik yapmazsan ezberlemiş olman bir anlam ifade etmez. Unutur gidersin.

 

İşte adım adım kalıcı öğrenme safhaları;

1-Tanışma, Okuma safhası

2-Ezberleme, Hafızaya Alma Safhası (Çok okuma, Bol tekrar, Görselleştirme, Bağlama ve İlişkilendirme metodlarıyla)

3-Pratik yapma, Tekrar etme, Egzersiz yapma ile Otomatikleştirme safhası

4-Öğrenme, Kalıcı Hafıza, Düşünmeden Otomatik ve Hızlı yapabilme safhası.

5- Kalıcılığı Sağlamak için de bilgiyi kullanma ve belli periyotlarda tekrar etme, hatırlama, taze tutma safhası.

 

Makyaj

Makyaj nedir biliyor musun? Picasso'nun yapıp bitirdiği resimlere sonradan başkasının gelip ekleme düzeltme yapması gibi bir şeydir. Orijinalliği bozulur mu? Bozulur. Değeri düşer mi düşer. O tablolar resimler zaten güzel ki milyonlarca dolar değerinde satılıyor, sergileniyor. Yani aslı güzel... Bugün bir insanın çıkıp da “bu olmamış, şurasına şu imgeyi, burasına şu rengi ekleyelim” demesi ne kadar abes ise, değerini kaybetmesine sebep ise, Allah'ın özenerek yarattığı insanoğlunun kendi suratını makyajlamasi da o kadar abestir, bir o kadar değersizleştirmedir. Makyaj da insanın kalite ve değerinin düşmesi demektir. Makyaj maskedir. "Aslında altında başka bir şey yatıyor da sana bunu sergiliyorum"dur. Orijinalliğinin bozulmasıdır.

 

Makyaj orijinalinin aslında güzel olmadığının kabullenilişidir. Makyaj kendini insanlara beğenisine sunmak, onalara beğendirmeye çalışmaktır. Her zaman alt tabaka üst tabakaya kendini ya da bir şeyi beğendirmeye çalışır. Çünkü ona ihtiyacı vardır. Dolayısıyla "Ben sizden daha aşağıyım"ı kabullenmektir. Makyaj, orijinali "Hayır. Bu olmamış" edasıyla Allah'ın özenerek yarattığı insan-ı kâmili düzeltmeye cüret etmektir. Zaten güzel olanın makyaja ihtiyacı yoktur. Makyaj yapıyorsan kaliten doğan, şahin, Murat 124'tür. Siz hiç Porsche, Mercedes, Range Rover, BMW markalı arabasını makyajlayıp dolaşan gördünüz mü? Ben görmedim. Çünkü o arabaların makyaja ihtiyacı yok. O arabaların özü, kendi yani orijinali güzel ve değerli. Makyaja ihtiyacı yok ki. İslami yonden bakacak olursak. Makyaj bedenlerin teşhiridir. "Leş yemiş köpek gibi dudaklarını boyuyorlar” der Timur Taş Hoca. Makyaj; pazarda ıslak bulguru kurusunun altına saklayan sahabinin peygamberimizin azarına maruz kalması gibi Rasulullah'tan azar yemeye mahkûm olmaktır. Değerimizin farkına varalım. Allah'ın biz vermiş olduğu değerin farkına varalım. Haddi aşmayalım.   Şimdi ki kadınlar kendilerini aşağı hissettikleri için güzel olma dikkat çekmek için kendilerini par(ç)alıyorlar. Bedenlerini süsleyip püsleyip ifşa ederek toplumun ya da ferdin beğenisine sunuyorlar. Bu da onları bir toplumdan daha aşağı konuma getiriyor. Çünkü toplumun ya da o ferdin beğenisine muhtaçlar. Her zaman beğenen ya da beğenmeyen kendi beğendirmeye çalışandan daha alttadır. Yetenek sizsinize bakın, o ses Türkiye'ye bakın tüm yarışmalara bakın. Bi yerde sadece 3 tane sanatçıya 100'lerce yarışmacı kendini beğendirmeye çalışıyor. Bu demektir ki değer bakımından o 3 kişi 100 kisinin üstündedir. Sen de kedini toplumun beğenisine muhtaçsın ki böyle makyajlayıp, giyiniyorsun. Hâlbuki islam her bir kadına ayrı ayrı ve tek tek, özel olarak padişah eşi Sultanlar gibi, kral eşleri kraliçeler gibi değer atfetmiştir. Önceki devletlere bakınız. Sultanlara, kraliçelere avam kesimden biri dokunabilir miydi? Bu ne cür'et tez kellesi giderdi. Bunun gibi islamda da kadına onun padişahı yani eşinden başka ve onun hanedanından yani mahremi olmayan hiç kimse dokunamaz.  Peki ya dokunursa? Yani bu ihmal veya inkâr edilirse? Bunun doğuracağı taviz ve ortaya çıkaracağı, ferde ve topluma vereceği zararlar ayrı bir tez konusu. Fakat şunu bilmek gerekir ki İslam'ın ihmal edilen bir emri sonucunda fert veya toplum mutlaka zarar bir görür...

Makyaja ihtiyaç duyup türlü yol ve kimyasallarla ve kendini süsleyen kadın aslında, özünde güzel değildir. Kendini güzel ve değerli hissetmiyordur ki kendine daha güzel bir maske seçip güzel olsun ve o güzelliğiyle karşısındakini etkileyip kendi beğendirebilsin. Makyaj yapanın amacı ne? Kendini beğendirmek ya da etkilemek değilse ne için yapıyor?

 

 

 

Ezan

Hiç bir yabancı gözüyle irdelediniz mi günde 5 vakit okunan ezanları? Bu adamlar sabahın köründe çıkmış sesinin sonuna kadar bağırarak neyi haykırıyor? Hiç sordunuz mu kendinize? Ne önemi ve aciliyeti var da günde beş defa çıkıp adeta evrene “Allah U Ekber, hayyal es salah, felah. Essalat-ü hyarum min en-nevm” diyorlar? Bizi yaklaşmakta olan bir felakete uyarırcasına. Kaçırmakta olduğumuz bir fırsatı haber verircesine, uyandırmak ve farkına vardırmak için yalvarırcasına neden bu kadar yırtınıyor bu müezzin?

 

Karamsarlığa gömüldüğüm o an,

Şu an;

-Ne yapmam gerekiyor?

-Ne yapmak istiyorum?

-Ne yapmak istemiyorum?

-Yaratılış amacını varlık sebebini ve bulunduğun yolculuğu hatırla;

"Kim Allah'tan korkarsa, (Ona hakkıyla güvenirse) Allah ona bir çıkış yolu açar ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a güvenir tevekkül ederse o ona yeter. Allah emrini yerine getirendir (sözünü tutanların en hayırlısıdır). Allah her şey için bir ölçü koymuştur." (Talak/2-3)

“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”(Zariyat,56)

“O, hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için hayatı ve ölümü yarattı. O üstündür, bağışlayandır.”(Mülk,2)   

“Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; sonra Allah’tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.


Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah’a göre kolaydır. Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.” (Hadid,20-21-22)

 

“Şüphesiz ki kötülükten sakınanlar güvenli bir makamdadırlar. Bahçelerde ve pınar başlarındadırlar. Onlar ince ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyerek karşılıklı olarak otururlar. İşte böyle, biz onları ayrıca iri siyah gözlü hurilerle evlendiririz. Onlar orada güven içinde her çeşit meyveyi isteyebilirler.” (Duhan,51-52-53- 54-55)

“Yer üzerinde bulunan her şey fânidir.(Rahman,26)

 “Kuşkusuz takva sahipleri için bir kurtuluş var. Bahçeler var, bağlar var. Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var. Dopdolu kadehler var.” (Nebe,31-32-33-34)

“Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.”(Al-i İmran,139)

-Başarılarını hatırla-

(Lisede defalarca birinci oldum. Şu an derslerimin hiçbirinden kalmadım ve daha iyi olabilirim.

Neyi güzel üflüyorum daha iyi üflemek istiyorum, şimdiden birçok kişi bana da öğret diyor.

İngilizcem çok iyi daha önce birçok kişiye ders anlattım.

Arapçam iyi, okulda 160 kişinin içinde 5. Oldum. Arapça hocam bile sen de müthiş gelişme var dedi. 

Zamanında karate, jimnastik, güreş ve sayokan kursları aldım. Güreşte serfitikam, kütahya bölge üçüncülüğü ve madalyam var.

160 saatlik bilgisayar serfitikam var ve on parmak yazabiliyorum.)

-Sahip olduklarını hatırla-

(Ellerimde resimlerim, hayallerimde hedeflerim vardı. O arabayı sürdüm ve defalarca bindim, Laptop'a sahip oldum ve o telefona da. Şu an onun üzerinde bi telefon daha yok ve şu anda ellerimde... Hayalimdeki şehirde hayallerimdeki üniversitedeyim...

-Ve son olarak -

Yokluğu nimet olan şeyleri hatırla, bu sana kalmış

 -Hedeflerini hatırla

Derslerimde daha iyi olmak istiyorum.

Neyi çok daha profosyonel üflemek, ileride ney kursları vermek istiyorum.

İngilizceyi çok daha iyi öğrenip ileride kurslar vermek, konuşabilmek istiyorum.

Arapçamı geliştirmek ve onda daha iyi olmak istiyorum, arapça konuşmak istiyorum.)

Yapman gerekeni yap, yapılması gereken zamanda yani şimdi, yapılması gerektiği gibi yap ve tüm bunları istesende istemesende yap.

 

İyi Şeyler…

Kendimi iyi hissettirecek şeyler olsaydı yapardım... Ama olmuyor ben de kabullendim artık her şeyi. Nasıl olsa bir şey olursa o bize Allah'ın bir hediyesi, olursa sadece güzel olur, ama olmazsa da Allah yapmak ya da vermek zorunda değil. Allah kimsenin uşağı değil! Sonuçta hiçbir zaman birileri bize bir şeyler hediye etmek zorunda değildir. Bunun için üzülmek saçma olur. Başıma gelen bazı kötü şeyleri de kabulleniyorum artık çünkü onlar da kendi hatalarım yüzünden. Her tercihi hata olan, hayatı günahlarla dolu olan birinin, hayatının berbat gitmesi pek de şaşırtıcı değil öyle değil mi? (*Bakalım hayatta hatalarım yüzünden daha neleri kaybedeceğim ya da nelerden mahrum kalacağım...*) Bunlar herbiri birer bedel... Herkes hata yapar ama ben galiba normal olan seviyeyi, haddimi aşıyorum. Bu da benim tercihim öyle değil mi? Ne Allah'a ne dünyaya ne hayata ne kadere ne de başka birine isyan etme ya da kızma, suç atma gibi bir hakkım yok! Ve bu yüzden de biliyorum hakkım olmayan, mutluluk gibi, çok fazla şey istiyorum! İsteklerimi azaltsam iyi olacak. Ayakta kalabilmem ve mecburen bu hayatı yaşamam için bunu kabullenmek zorundayım... Tövbe ettiğim pişman olduğum günahlar, benim. Onları asla inkâr etmem. Her ne kadar haklı olarak hayat bunları tekrar tekrar yüzüme vursa da buna da alışmalıyım. Öyle ya isteklerimle yaşadığım gibi yanlış da olsa tercihlerimle yaşamayı da öğrenmek zorundayım. Kendi kararlarımı kabullenmek zorundayım... Hiçbir imtihan gelişi güzel beni bulmuyor ki. Belaların, günahlarımdan ötürü beni bulması... Gün gelir dertler günahlarımın dünyada ödenen bedeli olur. Gün gelir sınıf atlamak için önüme konan sınav kağıdı olur, kalite belgesi olur. Gün gelir ilahi murada mukabil ne renklere girer... Hasılı günahlarım yüzünden daha fazla şey kaybetmemek için bir an önce bolca tevbe ve istigfar etmeye başlasam iyi olacak. Büyük alimler de öyle diyor. Ters giden bir şey olduğu anda yani aslında her an yapılacaklar:

1- Unutma "Sabır ilk andadır" der peygamberimiz. O an sadece sükunete bürün.
2- Başına gelen en ufak musibette bile "İnne li-llehi ve inne ileyhi raciun (Ona aitiz Ondan geldik ona ve ona döndürüleceğiz, döneceğiz." de ki hoşlanmadığın o şey hoşlandığın şekilde senin lehine dönsün. Bunun bilincinde ol. “Rabbi ona: Teslim ol” dediğinde (O:)”Alemlerin Rabbine teslim oldum” demişti.(2.131)

3-Tevekkül et. ("Hasbiyallahu la ilahe illa hu, aleyhi tevekkeltü ve hüve rabbü'l arşi'l azîym, Tevekkeltü ala-llah, Hasbiyallah ve ni'mel vekil, ni'mel mevle ve ni'mel nasîyr. La havle ve le guvvete illa bil-lleh'il alîyyil azîym...) de ki: Bana Allah yeter. Ondan başka hiçbir ilah yoktur. Ben ancak Ona tevekkül ettim. O, yüce Arş’ın sahibidir(9.129)

"Kim Allah'tan korkarsa, (Ona hakkıyla güvenirse) Allah ona bir çıkış yolu açar ve onu ummadığı yerden rızıklandırır. Kim Allah'a güvenir tevekkül ederse o ona yeter. Allah emrini yerine getirendir (sözünü tutanların en hayırlısıdır). Allah her şey için bir ölçü koymuştur." (Talak/2-3)

4-İstiğfar et. Seyyidü'l istiğfar ve Tevbe duasını oku.

5- Dünyaya geliş amacını hatırla.

“Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.”(Zariyat,56)

“O, hanginizin daha güzel iş yapacağını denemek için hayatı ve ölümü yarattı. O üstündür, bağışlayandır.”(Mülk,2)

“Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve kendi aranızda övünme, mal ve evlat çoğaltma yarışından ibarettir. Bu, tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Ahirette ise çetin bir azab; sonra Allah’tan mağfiret ve rıza vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.”(Hadid,20)

“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu Allah’a göre kolaydır.” (Hadid, 21)

“Böylece elinizden çıkana üzülmeyesiniz ve Allah’ın size verdiği nimetlerle şımarmayasınız. Çünkü Allah, kendini beğenip böbürlenen kimseleri sevmez.” (Hadid, 22)

5- O vakitte yapılması en iyi ve en doğru olan şeyle meşgul ol. Yapılması gerekenleri yap. Şimdiye kadar ne yaptıysan yap şimdiden sonra kalan zamanını en doğru şekilde değerlendirip elinden geleni sağlıklı bir şekilde yap!

6-Yapılması gerekenleri yapmak istesen de istemesen de yap! İşin sırrı çalışmaktan hoşlandığınızı hissetmei beklmemektir. Canınız (nefsiniz) asla istemeyecektir.

7-Soğukkanlılık ve tevekkül ile sonrasını bekle. Çünkü her şey olması gerektiği yerde ve olması gerektiği zamanda, olması gerektiği kadar güzeldir.  ***


.……...……..Tecrübe, Nasihat; İman ve Ahlak…….……….

İnsan, arzu ve şehvetinin esiri olup, sırf zevki için yaşar hale gelmemelidir. Bu, ondaki hayvanî güçleri geliştirir, melekî güçleri zayıflatır ve insanı alçaltır. Hâlbuki bütün zevkler gibi cinsel ilişki zevki de bir gaye değildir, bir gaye için yaratılmış insana Allah'ın bir hediyesidir. İnsandan, neslini sürdürmesini istemiş ve bunu Allah'ın istediği doğrultuda yapması halinde kendisine cennet vaat edilmiştir. Cinsel ilişki zevki gibi peşin bir avans da verilmiş ve sanki öbür âlemde alabildiğine tadacağı zevklerden, daha dünyada iken ona parmak ucuyla hafifçe tattırılmıştır. Ya da yorucu çabalarla yüce bir gayeye ulaşması istenen insana, gönül eğlendirme türünden çerez takdim edilmiş ve asıl ziyafetin sonda olduğu bildirilmiştir. Tıpkı zor bir işe koşulan çocuklara, işi sonuna kadar götürmeleri için verilen oyuncaklar gibi. O çocuğun verilen işi bırakıp bu oyuncakla eğlenmesi, oyuncağın veriliş amacına ne derece zıtsa, insanın cinsel zevklerini gaye olarak görüp, sırf onlarla meşgul olması da yaratılış gayesine o derece zıttır.

 

         Namusluluk, insan vicdanı ile baş başa kaldığı zaman ona verecek utandırıcı hesabı olmamak demektir. Bu ise, emin ol ki, mutlu olmanın ve iç huzuru ile yaşamanın ilk ve en zorunlu şartıdır. Huzur içinde insanca yaşamak istiyorsan, bunu yalnız doğruluk ve namuslulukla bulabileceğinden emin ol. Ve şunu bil ki, hayatta başarılı olmak demek, doğruluğun ve namusluluğun gösterdiği yolda yürüyerek hedefe varmak demektir.

 

         Rabbimizin kulları üzerinde cemâl ve celâl tecellilerinin yansıması diyebileceğimiz kabz(darlık) ve bast (genişlik) hâllerine takılıp kalmadan; "Bu da geçer ya Hû" diyerek onların yaratıcısına nazar edebilmek, esasen âriflik nişânıdır. Hiçbir hâl bâki değildir. Sevinç de fânîdir, hüzün de. Öyleyse her hâl içinde o hâlin gerektirdiği edebi gözetmek gerekir.(Altınoluk304)

 

         En ağır imtihanlardan bile kuvvetli ve ihlaslı bir kul olarak çıkmak gibi bir azmin olsun. Çünkü yaşadığın ve yaşayacağın her şey, senin olgunlaşma duândır. Canını yaşamadıklarına sıkma. Zira o vakit, yaşamakta oldukların için gerekli gücü israf etmiş olursun. (altınoluk304)


Benim istediğimi Allah istemiyorsa konu kapanmışır...

Aldığın her nefes bir rızıktır unutma!

 

         Üstünlük ancak takvadadır.

Sevdiğinin mutlu olduğunu görüp seni sevenlerle mutlu olmaktır aşk.


O'nun gücü her şeye yeter.

Hiçbir acı sonsuza dek sürmez.

         Hiçbir şey her şey değildir.

 

         Ecel emellerinden daha yakındır.

 

         Ecel birdir. Tekrar etmez.

         Zalimler için yaşasın cehennem

 

Unut onu gitsin gönlüm.


 

O an bi hedefin yoksa yani tek hedefin sadece durup beklemekse bir şey için çaba sarf etmezsin; çaba sarf etmezsen de vakit geçmez, dakikalar yavaşlar, saniyeleri saymaya başlarsın.*


Allah her şeyi iyi yapar, Allah her şeyi güzel yapar.

Bazen hayat sıcak bir havuza bir anda hiç düşünmeden, korkusuzca dalıvermektir.



Sana iyi davranan insanlara dikkat et! Çıkarları peşinde koşuyorlardır da ancak seni beş kuruşa sattıkları zaman anlarsın!

Dünya dediğin ne ki? Yalancı bir saltanat. Sonu zulüm sonu ölüm, devrik saltanat...

         Başarısız mı oldun?! O halde koş git yaparken mutlu olduğun başarabileceğin bir iş yap! Bunu başardığında mutluluğun tadını çıkar.

         Unutmayın mutluluk sizin kim olduğunuz veya nelerinizin olduğu ile ilgili değildir; O tamamen ne düşündüğünüze bağlıdır. (Dale Carnegie)

Seçimlerle yaşayabildiğim gibi sonuçlarla da yaşayabiliyorum,

Kızgın kafa dar kafadır. Kızdığında sadece birine ne yapabileceğini düşünürsün, sana neler olabileceğini düşünmezsin.

         İnsan stresli olduğu zamanlarda düzgün nefes alamaz. Nefes alamadığı zaman oksijensiz kalır. Oksijensiz kaldığındaysa ya uykusu gelir ya da başı ağrır ki bu da uykuya iten bir sebeptir. Bu sebeple nefes alabileceğin bir şeyler yap. (AHA)

        


Yorum yap, sorgula!

Yaptığın işin keyfini çıkar...

O anlık düşünceni değiştir. Anı yaşa, keyfini çıkar...

Bir aptalın ya da aptal bir düşüncenin keyfini kaçırmasına izin verme! AHA

Doğruların yanlışlarını boğsun! Aha

Bu dünyada bir ölüme çare yok

Zevkini al yeter.

Dertli olmak Derdinde olmak...

Hiç kimse masum değildir!

Özgürlük bu hayatta ki en mükemmel şey olsa gerek!

(Bu sözü lise zamanımda 54 serum yediğim 2 haftalık hastane yatışından sonra yazmıştım. Kim bilir yıllarca yatalak olan ya da hapis yatanlar için ne anlam ifade ediyordur.)

Dünyadasın, dikkat et!


Şu an diğer kanallarda kaçırdığın neler var acaba?

Tasavvuf; her zaman o vakitte yapılması en iyi, en doğru olan şeyle meşgul olmaktır.

Her şey olması gerektiği yerde, olması gerektiği zamanda, olması gerektiği kadar güzeldir.


        İmtihan!!!

         Hiçbir imtihan gelişi güzel bizi bulmaz. Bu Hz. Aişe validemizin sözü olarak zihnimize kazınan "ayağınıza bir taş dokunsa kendinizden bilin" noktasındaki gibi. Bu çok ince fakat kula yakışır bir bakış. Belaların, günahlarımızdan ötürü bizi bulması. Gün gelir dertler günahlarımızın dünyada ödenen bedeli olur. Gün gelir sınıf atlamak için önümüze konan sınav kâğıdı olur, kalite belgesi olur. Gün gelir ilahi murada mukabil ne renklere girer...



Madem takdir bu, bunda sırra ait bir mana vardır.

      Allah ile savaşan kaybetmeye mahkûmdur.

Edepli edebinden susar, edepsiz de ben susturdum zanneder.

Suya giren ıslanır (*)...



İnsan dehasının 20 özelliği

-Tony Buzan -

1- Vizyon (sonuçları önceden yaşamak)

2- Arzu (isteğin derecesi)

3- İnanç (Başarabilirim inancı)

4- Adanma (Amacına göre yaşamak)

5- Planlama (Amacına götüren yol haritası)

6- Sebat (Zorluklara dayanabilmek)

7- Hatalardan ders alma

8- Konu bilgisi (Uzman teknik bilgi)

9- Zihinsel okur yazarlık (Beynin nasıl çalıştığını bilmek)

10- Hayal gücü

11- Olumlu tutum (İyimser, pozitif bakış)

12- Kendine öneride bulunmak (Güçlendirici iç konuşmalar)

13-Sezgi (hedefin gerçekleşme oranını keşfetme)

14- Usta beyin grubu (Yakın çevresi veya ekibi)

15- Usta beyin/dahili (dehanın rol Modeli, kahramanı)

16- Gerçek dürüstlük (Kendine ve başkalarına karşı)

17- Korkuyla yüzleşmek/Cesaret

18- Yaratıcılık/Esneklik

19- İşini sevme

20- Enerji (Fiziksel, Duygusal



Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın. Çünkü bir çocuğun bir yetişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır. Nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şeyi var gücüyle diretmek.

 

Yaptığın iş her ne olursa olsun onu yaparken sadece o olmalısın. Ve onu öyle yapmalısın ki artık o senden asla ayrılmayacak olan sen olsun! "O benim” diyebilmelisin. O iş denildiğinde ilk akla gelen isimin olmalı.


Bakmak ve Görmek


-Bakmak sadece gözle olur, görmek akıl, kalp, şuur ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşirken.

-Bakmak en fazla tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır.


-Bakınca kenarından tutarız, görünce iki elle sarılırız.

-Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır.


-Bakmak şahitliği, görmek derinliği ifade eder.

-Bakan kişi anlatır gören kişi yorumlar.



-Bakınca yanlız seyrederiz, görünce bir hükme varırız.

-Bakmak bir göz hareketidir, görmek bir şuur faaliyetidir.


    -Bakınca severiz, görünce hayran oluruz.

Hakiki sevgi iyilik gördüğünde artmayan, kötülük gördüğünde eksilmeyendir.


 

         Aslan aslandır, ha dişi, ha erkek...


Haritaya değil yola bak. *

         Ortama bağlı kamufle olmalısın. *

Günün kahramanı ben olmalıyım.

         Hızlanarak ayrıntıyı yok et. *

Gecen ve gündüzün olmalı "o".

         Eğer yaptığınız şey başarı getirmiyorsa farklı bir şey yapın!

         İzin ver de Rabbin halletsin.*

 

         O halde boş kaldın mı yine kalk ve yorul!



Dakikalar durdu mu? Merak etme beklemekten başka yapacak başka bir işin varsa çabuk geçer. Git uğraşacak başka bir şey bul! Ve Keyfini çıkar! *

 


         Hayat "1"lerin toplamıdır. O birlerin sayısı ve kalite değeri ne kadar çok artarsa o kadar çok mutlusundur demek. Yalnız sıfıra inersen bitersin. *

Kişilerin anlık davranışları kim olduklarını ortaya koymaz.

Yaptığını niçin ve ne için yaptığını bil!*


Bütüne ulaşmak istiyorsan parçalara hâkim olmak zorundasın.*

Elindekine layık bile değilken daha iyisini nasıl istersin?


Allah'ı iyi günde sevdiğin gibi kötü günde de sev!* ve'l-fecr
Her şeyin bir şeyini ama bir şeyin de her şeyini bil!



Dün, dün bugündü. Bak geldi ve geçti.  Bugün, dün yarındı. Geldi ve geçiyor. Dün, artık bugün dün. Asla geri gelmeyecek. Yarın, bugün yarın. Tıpkı bugünün dün olduğu gibi o da bugün gibi gelecek. * Bugün dün gibi geçip gidecek. Yarın bugün gibi gelecek, dün gibi geçecek. *Gelecek de bir gün gelecek.  Dünkü gibi bugün de geçecek. *



Seni senden çok hiç kimse sevmez! (Herkes bir yere kadar sevebilir ve o yerden sonra bıkar.) Sana senden çok hiç kimse acımaz! Çalışmazsan acınacak aciz bir duruma düşeceksin ve hiç kimse sana acımayacak! Yalnız kalacaksın! Muhtaç olacaksın! Ezileceksin! Çalışmadan geçirdiğin her saniye için köpekler gibi pişman olacaksın! Güçlenmediğin sürece ezilmeye mahkûmsun! Mutluluğa, merhamet ve adalete sahip olmak istiyorsan çalışmanın kölesi olmalısın! Mükemmel olmak zorundasın! Kaçma şansın kalmadığında, yanında çalıştıklarından başka hiç kimseyi bulamayacaksın! Dünyayı kötüleştirmek isteyenler, sevdiğini ve sevdiklerini elinden almak isteyenler bir gün, bir an bile uyumazken sen nasıl uyuklarsın!? Hiçbir yerde şanslı olmayacaksın! İşini asla şansa bırakma! Çalışmak senin gecen ve gündüzün olmalı! Birazcık çalışmayla bir şey olmaz!  Bir hayalin var! Ve gidip onu zorla, al! Birilerinin sana bir şey yapamazsın demesine izin verme! Birileri sevdiğini ve sevdiklerini elinden almak için gece gündüz çalışıyorlar! Seni geçmek için, seni ezmek için!.. Eğer sevdiklerini yitirmek, onları kaybetmek istemiyorsan en az onlar kadar çalışmak zorundasın! İstediğin her şeye sahip olmanın tek yolu çalışmak! Ne istediğini ve ne olmak istediğini aklından çıkarma! Gündeminden düşürme! Ödülü, başarıyı ve beceriyi kazanmayı düşünerek çalış! Korkunç bir güce sahipsin! Ve bu gücü kontrol edebilirsin! Kendini yönet dünyayı yönetecek gücü bulursun! Önüne gelenlerle yetinmek zorunda değilsin! Kazanmak istiyorsan önce kendini yenmelisin! Daha fazlasını iste ve daha fazla çalış!

 

Tesettürlü hanımlar İslamın sancaktarıdırlar. Tesettür hanımların kalesidir.


Namazı terk edenin islamda yeri yoktur.
               -Hz. Ömer-

Kıymet bilmek; yokluğunda gözyaşı dökmek değil, varlığında sımsıkı sarılmaktır.



Hâlsiz kâl ile irfân-ı Hüda girmez ele

Mâlihülya ile müflis kişi Kârun olmaz (Nesib-i Mevlevi)

 

 

Kendini güzel görmek değil sana verilen güzellikleri görmek.  

 


Hiçbir şey vazgeçilmez değildir!..  Hiçbir şey tek yol değildir!.. Hiçbir şey son değildir... Hiçbir şey tek çıkar yol değildir!..



...Maaş almak, hatta müfti yahut vaiz olmak niyetiyle ilim öğrenmek haramdır. Eğer içinizde böyle düşünen ve bu maksatla burada bulunan varsa, hemen dengini toplayıp çekip gitsin! Zira enbiya mirası olan bu ilim dünyevi gayeler için okunmaz..." "...Sizlerin Allah'ın memuru, Peygamberin memurusunuz... Vazifeniz, batağa düşmüş olan ümmeti bataktan kurtarmak (ve onu yüceltmektir). Gaye, rıza-ı İlahi'dir. Rızık endişesi çekmeyin! Mevla, memurunu mahrum eder mi?"

 

         Mutluluk, maldan, mülkten değil, bizim bunlara verdiğimiz değerlerden gelir. İşimizden değil, işimiz karşısındaki tutumumuzdan gelir. Başarıdan değil, bu başarının elde edilmesiyle ulaştığımız gelişmeden gelir. Storm Jameson

Biriyle tartışma yaparken karşıdakinin kim olduğunu bilerek tartış. Düşmanın mi değil mi dikkat et ki sevdiklerine düşmanınmış gibi davranıp onlara kalıcı zararlar verme...

         Sen çok şey istiyorsun! Elindekine layık mısın önce ona bak! Onlara layık olmak için ne yapıyorsun ki!?! Elindekine layık bile değilken daha iyisini nasıl istersin? Elindekine layık bile değilken daha fazlasını nasıl istersin?!


            Annem bana ateşle oynamayı öğretti...

       Kazanmak isteyen önce nefsini yensin!


Peyami Safa'nın Sitemleri

Geri bir milletin çocuğu olduğumu bilmek ağırıma gidiyor. Fakat bu hakikati kendimden, başkalarından gizlemek de ağırıma gidiyor. O kadar mı diyenlere bir ölçü vereceğim: Eğer bir odada iseler, başlarını tavana kaldırıp baksınlar. Geceleyin yaktıkları elektrik türk değildir. Her gün açıp kapadıkları kapının topuzu, kilidi, menteşesi Türk değildir. Okudukları bu   gazeteyi basan makine, kağıdı yapan makine, dizen makine Türk değildir... …Sakın bana "niçin?" diye sormayınız. Bu onun cilt kitapta ancak hülasa edilebilecek cevabı iki satırda istemiş olursunuz ki bu da bir geriliktir! Bu kitaplar yazılmaz çünkü okunmaz. Bu da bir geriliktir. Geriliğin sebebini bilmemek gerilik, öğrenmek istememek de geriliğin geriliğidir. Fakat bunlardan daha müthiş bir gerilik vardır: Geriliğimize inanmamak. İşte o zaman tam felç hâlidir ve ileri doğru tek adım atmamız imkanını ortadan kaldırır. Beni hoş görünüz. Bu son felaketi önlemek için tekrarlıyorum: Geriyiz, geriyiz. Bunu kabul ettikten sonra, ilkokul öğretmeni gibi kendi kendimize ve birbirimize vereceğimiz baş öğüt şudur: Çalış! Üç defa: "Çalış! Çalış! Çalış!"(Milliyet, 22 Eylül 1956)

 


Eğer kazanmak istiyorsan önce kendini yeniceksin...

Allah'ı tercih et, doğru olanı seç asla pişman olmazsın...  Doğru sarsılır, eğrilmez.


 

Hayat; uykun varken ona rağmen uyumamaktır, çalışmak istemezken ona rağmen çalışmaktır, hayat; en kötü anda bile her şeye rağmen umuda sarılmaktır. Hayat rağmen tipi bir sanattır. Dayanabildiğin yere kadar dayanmaktır. Sınırları zorlamaktır. Rağmen tercih ettigin şeyler senindir. Rağmen fedadır, feda kârdır. Bedelini ödemediğin şey senin değildir.

 

         Toprak üstünde fâni, izâfi, mefsânî saltanat ve câzibelerin aldatmacalarına kananların ve bu sûretle rûhânî vasfını zaafa uğratanların, toprak altında hüsran ve horluğa dûçâr olacakları muhakkaktır. Üstelik, toprak altındaki ömrümüzün yâni kabir hayâtımızın, dünyadaki ömrümüzün kaç misli olacağı da bir meçhuldür. Bu bakımdan, akl-ı selîm sâhibi bir insana düşen asıl vazîfe, uzun kabir hayâtı ve ondan sonraki sonsuzluk âlemi için hazırlık yapmaktır.


         Çocuklar merak etmeyi çok iyi bilir. O yüzden o kadar sevimlidirler. Eğer can sıkıntısından kurtulmak istiyorsanız, merak edin. Merak ettiğiniz sürece, hiçbir şey size yük gibi gelmez. Otomatik oluverir. Ders çalışmayı kendiniz istersiniz. Merakı geliştirin hayatınız sonsuz bir neşe olur çıkar.

Stresi Azaltmak İçin 3 Temel Prensip:


1- "Bu işi yapmak zorundayım" demek yerine " bu işi yapmak istiyorum, yapabilirim" deyin ve böyle düşünün.

2- Fiziksel olarak gevşeyin.

3- Yaşam sitilinizde bazı değişiklikler yapın. (Hobi Edinin...)

 

         Değerine değer katacak şeylere öncelik ver ki değer bulasın. Sana değer kaybettirecek şeylere asla fırsat verme. Unutma! İnsanlar değerleri kadar mutludurlar.*

 

         Mal var sırtında ezer seni, Mal var sırtında uçurur sahibini

 

         Şimdi ile ölüm arasındaki zaman seni asla yanıltmasın.

         Hüküm çok ötelerde verilmişse bize ancak itaat düşer.

 

         Her şeyin en güzeli Allah'ın rızasıyla olanıdır.

 

         3.200 - Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah’a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.

         25.75 - İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır.

 

         2.155 - Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele.


 

İnsana güven veren biri olmalısın.

 

Seni tanıdığı güne lanet etmeli*

 

Doğru şeyde tamamen inatçı ol.

Haydi bastır


        
Akıllı olan hiçbir varlığa güvenme*

Patlamaya hazır dinamitsin. Oturup


Deli gibi çalış.*

Zaman diye bir şey yok.



Allah'a kul olan başka her şeyin esaretinden kurtulur.

Bazı şeyler vardır ki yokluğu nimettir...



Tesettürsüz gezmek legal fahişeliktir...

Dünün faresine bugünün peynirini yedirme!



"Ol"mak!.. Kendinden vazgeçerek… 


Yanlış olmaktansa, yalnız olmak iyidir. Prf. Dr. Ahmet Davutoğlu



Kalbinizde ilk sıraya Allah'ı koymazsanız; hem Allah'ı kaybedersiniz hem de ilk sıraya koyduklarınızı…



Bazı tercihler kolay bazıları değil. Önemli olan da zor olanlar. İnsan olduğumuzu belirleyenler. Yıllar önce yanlış bir tercih yaptım. Ve onu düzeltmem gerekiyor. Yalnızca kendim için değil. Sadece zaman meselesi. Zaman denen şey de anlam yüklenmiş sayılardan oluşan bi sayma sistemi. Öyle değil miydi?

         Hayat bir iskambil oyununa benzer. Elinize gelen kartlar determinizmi temsil eder, onları nasıl oynadığınızsa özgür iradenizi... Cevaharlal Nehru

         Aslında hiç büyümemişiz. İçtiği bir bardak süt ile, yediği bir tabak ıspanak ile, bir anda çok güçleneceğini temel reis gibi olacağımızı sanan çocuklar gibiyiz. Yaptığımız üç beş ibadet ile yükseleceğimizi, yaptığımız beş dakikalık çalışma ile başarıya ulaşıvereceğimizi sanıyoruz öyle olmasını da isteriz. Hayır hayır kesinlikle öyle değil. Büyü artık. 


İslam ihlas ve sabırdır. Samimiyetle kabullen. Tevekkül, teslimiyet eşittir İslamiyet...

Seçkin Kitaba verdiğin paradan ve okumaya verdiğin zamandan asla kasma.

Cahiller için son çare Allah'tır.

Ârifler için ise tek çare.Tarık Tufan

Eğer kapı kapandıktan sonra metanetli olursan açılacak olan diğer kapıyı mutlaka görürsün.



          En iyi intikam mutluluktur! Hiçbir şey insanları brinin lanet olası iyi bir hayatı olduğunu görmek kadar deli etmez. -Chuck Palahniuk-

İnsanlar sen değer verdiğin sürece bir varlığa ürünürler, bir güç haline gelirler. Kimsenin ne düşündüğü değil senin ne düşündüğün önemlidir. Aynaya baktığında ne hissediyorsan o önemlidir.


Nefsin arzularına kendini prangalayanlar nasıl özgür olabilirler?

Yanlış teşhisle doğru tedavi imkansızdır. Dünya sevinç yeri değil aklını başına al!


Kararlarını etkileyecek hiçbir duygusal bağ kurma.

Sadece benimse ve özümse.


Kendini hiçbir şey için üzme.

Minnet duymak çok basit ama güçlü bir şeydir.


Üzüntünün tek ilacı onu unutturacak başka bir şeyle uğraşmaktır.

Nefsi sükut hançeri, açlık kılıcı ve uykusuzluk silahı öldürür.


Başına bir iş geldiğinde o işi nasıl hayra çevirebileceğini düşün.

Bir mü'minin dünyası dininden, dini dünyasından bağımsız olamaz.


Dünya sevinç yeri değil aklını başına al!

Gözyaşları kalpteki acının sessiz sözleridir.


Kaderle sevgi cesurdan yanadır.

Uzuvlarını nefsani arzularla tatmin ederek razı kılan kalbine pişmanlık ağacını dikmiş olur. Bir yata yaptığında KÖH trenine atla. Kabul et, Özür Dile ve Harekete geç (Hatamı nasıl düzeltebilirim de).

 

Beden ülkenizin başkenti olan yüreğinizde imanınızı iktidar ediniz. Çünkü İmanın iktidar olmadığı bir yürekte şeytan ihtilal yapar.


 

Korkuyu ve heyecanı tecrübe ve pratik yener.

Ey bütün gece sabaha kadar gaflet içinde uyuyan zavallı! Kalk ve yarın yatacağın karanlık toprağa bir kandil yak!

İlk bakışta bardağın boş tarafını görmek; bir evde salon, misafir odası, oturma odası olduğu halde evi "içinde tuvaleti olan mekandır" biçiminde tanımlamak gibidir.

Beklemek zorunda isen yapacak bir şey bu. En azından zihnindeki sorunlara çözüm ara. Hiçbir şey yapamıyorsa zikret, uyu... Dinlemek için uyumak da bir iştir.


Sana verilen değerin farkına var. Kendini kutla ve seni üstün kılan Yaratan’a şükret.

Eğer dinlemesini bilirsen en aptaldan bile bir şeyler öğrenebilirsin.


Başkalarının tecrübelelerini yaşayarak tasdik etmek kadar büyük salaklık yoktur.

Seni diğerlerinden farksız kılmaya bütün gücüyle gece gündüz çalışan bir dünyada kendin olarak kalabilmek dünyanın en zor savaşını vermek demektir.


Bazen 2 ileri gidebilmek için 1 adım geri gelmesini bilmek gerek…

Git biraz ileriye dön de bir bak geriye. Ne kadar yol kat ettin!?



Varlık içinde darlık çekmek bereketsizliğin ifadesidir.

İnandığınız gibi yaşamazsanız yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız.



Bedava sevinme yok yere üzülme.

Yetecekle yetinmeyene hiçbir şey yetmez.


Yaptığın şeylerle melekleri utandırma.

Asla cama sürekli kafasını vurup duran ama bir türlü çıkamayan kara sinek gibi olma!





Bir duvarı belirli yerlerinden deldiğinde o duvarı yıkarasın.

Basit bir işle birlikte bir iş daha yaparsan o işi basitlikten kurtarımış olursun.



İslam teslim olmaktır. Müsüman Allah'a hakkıyla teslim olandır. Ya Sen ne kadar Müslümansın?

 

Mutsuzluğun temel nedeni asla durumun kendisi değildir. Sizin durum hakkındaki düşüncelerinizdir.  (Eckhart Tolle)


 


Üzgün olmak istiyorsanız geçmişte yaşayın. Endişeli olmak istiyorsanız gelecekte yaşayın. Huzurulu olmak istiyorsanız Şimdide yaşayın. (Karen Salmansohn)

Hayatın en güzel günleri ‘’daha erken’’ demekle geçeri sonar ‘’çok geç’’ olur. (Flaubert)


Say ki öldün; yalvardın, yakardın… Sana bir gün daha verildi. Bugünü o gün bil ve öyle yaşa! (İmam Gazali)

 

Ve bir sabah daha uyandırıldık. Bir şans daha verildi. Belki tevbe eder ve şükrederiz diye.

Mezarlıklar kendini vazgeçilmez sananlarla doluken yerin üstündeki bu gösteriş de neyin sesi oluyor acaba?!



Sıkıntılar misafirdir. Gelir ve gider. Önemli olan gönderenin hatrına misafire sabretmektir.

Dünyaları verseler; tek gözünü vermezsin.


İki gözünü verene, neden sedce etmezsin?! (NFK)

Kalabalıkta gösterdiğin edep dinini yüceltir, yalnızken gösterdiğin edep seni yüceltir…


 


İhlas, ibadetine Allah’tan başkasını şahid tutmamaktır.

Seni iki şey anlatır; Hiçbir şeyin yokken gösterdiğin sabır, her şeyin varken sergilediğin tavır…



Müslüman yaptığı işi ibadete çeviren kimsedir. İbadet ise Allah’ın yapılan işten razı olmasıdır.

Bir şey için karar verirken motive olmayın. Bir işe karar verip başladıktan sonra motive olun. Gaza gelerek karar vermek pişmalık getirir.



Allah için yapılmayan şey, her ne olursa olsun yok olup gider.
Boşuna yorulmayın!


Sahip olduğumuz şeyleri severseniz mutlu olursunuz! Sahip olduklarını sev! Mutluluğu şu an elinizde olmayan şeylere bağlarsanız asla mutlu olamazsınız. Mutluluğu sahip olduklarınıza bağlarsanız hiçbir sey sizi üzemez. “Güzel olan benimdir” değil “Benim olan güzeldir”.

“...’yı seviyorum/hoşlanıyorum çünkü” tablosu yapın. Böylece kusurları değil güzellikleri arayıp bulan bir insan olmaya başlayacaksınız!


Sahip olduğun bir şeyi kayıbedeceğini anladığında birden yepyeni bir kıymete biner.

Sonuçta ki duyguyu canlı tutun! Hedefteki duyguyu yaşayın, yaşatın!


İnsanlar size bir sorun getirdiklerinde sizden çözüm değil, o sorunun gerektirdiği ilgi ve motiveyi isterler.

Çocukların her yaptığını ödüllendirerek onları rüşvetçi hale getirmeyin. Her yasağa bir gerekçe koymayın, bazılarını gerekçesiz koyun koyun. Her şeye ödül koymayın. Bazı şeyleri görevi olarak yapsın. Ekstra durumlarda ödül verin. Normali ödüllendirirsen her yaptığında ödül bekler.

 

Yarın ölecek olsaydınız bugün neler yapardınız? Peki, tüm bunları yapmak için ölmeyi mi bekliyorsunuz?

 

Şu kadar çalışırsan şunu alacağım deyip vaatte bulunmak yerine, çocuğun istediği şeyi gidin alın ve 10'un görebileceği bir yere asın. Altına kocaman" Hedefine çok az kaldı " yazın ve deyin ki " şunu yaptığın zaman bu senin ".

İnsanlar az ama peşin almayı uzakta ama çok almaya tercih ederler. Bu yüzden cennet yerine cennete gitmeyi engelleyecek kısa vadeli az çıkarları tercih ederler. Hâlbuki gerçek ve daha çok kazanç sabırla beklemektedir.

Erdemli olabilmek için erdemsizlik için gerekli sebeplere, araçlara ve şartlara sahip olabilmek gerek. İmtihan olmadan ahlak ortaya çıkmaz.

 

          En kötü zamanda bile pozitif olmak sorunun çözülmisine, zor durumun göğüslenebilmesine yardımcı olur. Hiçbir faydası olmasa bile daha kötü olmasına izin vermez.

Olumlu düşünmek her şeyi halletmez ama halletmek için güç verir.

 

         Ölüler yaşayanlardan daha çok çiçek alır. Çünkü pişmanlık minnet dumaktan daha güçlüdür.

Hayata hükmetmeyen İslam, İslam değildir. Onu hayatına geçirmeyen Müslüman, Müslüman değildir. Seyyid Kutub

Hayat; inanan ve salih ameller işleyenler dışında hiç kimsenin kazanamadığı bir oyundur. A.İ.Begoviç

 

Müslümanım demek başka, Müslümanca yaşamak bambaşka!

Bir insanın sana neler verebileceği değil, senin için nelerden vazgeçebileceği önemlidir. Çünkü insan sevdiğine sevdiği kadar fedakârlık yapar.

İyilik eden mükâfat beklediği an tefecidir! İyilik ticaret değildir. Allah’u Teâla için yapılır ve unutulur.

-Abdülhakim Arvasi Hz.-

 

Kişinin muhafızı ecelidir.

Günahlara dalmışsın. Eğer Allah beni görmüyor inancındaysan imansızsın. Yok, şayet seni gördüğüne inanıyorsan o zaman cüretkâr ve hayâsızsın. -İmam Gazali-

Allah’tan korkmanın alameti günahlardan ve nehyedilen şeylerden kaçınmaktır.


Allah var diyoruz da neden yokmuş gibi yaşıyoruz?!
Allah’ı bilmeyen Allah’tan korkmasını ne bilsin?



Her niyet ispat ister ve imtihana tabi tutulur.

Her sevgi iddiası imtihandan gçirilir ve hakikati ortaya çıkarılır.

Sevgi lafla olmaz! Mutlaka uygulama ve ispat gerektirir. Öyleyse ben, Allah’a itaat ettiğim kadar Allah’ı seviyorum!

 

Artandan değil, yetmeyenden vermektir Ensar olmak!

İnternet ile baş başa kalınca, cazip bir faiz veya rüşvet teklifiyle karşılaşınca, Mü’min’in gerçek imanı ortaya çıkar.

Paranın önünde, kadının önünde, gözlerin görmediği tenhalarda ne durumdayız?

Gerçek Müslümanlık ağlarken Allah’ı hatırladığın kadar gülerken de Allah’ı hatırlamaktır.

 (Nureddin Yıldız)

Müslüman kaybedince yıkılmayan, sevinince de şımarmayan adamdır!

Ölüm hep gözünün önünde olsun. O zaman adi endişelere, günahlara düşmezsin. Hiçbir şeyi hırsla arzu etmezsin.

 

 

 

 

………….……..MOTİVE……………....

Sorumluluklarını (zamanında) yerine getirmek mutlu eder.

 

         Halbuki hayat düşündüğümüz kadar karışık, kötü ve ümitsiz değil. Yapmamız gereken sadece yağmur duasına çıkmak ama şemsiyemizi de yanımıza alarak... (M.D.)

                                                                                      

Arslan çok yaşlanmıştı ama ceylanlar halâ korkuyordu ondan... Çünkü o halâ arslandı... Pes Etmeyen Herkes sMuhteşemdir...

Anıların bile ürkütsün insanları. Geldiğin gibi gitme.Giderken tozu dumana kat. Birilerinin dudağı uçuklasın. İnsanlar "Ne oldu, ne oldu?" paniklesinler. Bir şeyleri değiştir! Bir anda "Ben artık değiştim" de ve değiş. Önceki yaptıklarını bir daha yapma olsun bitsin. Bu kadar güçsüz olamazsın sen!

                                                                                             

"İyi ki"ler bırakmaktır "keşke"lere ulaşmak. Keşkelerine ulaştığında arkanda "İyi ki"ler bıraktığını göreceksin.

 

Kendini hangi konuda ne kadar zorladığına bağlıdır mükemmellik... Kendini bir konuda ne kadar zorladığına bağlıdır yenilmezlik!*

Bilmek çok güzel bişiy.*

Feda et, Fedakâr ol. Çünkü feda kârdır. Çünkü her şeyi ancak feda ettiğin kadar hak edersin.*

 

         Yanlız olmayabilirsin ama bu hayatta tek başınasın. Bu yüzden çok çalışmalısın. Ne hissedeceğini sen belirlemelisin!

Dünyada taştan olmayan ve kimsenin senden alamayacağı şeyler vardır. İçinden alamayacakları ve dokunamayacakları şeyler... İnanç, Umut, Bilgi...


Asla bunu şansa bırakma! Hayat asla acımaz...

Şimdi yaparsan sıkıntı çekmeyeceksin.

Deli Olmak, Delisi Olmak...

Ölsende terk etmeyeceğin şeylerin olmalı.


Tek ihtiyacın baskı ve zaman...            Şu an öz geçmişimi yaşıyorum. CVmi yazıyorum.


        


(Başarını ve mutluluğunu) Görmek için(kendini) zorlamalısın..



Damlıyor, damlıyor, damlıyor... Belki de binlerce kez, milyonlarca kez. Damlıyor ve deliniyor mermer suyun şefkatli okşayışlarıyla. Binlerce damlanın takım ruhu ve azmiyle kazanılıyor bu zafer. Damlaların her biri en az diğerleri kadar kıymetli. Bardağı taşıran, mermeri delen son damlaysa asla gururlanmıyor. Çünkü bu zaferi arkadaşları sayesinde kazandığının bilincinde. Son damlayla mermer delinmez!

 

         Yarınlar bugünden daha önemli. Çünkü hayatının geri kalanını orada geçireceksin. Bugün geçecek. Ama yarınlar asla geçip gitmeyecek. Bugün yarınların için çalış, mutluluğunun bedelini öde. Öde ki artık yarınlara bugün dediğin vakit bugünden daha mutlu ol.

 


Yarınlar için sadece bu günü feda etmek öyle değer ki...

 

Sadece biraz zamanını alacak hepsi bu.

 

Olumlu düşünmek olumsuz bir duruma olumlu bir tepki vermektir.

Oldukları gibi kalmaya devam ederlerse olmaları gereken noktaya hiçbir zaman gelemezler. Fiil: Olduğun gibi kalmaya devam etme...


 

Yapamayacağın şeyler(ya da yapamadığın şeyler) yapabileceklerine engel olmasın.

         Gelecek daima kar beyazdır. Bir insanın geçmişi nasıl olursa olsun, ne kadar kötü olursa olsun, geleceği daima lekesizdir, tertemizdir. Bundan dolayı onun şu ana kadar durduğu yer, bulunduğu konum, yaptıkları veya yapamadıkları o kadar önemli değildir. Önemli olan bundan sonra yapmaya niyet edeceği iş, gitmeye karar vereceği yön, çizeceği rotadır.

 

Batan güneş için ağlamayın. Yeniden doğduğunda ne yapacağınıza karar verin.


         ++                 + Kontrol etmeyi öğren!

Onlardan biri olmak... 10'ların arasına girmek... a-H-a

Bilgi beş harflidir ama beşte dördü "ilgi"dir.

Dünya hareketi ödüllendiriyor...

 


Nefes alıyorsak umut var demektir.



İnek süt vermez. Sütü ondan sizin almanız gerekir. Bunun gibi mutluluğu huzuru, başarıyı hayat bize vermez.

Gayretimizle onları hayattan bizim almamız gerekir.

 

Baş+arı kraliçesi iki tür insanı affetmez (2H): -Onu hak etmeyenler ve ona henüz hazır olmayanlar. Başarısızsanız o geldiğinde hazır olmalısınız. Başarılıysanız onunla olmayı hak etmelisiniz. O kendine çok değer veren bir kraliçedir. Sadece işinin kralı olanların onunla olmayı hak ettiğini düşünür.

Sen neye hazırsan o da senin için hazırdır!

Ne düşünürsen ne görürsen onu istersin. Ne istersen, hayatında onun için yeni bir yer açar onun için azmeder çalışırsın. Ve ne için azmeder, ısrar eder ne için çalışırsan onu yaparsın onu elde eder başarırsın.

Yapacağın iki işten hangisini yapacağına karar veremezsen; nefsine ağır geleni seç. Çünkü ancak nefsine hak olan ağır gelecektir.

 

         Hadi gül biraz, mutlu ol. Bugününü, sadece bugünü yaşa. Yarınından bu kadar korkarken bugününü nasıl yaşayacaksın? Geleceğinden korkma, onu sen yaz! Cesaret et, gayret et. Sadece biraz gayretle hayatını değiştirebileceğini unutma!(*)


Doğru olan şimdiye kadar ne yapmışsak yapalım şimdiden sonra kalan zamanımızı en doğru şekilde değerlendirip elimizden geleni sağlıklı bir şekilde yapıp soğukkanlılıkla sonrasını beklemektir. Her şey olması gerektiği yerde ve olması gerektiği zamanda, olması gerektiği kadar güzeldir. Şimdi ne yapılması gerekiyorsa onu yap! Bugün hedefin, arzu ve isteklerin için bir şeyler yapmanın tam zamanı. Kendin ve sevdiğin için düşlediğin dünyayı kurmanın tam zamanı. Rüyalarını yaşamak için daha fazla bekleme... İçindeki muhteşem gücü ve inancı açığa çıkar. Harekete geç. Unutma büyük zaferler inançla kazanılır. Yarınlar bir şeyler için çok geç olabilir. Harekete geçmek için en doğru zaman şimdidir.

Bir tek şeyi aklından çıkarma! Çalışmadan geçirdiğin her saniye için köpekler gibi pişman olacaksın! Güçlenmediğin sürece ezilmeye mahkûmsun! Mutluluğun efendisi olmak istiyorsan çalışmanın kölesi ol!

 

Yapamamanın çoğu zaman tek nedeni vaktinde yapmamaktır. Yakaladığın ilk boş an bekleyen işinin yapılması gereken andır. Şimdi yap! Şimdi sıkıntı çek ve hayatının geri kalanını bir şampiyon olarak yaşa. Bil ki saniyeler bugüne kadar hiç kimse için durmadı. Bu dünyadaki her şey fânîdir ve o gün gelecektir. Geleceği satın alabilecek tek şeyse bugündür. Yarınlar rahatını feda edebilenlerindir ve unutma mutluluk başarıya, başarı ise zamanı değerlendirmeye bağlıdır. Kendini yönet, dünya(nı)yı yönetecek gücü bulursun.

Başınıza gelenleri seçemezsiniz ama başınıza gelenler karşısında nasıl tepki vereceğinizi seçebilirsiniz. (Mehmet Dinç)


Atalet ademin biraderzadesidir.

Herkesin hayatını adayacağı bir şeyleri olmalı...


Her gelecek yakındır...

Nefsin asla istemeyecektir.


En iyi olmak istiyorsan, en iyiyi alt etmelisin!

Sonunda olacaklara dikkat etmek senin sorumluluğun!


Kasırga nefesle karşılanmaz. *

Acı=başarı=mutluluk...


Mutluluk biraz acıdan sonra gelir...



Hedef belirlemek demek başka bir şey yapmak isterken bile yapmanız gereken şeyi yapmaktır.

Engeller gözünüzü hayallerinizden ayırdığınız zaman gördüğünüz o korkunç şeylerdir.

Yeni bir şey istiyorsanız hayatınızda onun için yer açmalısınız.

Geçmişin gitmesine izin verirsen, bugünü beklentiyle yaşarsın.


Hakem 6 rauntta yorulan genç boksöre "Dayan" dedi, "Onun da senin gibi iki eli var"


Ben inandım bi kere *

O kadar çok yaptım ki!*

Zaman yok! *

Sadece biraz alışıver, sabır çizgisini geçiver. *

     Kaçma şansım yoksa evet.

Henüz bitmiş değil.


Seninle, sensiz ya da sana rağmen...


Sevdiğim için bir şeyler yapıyor olmanın zevkini yaşıyorum.


Başarılı insanlar başarısız insanların yapmak istemedikleri şeyleri alışkanlık haline getirirler.

İnsan bilmediği, alışmadığı ve yapmakta zorlandığı şeylerden korkar, sıkılır. Öyle ya! Biliyorsan niye korkacaksın ki?!

 

         -Ben bu işi 20 günde nasıl yaparım?!

         -Çalışarak...

         -Peki ama 20 gün çok kısa bir zaman nasıl olacak?

         -E mademki çok kısa bir zaman bıdı bıdı yapma da bir an önce başla ve biraz daha fazla çalış olsun bitsin. Hepsi bu. İki saat az uyuyuver.  Unutma seni senden çok hiç kimse sevmez!..

 

         Çaresiz insan beyini alışıldık oranların dışında bir yüzdeyle kullanır. O halde kendini normal zamanlarda da çaresiz bir durumda hissedebilirsen beynini sürekli yüksek oranda kullanırsın. Çaresizsen yaparsın! Çaresizsen çare sensin!

         Gündeminden düşürmediğin şeyi en kısa zamanda elde edersin. Yeter ki yapmak zorunda olduğunu, çaresizliğini ver çok istediğini aklından çıkarma!.

         Doğru olan şimdiye kadar ne yapmışsak yapalım şimdiden sonra kalan zamanımızı en doğru şekilde değerlendirip elimizden geleni sağlıklı bir şekilde yapıp soğuk kanlılıkla sonrasını beklemektir.

 

Başarısızlık beni geciktirebilir ama asla durduramaz...

Küçümsemeden ve ertelemeden bir an önce çalışmaya başlamalı, vazgeçmeden, az da olsa devamlı olarak, inanç, azim ve kararlılıkla, belli bir disiplin içerisinde, kazanacağımız hediyeyi hayal ederek çalışmaya devam etmeliyiz.*

 

          Limitsizsiniz - Limit sizsiniz

         Bir insan hırsı, hayalleri, hareketleriyle hak ettiği kadardır. Bedelini ödemek pahasına istekte ısrar ettiği kadardır. İnsan düşündükleri değil, yaptıkları kadardır. Sınırları değil, sınırlarını zorladığı kadardır. Yapamayacağını sandıkları değil, yapmayı zorladıkları kadardır. 

 


Yürü: "Hala, ne diye oyunda oynaştasın?

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!

Sende geçebilirsin yardan, anadan, serden...

Senin de destanını okuyalım ezberden...

Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen... Gönüldesin, baştasın:

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!

Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!

Yürü, aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye, kendinle savaştasın?

Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın!


 

Antrenmanlardaki defalarca başarısız denemeden sonra başarılı dünya rekoru kırıl



Bu gün, bu akşam, bu gece, bu an... Onlar da değersiz olacak, unutulup gidecekler... Tıpkı bundan önce yaşadığın binlerce gün gibi... Öyle bir gün yaşa ki unutulmaz olsun, bugünün sana özel olsun, öyle bir an yaşa ki ya özel, unutulmaz olsun ya da bir şeylerin temelinde bir parça olsun... Yapacağın eğlenceyi hak et. Yaptığın her şeyin bir anlamı olmalı. Hayatı rastgele yaşamamalısın. Dünyayı yönetmeye kendini yönetmeyi öğrenmekle başla. Unutma kontrol sende olmalı. Bugün kendini yönetiyorsan yarın dünyayı yönetebilirsin.*

Hayat; okyanus gibidir. Panik yapar ve çırpınmaya başlarsan batar, boğulursun. Yapman gereken tek şey soğukkanlı ve akıllıca davranıp karaya doğru kulaç atmaktır.*

Bazı şeyler ilk yapıldıklarında keyiflidirler ama sonra keyiflerini kaybederler.
         "Tutumlarınızı değiştirmek istiyorsanız, davranışlarınızda bir değişiklik yaparak başlayın. Başka bir deyişle; olabileceğiniz kişinin, olmayı tercih ettiğiniz kişinin, en çok olmak istediğiniz kişinin rolünü oynayın. Zamanla eski, korkunç insanın yok olduğunu göreceksiniz. (Dr. William Glasser)


Pursuit of Happines" filminden:

         Her şeye rağmen teşekkür etmek, bir anlık sessizlikten sonra şükretmek, her şeye rağmen "İyiyim, ben de iyiyim." diyebilmek...

         Objektif bak kendini senden kurtar "Sence Ahmet ne yapmalı? Sence Ahmet bu durumda ne yapmalı?" diye soı. Olumlu ve pozitif bak! "Ben yapabilirim!" de.

         Bir soru sorarsanız ve ben de cevabı bilmiyorsam size bilmiyorum derim. Cevabı nasıl bulacağımı bilirim ve sonunda da o cevabı bulurum "İşi aldım ve şimdi birinci olucam."

          Birinin sana asla "Bi şey yapamazsın!" demesine izin verme. Hatta benim bile. Bir hayalin varsa onu koruman gerek. https://youtu.be/auXXdzlKbOY?si=p6kL1p6vedy1mULj

İnsanlar bir şey yapamaz ve senin de yapamayacağını söylerler. Bir şey yapmak istiyorsan gidip onu zorla al.

          Aslında... Çok basitti. x sayıda arama(çalışma) , x sayıda başarıya eşitti, x sayıda başarı x sayıda müşteriye eşitti, x sayıda müşteri de şirketin cebine giren para demekti. Onların dokuz saatte yaptığını ben altı saatte yapmalıydım.

İyi bir yere gelmek için iyi bilmek zorundasın.             İşimi çabuk bitirmeyi öğrendim. Buna mecburdum.


Asla biraz sonra yaşayamayacaksın, ya şimdi ya da hiç. *

Zorlukları aşmak hoşuma gidiyor. *

Bir çiviyi çakmak için defalarca vurmak gerekir.

Başarı sadece azim ve ısrara bağlı... Devam et...*


Bir işi yaparken eğer ona tam konsantre olur ve gerçekten “of, puf” demeden yaparsan Allah o işi uykuya sayar.

 

Elbette zorluğun yanında bir kolaylık vardır. O halde boş kaldın mı hemen başka bir işe koyul! İnsirah.

         Kendi ihtiyaçlarım var. Mesela hastalık, yemek, uyku, wc...vb. Tabi daha fazlası. Bunlardan sonraki boşluğu doldurmamdan korkuyorlar. İşte sırf bu yüzden o boşluklarımı doldurarak değerlendirmemem için bana televizyon, oyun, bilgisayar, futbol gibi haplar verip uyumamı sağlıyorlar. O değerli boş zamanlarımı dünyayı hakimiyetim altına alacağım işlerle doldurmamı engellemek istiyorlar. Ben buna asla izin vermeyeceğim.*


Ben uykusuz geceler geçirirken sen gülüyor ve eğleniyordun.

Yeter ki biz de bir Alman bir Amerikalı ve bir Japon kadar çalışalım.


Çalışma insanı başarılı eder, Başarı insanı mutlu eder.
Hayat seninle dalga geçeceğine Sen hayatla dalga geç... Bunun için çalış ve güçlen...


Korku duygusu yok

Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?


Terk-ı rahat eyle ki Kuvveti Vuslat gerçekleşe*

Kahretsin yine başardım... *


Tuttuğunu koparacaksın *

Asla açık verme! *


Aktif ol imkânları değerlendir. *



          Siz Bir Kartalsınız

         Yaşadığınız ana uyum sağladığınızda, her dakikanın tadını çıkarmak için gereken her şeye sahip olduğunuzu anlarsınız. Şimdiye kadar mutlu olamamanızın tek nedeni, bilincinizi, sahip olmadığınız şeylerin tasasına terk etmek, ya da sahip olduğunuz fakat artık hayatınızın akışına uygun olmayan bir şeyi tutmaya çalışmaktır. (Kendine Eyes)

         Delikanlı! Koşarken daima dağın tepesine bak. Gözlerini dağdan ayırma, kilometrelerin ayaklarının altında eriyip gittiğini hissedeceksin. Çalılıkların, ağaçların, hatta Irmağın üzerinden atlayıp geçtiğini hissedeceksin. Ne zaman hayatın müşkülleri ile yüz yüze gelirsen, daima dağın tepesine bakmayı hatırla. Böylece hiçbir mesele ne kadar büyük görünürse görünsün, senin cesaretini kıramaz.


Olsa da sıkıntılar hüzün gam ve keder

Yarın için daima umudun olsun yeter...

 

İçinizdeki devi uyandırın (Anthony Robins)

Bugün dünden daha iyi olmalıyım* Çünkü iki günü bir olan ziyandadır.


Dünya tarihindeki her muhteşem ve etkili harekette, adanmışlığın zaferini görürsünüz. (R. W. Emerson)

Karakterli bir insan zorluklarda özel bir çekicilik sezer, çünkü sadece üstesinden gelerek potansiyelinin ortaya çıkacağını bilir. -Charles De Goulle-

         İstisnasız %100 olarak birinci adımı atmayan insanlar asla ikinci adımı da atamazlar.

Gözlerimde hayallerim, ellerimde resimlerim, düşlerimde hedeflerim vardı. O arabayı sürdüm ve defalarca bindim, Laptop a sahip oldum ve o telefona da... Hatta hayallerimdekinden çok daha iyilerine... Çocukluk hayallerime kavuştum çizdiğim o resmi hayata döktüm ben. Şimdi gençlik hayallerimde sıra... Daha büyüklerinde... Yaptım! Ve daha iyisini de yapacağım!... *

"Ben, en çoğu istiyorum, hemen istiyorum, zorlanmadan istiyorum." Hayat, manzara seyredilen bir teras değil, varlığın bir yürüyüş olduğunu ve bu yürüyüşün bazı noktalarında yokuş tırmanmak gerektiğinin şuurunda olmak gerekir. Patikanın ansızın dikleşmesi durumunda gezintilerdeki gibi iki şey yapılabilir: Ya artık dayanamıyorum, denir ve geri dönülür; ya da biraz dinlenilip, ilerlenir. Dönen zaten tanıdığı yoldan bir kez daha geçer. İlerleyen ise, henüz tanımadığı şeylere doğru yürür. Öğrenmek, gelişmek, oluşturmak her zaman çaba ister. Zaten şu minicik varoluşumuzun özgürlüğünü ve yeri doldurulmazlığını tanımlayan ne öğrendiğimiz, nasıl geliştiğimiz ve neyi oluşturduğumuz değil midir? Susanna Tamoro 

Herhangi biri değilsin sen.  O yüzden daha fazla çalışmak zorundasın. Aciz doğmak senin suçun değil ama aciz bir sekilde ölmek senin suçun.

         Kararlılıkla her şeyi başarabilirsiniz. O olmadı mı, hayal kırıklığına ve başarısızlığa mahkûm olursunuz. Ne gerekiyorsa onu yapma, korkuya rağmen harekete geçme konusundaki istekliliğimiz, cesaret denilen şeyin temelidir. Başarı hissiyle başarısızlık arasındaki fark, kararlılık denilen o duygu kasını güçlendirmekte yatar.


         Sevmediğiniz -şeylerle- işinizle ile ilgili bakış açınızı değiştirmek için şöyle bir tablo oluşturun; "İşimi seviyorum çünkü..." Düşünceleriniz bakış açınızı belirler, bakış açınız da hayatınızı belirler.

 


  Sabrın sonu selamet,

   Sabır hayra alamet,

                  Bela sana kahretsin,

        Sen belaya selam et!

        Bir zahmetli seferdir,

    Dayan "sabır zaferdir”. (N.F.K)

 

Eğer omlet yemek istiyorsan birkaç yumurta kırmak zorundasın!

Siz değişirseniz talihiniz de değişir!

        Başlamak niyetin ciddiyetini gösterir.

Asla hız kesme!

Soğuk kanlı ol ve akıllıca hareket et.*

 


Noktaları ileriye bakarak birleştiremezsin. Ancak on yıl sonra geriye bakarak birleştirebilirsiniz. Bir şeye güvenmelisiniz. Cesaretinize, kaderinize, hayata, herhangi bir şeye... Çünkü noktaların ileride birleşeceğine inanmak size kalbinizin sesini dinleme rahatlığını verir. Zamanınız kısıtlı. Bu yüzden başkalarının hayatını yaşayarak onu harcamayın. Başka insanların fikirlerinin gürültüsünün kendi kalbinizin sesini duymanızı engellemesine izin vermeyin. Kalbinizin ve sezgilerinizin yolundan gidebilecek cesarete sahip olun. Kalbiniz ve sezgileriniz ne yapmanız gerektiğini bilirler. Bunun dışındaki her şey ikinci planda. Steve Jobs

Hakkınız olan ve şimdi sahip olduğunuz duyguları zihninizde canlandırıp onlardan emin olun. Onların belirsiz bir gelecekte kendi kendine ortaya çıkmalarını beklemeyin. İnanç geliştirmenin bir yolu, onu kullanmaya başlamaktır. Şimdi size, “pabuçlarınızı bağlayabileceğinize güveniyor musunuz?” diye sorsam, eminim büyük bir güvenle “evet” derdiniz. Neden? Tek nedeni, bu işi binlerce kere yapmış olmanız! Bu yüzden güveni de, sürekli kullanarak geliştirin, hayatınızın her alanında ne zenginlikler yaratacağına şaşacaksınız. Kendinize bir şeyi yaptırabilmek için korku yerine güven sahibi olmak şarttır. Pek çok kimselerin hayatındaki trajedi, bir sürü şeyden sırf korktukları için kaçmalarıdır. O konularda kendilerini daha baştan kötü hissederler. Ama unutmayın, olağanüstü başarılı kimselerin başarı kaynağı, genellikle bir dizi geliştirilmiş inançta yatar. O kişinin o inançlar içinde herhangi bir referansı olmamıştır! İnançla hareket etmek, insan neslini ileriye götüren şeyin ta kendisidir.

Kişi kendini değiştirme kararı-başarma kararı-vermediği sürece hiçbir metod onu başarıya ulaştırmayacaktır. Kişinin öncelikli olarak kendi içinde bir şeyi yapmak isteme kararı alması lazım. Çünkü başarı tamamen kişinin içinde başlayan bir şey. Dışarıdan alamazsınız onu! Mümkün değil!



         Savaşçı sevdiği şeyi yarım bırakmaz. Savaşçı yaptığı şeyde sevgiyi bulur.  Savaşçı olmak mükemmellikle ilgili değildir ya da zaferle veya incitilemez olmakla. O, incinmeye açık olamakla ilgilidir. Gerçek cesaret budur. Eksiklikler senin eğitimindir. Hayat bir seçimdir. Ya kurban olmayı seçersin ya da istediğin olmayı seçersin. Savaşçı harekete geçer, aptallar tepki verir. Peki ya beceremezsen?! Bu gelecek! Unut onu. Başlamak veya durmak yok. Sadece yapmak var!


Harekete geçmek için en doğru zaman şimdidir. 1 Ocak veya başka bir zaman degil.

Sonuçta olduğunuz gibi kalmaya devam ederek olmamız gereken noktaya gelemeyeceğimizi unutmamak önemlidir.

         Hayat zordur. Bu herkesçe bilinir. Ayağa kalktığınızda yere geri itilirsiniz. Düştüğünüzde ise üzerinize basarlar. Size vereceğim tavsiyeyi boş laflarla süslemeyeceğim. Bu bir sır değildir. Tökezleyeceksiniz, düşeceksiniz, çelme yiyeceksiniz ve iki seksen yere kapaklanacaksınız. Ama bu her olduğunda yeniden ayağa kalkacaksınız. Gücünüz yettiğince hızla doğrulacaksınız. Bunu kaç kez yapmak zorunda kalırsanız kalın, şunu aklınızdan çıkarmayın ki başarı; yere düştügünüz her seferde bir kez daha ayağa kalkabilecek gücü kendinizde bulmanızdır. Hayat tecrübesi bana bir şey öğrettiyse o da hayatın kolay, hiçbir şeyin de bedava olmadığıdır. Hayat zordur. Gerçekten zordur. İnanılmaz derecede zordur. Eğer kazanmaktansa daha sık kaybeden biriyseniz kimse size bir şey vermez. Omuzlarınızı dikleştirmek ve tüm zorlukları yenmek sizin elinizdedir. Tüm o kötülüklerden, ahlaksızlıklardan, başarısızlıklardan ve adaletsizliklerden şu an içinde olduğunuz durumdan daha fazlasını istiyorsanız bunu kanıtlayın. Yapacağınız işin en iyisi olmak istiyorsanız, gidin, bunu hak edin ve kazanın. Olmak istediğiniz yerin neresi olduğunu bildiğinizi, ve oraya ulaşana dek çabalamaktan asla vazgeçmeyeceğinizi söylemenizi istiyorum. Çünkü hayatta kazananların sırrı budur. Sonuçta, hepimiz başarılı olmayı isteriz. Hepimiz kazanmak istiyoruz. Ve bu yarışın eninde sonunda kazananı olacak. İşte orası kesin. O zaman, haydi! Zirveye tırmanın. Daha hızlı koşun. Daha büyük hayaller kurun. Daha önce hiç yaşamadığınız kadar iyi yaşayın. Bunun hepsi sizin içinizde. Bunu başarabilirsiniz. Bunu yapabilirsiniz. Bunu kendiniz için yapın. Bunu kendinize kanıtlayın.

 

         Kazanmanın en mükemmel yolu başarısızlığa imkan vermeyecek derecede iyi hazırlanmaktır.

 

Başarısızlık yeniden ve daha zekice başlayabilme fırsatından başka bir şey değildir.

 

Eğer ondan kurtulmak istiyorsan elinden geleni yapmak zorundasın. Onu atakta tutan sensin. Onu oradan indirecek olan da sensin. Buna cesaret edemediğin sürece ezileceksin!


İnsanın belini kırmayan darbeler insanı güçlendirir.

Neden olmasın?


Yeteri kadar nedenimiz varsa her şeyi yapabiliriz.

Anın hakkını veren anılacak işler yapar. (Osman Nuri Topbaş)


İsteğiniz uyandığında ayaklarınız hafifler.

Sorumluluk neyi ne zaman yapacağını bilmektir.


Biliyorsanız yönetirsiniz, bilmiyorsanız yönetilirsiniz…

Bilgi güçtür. (Francis Bacon)

Düzenli olarak ne yapıyorsan o gelişir.
Bilgi özgürlüktür, cehalet ise tutsaklıktır.

Veren el alan elden üstündür. Aldıklarımızda değil verdiklerimizle mutlu oluyoruz.

İnsan inandığı şeydir.*

Hayat insana istediğinden daha fazlasını vermiyor.

Bu dünya erken kalkanların dünyası. Geç yatanların değil...

Israrla yaptığın şey senindir, sendir.

En büyük rahat; rahatsızlığa alışmaktır...Nfk

Bedava peynir yalnızca fare kapanında olur.



Onu göz yaşlarınla (sitem ya da şikayetlerinle) geri getiremezsin ağlamak yerine bir şeyler yapmalısın.

Beklemek sızlanmak ya da şikayet etmek tırmanmam gereken tepeyi ufaltmaz!

         Beynimizi sorunlarımızla değil hedeflerinizle oyalamamız gerekiyor bu yüzden hedeflerimize odaklanmamız gerekiyor.

Bugün bazı eziyetlere katlanıyorsak; bugün bazı keyiflerimizi erteliyorsak; bunu yarın yaşayacağımız hayatı daha güzel kılmak için yapıyoruz.

Toplum iki çeşit: Hazlarla mutlu olanlar. Hazda mutluluk arayanlar. Avrupa toplumları gibi.  Sorumluluklarla (yapılması gerekenlerin sonuçlarıyla mutlu olanlar). Yapıldığında kendiliğinden mutlu eden. Yaptıktan sonra sonuçlarıyla mutlu eden. İslam bizden ikincisini seçmemizi istiyor. Hayat da...


Çalışmayı seviyorum çünkü başarmak beni mutlu ediyor. *


İşin sırrı; çalışmaktan hoşlandığınızı hissetmeyi beklememektir.

Külfetini çekmeden ülfete vasıl olamazsın.

Oyunu kazanmak istiyorsan birkaç piyonunu feda edeceksin. (Traitor-Ayin)

 

Ölümden korkmayan adam mağlup edilemez.

Ben kendim yere yatmadan hiç kimse üzerimden geçemez!"s

Fedakarlıklarının hesabını yapanlar dava adamı olamazlar...  -Seyyid Kutup-


Korkaklar tarih yazamazlar. Korkanlar zafer abidesi dikemezler. Karanlıktan korksaydık gece yola çıkmazdık!

Bir insanın uğruna öleceği bir şeyi yoksa yaşamaya da hakkı yoktur. "

"Bir ilke eylemde cisimleşmedikçe hiçbir zaman yararlı veya canlı ya da yaşamasal olamaz"

-Manley Hall-

         Bugün beş dakika fazla yattıysanız bilin ki zaman sizden elbet bir gün bunun intikamını alacaktır. Bir gün on dakika az çalıştıysanız bilin ki bir gün katbekat daha fazla çalışmak zorunda kalacaksınız. Tembellik yaptığınız bir yer varsa bilin ki o tembelliğiniz kadar sıkıntı çekersiniz.

        


Çakalın özgürlüğü Arslan ayağa kalkana kadardır…

         Herkes vardığı yere, bulunduğu yerden başlamak zorundadır. R.Evans

         Mutluluk süreçte değil sonuçtadır. Sürçteki sabır sonuçtaki mutluluğun belirleyicisidir.

Şikayet ederek hiç kimse maç kazanamaz.

"Tarih Hayal Edenleri Değil

Gerçekleştirenleri Yazar"  -A.A-

"Biz Müslümanlar mağlup olmayız. Biz asla teslim olmayız. Ya kazanırız ya da ölürüz!"   -Ömer Muhtar


“Üzerine gittiğiniz her şeyi değiştiremezsiniz, ama üzerine gitmediğiniz şeyleri hiç değiştiremezsiniz.”
-John F. Kennedy-

“Zulüm Azrail olsa da hep Hakk'ı tutacağım. Mukaddes, davalarda ölüm bile güzeldir”
-Muhsin Yazıcıoğlu-

Korkunun seni engellemesine izin verme. O rengarenk hayata karşı gözüne taktığın siyah gözlükten ibarettir. Çıkar at gözlüklerini!


Hayatında tesadüflere asla yer verme. Çünkü her şey bir plana göre işler.

Herşeyin ölümüne çalıştığı yeryüzünde sen tembel oturamazsın.


Yeryüzünde duyarsız ilgisiz ve isteksiz insanlar için gerçek başarı yoktur.

Sorumluluklarını zamanında yerine getirmek insanı mutlu eder.


Başaranlara zarar vermeyen yorgunluklar seni de bunaltmayacaktır.

Dünyaya hükmedenler güçlü olanlardır. Güçlü olmaksa çalışmaktan geçer.


Küçücük bir karıncanın sadece birkaç dakika için durup dinlendiğini gördün mü?


Herkes kendi geleceğinin mimarıdır.

Geleceği satın alabilecek tek şey bugündür.


Şimdiler tembellere yer vermeyecek kadar hızlı akıyor.

Dayanmak istiyorsan daha ne kadar yorulacağına odaklanma.


                                    Zoru severim, imkansız zamanımı alır.

Bu günden 30 sene sonrasına yatırım yap.



Yokuş aşağı gitmek kolaydır. Fakat güzel manzara tepeden seyredilir.

Bir şeyin yapılamaz olduğunu düşünerek uykuya dalma. Böyle yaparsan bir başkasının bu yapılamazı yaparken çıkardığı gürültüyle uyanırsın.

Üzülmek yerine üzüntü yaratan nedenleri bulup ortadan kaldırmak hem günümüzü hem de geleceğimizi kurtaracaktır. Üzüntü/üzülmek yarının sıkıntısından bir şey eksiltmez. O an ki gücünü tüketmekten başka bir şey yapmaz.

Hiçbir iş zor değildir. Yeter ki onları küçük parçalara bölebilelim.

Birisi sizi iki saat boyunca zorluyorsa daha iyi olmanızı istiyor demketir. Ve Sen Dostum. Kendini bir şeyler için iki saat boyunca zorluyorsan daha iyi olacaksın demektir.

İleride yapacağım demek; ileriye gidip geriye baktığında hiçbir şey yapamadığnı görmektir. Boş vaktini yapacağın işten önce değil yapacağın işten sonra harca.

Yapamamanın çoğu zaman tek nedeni vaktinde yapmamaktır.

Yarım saatte bitirebileceğin bir işi ertelediğinde ona bütün gününü vermeye mahkum olursun.

Boynunuzu vurmak için kaldırılan kılıçtan yarım saat sonra kendinizi korumak ne ise şimdi yapılması gereken işi yarım saat ertelemek de odur.

Şu koskoca evrende yerinde eylemsiz duran bir canlı karınca, çalışmayan bir arı, kaynaşmayan canlı bir vücut göremezsin.

Bazı öğrenciler çalışmak yerine başarısızlık ihtimaline odaklanarak çalışamaz hale geliyorlar.

Gün boyu boş beklemenin nedeni yapacak bir iş bulamamak değil, çevrende gizlenein işleri gündeme almamaktır.

İşini şansa bırakma.

Onlar sevdiklerini, sevgilini elinden almak için gece gündür demeden çalışıyorlar. Eğer sevdiklerini yitirmek istemiyorsan en az onlar kadar çalışmalsın.


En iyi savunma taarruzdur. Bırak o düşünsün.

Rahat zahmette, zahmet rahattadır.


Kışın sıcakta oturmak iseyen yazın terlemek zorundadır.

Cesaret tehlike karşısında akıl ve zekanın kullanılmasıdır.



Sürekli dikiz aynasına bakarak, geleceğe doğru ilerleyemezsiniz.

Olmaz olmaz deme ne olur. Olmaz olmaz yâr. Hayat olduğu sürece umutlar da var.


Bir şeyler yapmak için hala vaktin var. Ama unutma ki hızla tükenmekte

 

Yüksel ki yerin bu yer değil.

Dünyaya gelmek hüner değil. -Nfk-


Azmin elinden hiçbir şey kurtulamaz


Geçmişimize takılıp kalmayalım diye, gözlerimiz ensemizde değil yüzümüzdedir. Başarı geleceğe odaklanmış bir yüz, çözüme odaklanmış iki göz ister. -Mümin Sekman-

Hedefi küçük, gayreti küçük, sabrı küçük, fedakarlık anlayışı küçük insanlarla büyük işler başarılamaz.

Yarınlar rahatını feda edebilenlerindir. Ne kadar çok çalışırsan o kadar çok mutlu olursun.

Bir enstürmanı ne kadar çok çalarsan o kadar çok ustalaşırsın.


Üşenme, erteleme, vazgeçme!

 

Bizler muhabbet fedaileriyiz. Husumete vaktimiz yoktur.


 Başarı hedefe yürümektir.

Kaldırımlarda yazılmış kitap, kahvehanelerde çözülmüş problem, tribünlerde kazanılmış zafer yoktur.

Ödülü, başarıyı ve beceriyi kazanmayı düşünerek çalışmak insana bambaşka bir zek verir.

Saniyeler beklemezken sen neyi bekliyorsun?

Eğer alışılmış standartların dışındaysan her zaman yalnızlık çekersin.

Sadece düşleri olan onları gerçekleştirebilir.

İnan! Kalbinde inanç ve cesareti olan sonunda kazanır.

        Her gecenin sonu gündüz değil mi?

Kara kıştan sonra bahar değil mi?

Takma sen Kafanı, yürü Arslan'ım

İnançlı olanlar üstün değil mi?

Gelecektir elbet senin de başına

Öncekilerin başına gelen

Ne firavun öldü ne de bu dava

Bir yaşam şeklidir başına gelen.RTE

Çalışmak eğlenmekten daha az can sıkar...


Hiçbir karanlık inançla aşkla aydınlananlara zarar veremez.


Boş bir cüzdanı doldurmak onun boşluğuna katlanmaktan iyidir.


 

 

Zevk almak şöyle dursun, vaktiniz yok mateme,

Davranın! Zira gülünç olduk aleme…

(M. Akif Ersoy)

Çalışmak başarısızlığa katlanmaktan daha iyidir.

Ancak hazzı erteleyenler başarıya ulaşabilir.


 


İnsanlar ikiye ayrılır: ‘’Neden Oldu’’ deyip delirenler, ‘’Neden Olmasın’’ deyip azmedenler.
Önüne çıkana ’’engel’’ dersen, takılıp düşersin; ‘’basamak’’ dersen, bir basamak yükselirsin…



Sorumlulukları yerine getirmek, sorumluluğu yerine getirmemenin vereceği rahatsızlıktan daha iyidir.

Hayat; araba ile gece karanlığında yolculuk yapmak gibidir. Sadece önünü görsen de ilerledikçe daha da ilerisini görür. Hedefine daha da yaklaşırsın.

Yeter ki karanlıktan korkma. Yeter ki ışığının azlığından korkma! Yeter ki üzerine çullanan karanlığın üzerine git!

Yapmak istediğin bir yapboz, ulaşmak istediğin bir bütün var. Ve her gün koymam gereken binlerce küçük parça. Eğer senin birkaç yapbozla uğraşacak kadar büyük bir hedefin varsa her gün herkesten daha fazla Parça koymalısın. Daha hızlı koşmalı, daha çok ve daha hızlı kulaç atmalısın.

Tırmanman gereken bir tepeyle karşılaştığında, beklemenin tepeyi ufaltacağını düşünme. (H.Jackson Brown)

Canının istediklerine ulaşmak için canının istemediği şeyleri yapmalısın! Canının istediği şeyleri yaparak, ileride canının istediği şeylere ulaşmıyorsan, canının istemediği, yapmak istemediğin şeyi yap. Mesela canın başarmak isteyecek ama hiçbir zaman çalışmak istemeyecek.


Endişe asla yaırn ki zorluklarını yok etmez. Sadece bugünkü huzurunuzu bozar… Endişelenmek aslında olmasını istemediğiniz bir şey için dua etmektirs.



Çilesini çekmeye üşendiğin bir davanın mükâfatına talip olamazsın!
Beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır.


Çilesini çekmediğin şey senin değildir...

Orda durup suya bakarak denizi aşamazsın...



Mutluluğunun bedelini şimdi öde.

Bedel ödemek; başarıyı seçtiği için bazen başka şeylerden vazgeçmektir.



Ona ulaşmak için bu akşamdan yapılacak bir şeyler olmalı

Bazen de başarı için hiç sevmediği şeyleri yapmaktır.



Bedelini ödediğin taktirde elde edemeyeceğin hiçbir şey yoktur.


 

Bedeli ödenmeyen bir şeye sahiplik iddasına kalkışmak abesle iştigaldir. Başarılı olmayı herkes ister ama bedelini ödeyenler ona sahip olur. Yarın ki mutluluklarımın bedelini ödüyorum.

 

Kendisi ayakta duramayanın peşinde kimse olmaz…

İyi şeyler inandığında, daha iyi şeyler sabrettiğinde ve en iyi şeyler hiç vazgeçmediğinde gelir!

Her şey niyet ve ilk adımla başlar, azim ve çaba ile devam eder ısrar ve istikrar ile nihayete erer. Her şeyin başı niyet ve ilk adım, ortası azim ve çaba sonu ısrar ve istikrardır.


         Ne kadar yetenekli olduğun önemli değil, eğer azmin ve istikrarın yoksa yeteneğin ya da zekân bir işe yaramayacaktır.

Hayallerini gerçekleştirmek istiyorsan buna odaklanmak zorundasın! Nereye gitmek istediğine, hayallerine odaklan!

Kendi hayalini gerçekleştirmezsen bir başkasının hayalini gerçekleştirmek için çalışıyor olacaksın!

Büyük hedefler seçmelisin. Bu süreci yönetebilmek için küçük adımlar atmalısın! Büyük düşün küçük başla! Ağacı hayal et tohum ek!

İstediğini yapmak için istediğini almak için, başlamak mükemmel olmak zorunda değilsin! Fakat mükemmel olmak için başlamak zorundasın! Başla ki başarmak için yol almış olasın. Adım atmak için mükemmel bir an bekliyorsan bu asla olmayacak! Harekete geçerek onu sen oluşturmalısın!

Rahatını feda edene kadar hiç bir zaman başarılı olamayacaksak! Hedeflerine ulaşmak için bedel ödemeye hazırsan seni kim durdurabilir! Eğer çalışmayı göze alırsanız her şeye sahip olabilirsiniz!

 

Dipte olmak ne kadar kolay! Kaybeden olmak çaba gerektirmez! Ama bu pahalıya mal olur!


 


Her şey bazı şeyleri feda etmekle başlar!

 

Bugün yapacakların sana kim olduğunu gösterecek!


Eğer çalışmayı göze alabilirsiniz her şeye sahip olabilirsiniz!

Kendini kanıtlamak için bahsi kendinize oynamalısınız!


 


Seni başarısız kılacak şey düşmek değil yeniden ayağa kalkmamaktadır!

 

Kötü şeyler olduğunda onları değiştirebileceğini inanmalısın! Jim braddock

 


Korku gerçek değil. Korkunun tek yaşayacağı yer düşüncelerimizdir.  Korku hayal gücümüzün üretimidir. Korktuğumuz şeyler şuan yok belki de hiç olmayacak. Korku bir seçimdir, cesaret de öyle!

Hayallerin odaklan ve ona doğru koş! Her güne vizyonla başla!

Şuan bulunduğun yer geçmişte sahip olduğunu vizyonunun bir sonucudur yarın bulunacağını yerde bugün sahip olduğun vizyonunun bir sonucudur!

Fikirlerinizi değiştirin ve acıya olumsuz bir şeymiş gibi bakmayı kesin!

Acıyı sizin mükemmelliğe itmesi için kullanın!

 


Eğer kolay olsaydı herkes yapardı!

Bir yerlere ulaşmak istiyorsan bir şeyleri değiştirmelisin!



Senin yeniden ayağa kalkmana sebep olacak amacı bul!

Ne istediğinizi almak ya da almamak arasındaki fark irade ile ilgilidir.



Seni mükemmelliğe ne götürür?! Çok iyi yapılmış birçok küçük şey!


Biz tekrar tekrar yaptığımız şeyleriz. Demekki mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır. -Aristotle-

 

Hayattaki savaşları her zaman güçlü veya hızlı adamlar kazanmaz. Yapabileceğine inananlar er ya da geç kazanır! -Vince Lombardi-

Sıradan bir hayat yaşamak istemeyenler olağan üstü çaba harcamalıdırlar.

Yol almanın ilk adımı ayağa kalkmaktır.

Önlem almak tedaviden daha iyidir. Tedbir almak sonucuna katlanmaktan iyidir. Çalışmak başarısızlıktan daha az can sıkar. Çalışmak başarısızlığa katlanmaktan daha az can sıkar. Sorumlulukları yerine getirmek, sorumluluğunu yerine getirmemenin vereceği rahatsaızlıktan daha iyidir.

Çalışma ve başarma kararı verip harekete geçmedikçe hiçbir metod seni başarıya ulaştırmayacak!


Güç, karalı bir zihinden kaynaklanır!
-John Beecher-
Kısa süreli sabır, uzun süreli pişmanlıktan korur.



Cesaret korkusuz olmak değil, tüm korkulara rağmen harekete geçmektir!

 

Belli bir zamana kadar yapılacak bir işin varsa, boş vaktini sorumluluğunu yerine getirmeden önce değil, sorumluluğunu yerine getirdikten sonra kullan!

Dersin ki “Yarın yaparım.” Ya yarına kavuşamazsan yahut kavuşur da şimdiki bu imkân, sıhhat, kuvvet ve rahatlığı bulamazsan çok pişman olursun! (Abdulahad Serhendi Hz.)

 

Kalitenin önceden ödenen bir bedeli vardır. Kalitesizliğin sonradan ödenen daha büyük bir bedeli vardır!


Öğrenmenin acısını tatmayan hayatı boyunca cehaletin zilletini yudumlar! İmam-ı Şafi

Alın yazınızı sadece alın terinizle silebilirsiniz! Halil Cibran

Bazıları hayret eder, bazıları gayret eder.


Yayınlanma tarihi 05.08.2023 10:25

 




 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Post a Comment

Daha yeni Daha eski